Anne-babaların çocuk sahibi olmadan önce hazır olup olmadıklarından emin olmalarının önemi büyüktür. Eğer hazır hissediliyorsa bir sonraki adım bebeği tanımak için gerekli hazırlıktır. Her çocuğun farklı kişiliği ve uyum biçimi olmakla beraber her yaşa ait belli başlı bazı özellikler mevcuttur ve bu özellikleri bebek dünyaya gelmeden öğrenmek gerekmektedir. Yeni doğan döneminden 6 yaşa kadar olan dönem yaşamın öğrenme, gelişim ve kişiliğin oluşumu açısından en önemli dönemidir.

Bu dönemde bakım ve sevgi kadar çocuğun psikolojik, fiziksel ve zihinsel ihtiyaçlarını tanımak ve karşılamak önem taşımaktadır. Çocuğun tüm ihtiyaçlarını uygun şekilde karşılamak ve onu sağlıklı bir yetişkin olarak hayata hazırlamak birinci derecede anne-babanın sorumluluğudur.


          Çocuk gelişimine dair bilinmesi gereken en önemli nokta her çocuğun farklı gelişim özellikleri gösterdiğidir. Bu yüzden yaşıtları ile bile olsa kıyaslamak yanlıştır. Kişisel ayrılıklarla birlikte ortak yanların bilinmesi çocuk eğitiminde izlenecek yolu belirler.

Yaşamın ilk altı ayında bebek için ana soru, “bu insanlara güvenebilir miyim?” şeklindedir. Bağlılık ilişkisi = Güven İlişkisi, 9. aya kadar genel olarak anneye yöneliktir. Güven ilişkisi 3 yıla kadar devam eder. Güven dolu bağlılığın ön koşulu, dikkatli, ilgili ve duyarlı bir bakımdır.

Yetişkinlikte güven duymama ve kendini güvende hissetmemenin kökenleri potansiyel olarak yaşamın ilk evresinde yatar. Anne- baba çocuğu dışlıyor, reddediyor ve ihmal ediyorsa, çocuk dünyayı uyum sağlanabilir ve yaşanabilir bir yer olarak değil, onu tehdit eden ve kendini güvende hissetmeyeceği, ürkütücü bir yer olarak algılayabilir .

10 aylık bebekler için her şeyi ağzına götürmelerinden yana hep bir şikâyet vardır. Bebek bu dönemde dış dünyayı ağız mekânı yoluyla tanır. Adeta bu şekilde dünyanın tadına bakarlar. 1 yaşına geldiğinde bebeğin objeleri ağzına alması azalır.


 BİR YAŞ:


Bir yaş gelişimin en hızlı olduğu dönemdir. İlk yılda bebeğin uyku, beslenme ve temizlik ihtiyacının düzenli ve yeterli karşılanması, bunun yanı sıra, sevgi ihtiyacının da karşılanması önemlidir. Yapılan birçok araştırma bebeklik döneminde sevgiden yoksun bırakılan bebeklerin çok iyi bakılsalar bile duygusal bazı problemeler yaşama olasılıklarının arttığını göstermektedir.

Hatta bazı durumlarda yine iyi bakılan çocukların sırf sevgiden yoksun bırakıldıkları için fiziksel e zihinsel gelişimlerinin bile yeterli olmadığı gözlenmiştir.
Bebeğin yürümeye başladığı bir yaş keşif yaşı olarak da bilinir. Bizim görevimiz bu evrede onu durdurmak, engellemek değil tehlikelerden korumak olmalıdır. Bu yaşın en karakteristik özelliği, tam bir benmerkezcilik örneği sergilemesidir.

O, hep alır; hiç vermez. Kendi bildiğini yapmakta ısrar eder. Her şeyin sadece kendisine ait olmasını ister paylaşamaz. Bir grupta oynarken dahi yalnızdır. Bu evrede çocuk, ebeveyninin dışında çevreyi de keşfetmeye başlar.

Ancak ebeveynine fiziki yakınlığı sürdürerek, güven ve rahatlık aramaya devam eder. Uzaklaştığı zaman arkasından koşmasını bekler. Böylelikle bağımsızlık pratiği yapmayı güvenli bir şekilde öğrenmiş olur.
Dil gelişimi: 
Araştırmalar anneleriyle daha uzun süre birlikte olan çocukların daha çok sözcük öğrendiklerini ortaya koymuştur. Çocukların dile ait davranışlarının sürekli kontrol edilmesi ve yönlendirilmesinin ise çocuğun dil gelişimini yavaşlattığı saptanmıştır.


İKİ YAŞ: (Korkunç ikinci yıl)


İki yaş civarında çocukların hareketliliklerinde ciddi bir artış gözlenir. Motor koordinasyonları artmıştır, birçok şeyi kendi kendilerine denemek isterler. Sosyal olarak yeterince olgunlaşmadıkları için yaşıtlarıyla oyun sürdüremezler.

Bu nedenle anne-babayla veya kendilerinden büyük ve kendisini idare edebilecek daha büyük çocuklarla oynayabilirler. Bu dönemde anne-babanın çocukla oynaması sadece çocuğun oyun ihtiyacını karşılamak anlamına gelmez.

Aynı zamanda anne-babanın çocukla kurması gereken iletişimi geliştirecek, çocuğu tanımak ve duygusal gelişimini takip etmek açısından da önemlidir. Ayrıca çocuğu oyun sırasında gözlemlemek ve onun oyun arkadaşı olmak çocuğu tanımak için en kolay ve en etkili yoldur.
Her ne yapıyorlarsa kendi başlarına yapmakta ve kendi yeterliliklerini sergilemekte ısrar ederler. Kararsızlık gösterdikleri için, bir şeye karar verdikleri anda bir diğer şeyi isteyebilir. Oyuncaklarını arkadaşlarıyla paylaşamazlar. Ebeveynin ricalarına ve komutlarına karşı gelirler.

İki yaşındaki çocuklar istekleri karşılanmadığında tepki gösterebilirler ama bu dönemin özelliği itibarı ile anne çocuğunun dikkatini başka şeye çekerek problemle başa çıkabilir.
İki yaşındaki bir çocuğa bir şeyi yapmasını söylediğinizde iki tepkiden birisini alırız.

Ya bizi görmezden gelir ya da “hayır” der. Her iki durumda da yasaklanan işi yapmaya devam eder.


Hayal ile gerçeği ayırmada da sorunu vardır. Rüyalar gerçek görünmektedir; canavarlar gerçekten yatağın altında yaşıyor gibidir.


Bu dönem ayrıca, “sorgu çağı ”dır. “ Bu ne?” “Niye?” sorularını sıkça sorar. Bıkıp usanmadan en basit ve yalın bir şekilde sorularına sabırla cevap vermelisiniz. Çok yorulduğunuz zaman, içtenlikle bunu ifade edebilirsiniz. Artık yoruldum. Sorularını cevaplamaya daha sonra devam edeceğim. Şimdi biraz dinlenmeliyim… vb.


Tuvalet eğitiminde en önemli nokta, çocuğun istekli olmasıdır. Biyolojik yönden hazır olsa da tuvaleti henüz kullanmak istemeyen çocuk zorlanmamalıdır. İki ve üç yaşlarındaki çocuklarda anne ile olan çatışma beslenme konusunda da sürer. Titiz, mükemmeliyetçi ya da sabırsız anneler özellikle bu iki konuda olumsuz yaklaşımlar sergileyerek çocuğu ruhsal yönden etkileyebilmektedir.


Çocuğunuzun nesneleri sol eline alıyor olması onun solak olduğunu göstermez. Bunu anlayabilmek için sekiz, dokuz yaşları beklememiz gerekir. Dört, beş yaşlarında kendini belli etmeye başlar. Hiçbir şekilde onu kullandığı elinden vazgeçirmememiz gerekir. Eğer solaksa o elini kullanacaktır. Bu durumun fizyolojik özelliğe bağlı doğal bir durum olduğu unutulmamalıdır.


ÜÇ YAŞ:


Üç yaş civarındaki çocuklar artık kendi öz bakımlarını karşılayabilecek birçok beceriye sahiptirler. Eğer fırsat verilirse yardımsız yemek yiyebilir, giyinebilir, kısmen temizlik ihtiyaçlarını karşılayabilir ve buna benzer bir ok ihtiyacını karşılayabilecek olgunluğa erişirler.


Başkalarına isteklerini belirtecek ve sosyal ilişki kurabilecek dil gelişimi düzeyine sahiptirler. Anneye olan bağımlılığın yerini kendine güven almaya başlar. Henüz tam anlamıyla anneden ayrışmamış da olsa verilecek desteğe bağlı olarak çocuk ilk kez anneden kopup uzunca bir süre başka bir sosyal ortamda kalabilecek olgunluğa erişmiştir.


Bu dönemde çocuk benmerkezcilik özelliğinden kurtulmaya başlar. Bu dönemde ailenin tavrı çok önemlidir. Bu birey olmaya geçiş sürecinde çocuğun bazı taleplerini karşılarken bir parça geciktirmek, paylaşabildiğinde ve kurala uyduğunda ödüllendirmek çocuğun benmerkezcilikten kurtulmasında etkili olacaktır.


Çocuğun bu yaşta benliği gelişmeye başlar. “ Ben kimim” sorusunun cevabını ararken kız mı, erkek mi olduğunu ayırt eder. “Neden? Nasıl? Ben nereden geldim?” vb. soruları sıkça sorar.
Hayal gücü geliştiği için yavaş yavaş hayali oyunlar kurmaya başlar. Bilmediği çok şey vardır henüz ama bu onu pek etkilemez. Çünkü o bilmediklerini hep hayal eder. Hayalleri önyargılardan uzak olduğu için sınırsızdır, bu onun yaratıcılığını da geliştirir.

Ne zaman ki biz yetişkinler çocuklarımıza çizdikleri resimde güneşin pembe olamayacağını mutlaka sarı çizmesini, ya da oyun oynarken kutuyu araba gibi kullandığında onun sadece bir kutu olduğunu söylediğimizde veya sonsuz sayıda sorduğu sorularına cevap vermediğimizde yaratıcılığını kısıtlamış oluruz.
Yaratıcılık yanı gelişmiş olan çocuklar okul yaşantısında da daha başarılıdır.

Çünkü onlar meraklıdır, sürekli denemek, öğrenmek ve yenilenmek isterler. Bunun yanında yaratıcılığı kısıtlanmış bir çocuk ileriki yaşantısında her şeyi tek renk olarak gören, daha karamsar bir bakış açısına sahip, öğrenmeye isteksiz olacak ve sosyal yönleri ve problem çözebilme becerileri de zayıf olacaktır.
Üç, dört yaş çocuklarında korkular sık görülür.

Daha önce onu korkutmayan bazı şeylerden korktuğunu ifade edebilir. Onları dinlemek ve korkularının nedenini anlamak gerekir. Bu dönemde kekemelik, parmak emme gibi sorunlarla da karşılaşmak mümkün. Sorunlarını sözel olarak ifade etmekte güçlük yaşayan çocukların, kendilerini ifade metodu daha çok bu şekilde olacağı için, bu davranışların mutlaka dikkate alınması gerekmektedir.

DÖRT YAŞ:


Karşı gelme yaşıdır. Özellikle aynı cinsten olduğu ebeveyniyle çatışma yaşar. Sınırları zorlayan bir özelliği vardır. Tahrik edildiği takdirde vurur, tekme atar, hatta mutlu olmadığı zamanlar evin dışına çıkar. Şamatalı şekilde güler, yüksek seste ağlar. Bir yandan aşırı sever, öte yandan aşırı nefret eder. Yapılacak şaka ve anlatılacak fıkralardan zevk alır, gülmeye bayılır. Argodan hoşlanır. Kelimeler uydurur.

Masal anlatmaktan zevk alır.


Sözel dünyaları; mübalağa, böbürlenme, kasılma gibi aşırılıklar gösterir. Kaba ve ilkel sözcükler kullanmaktan zevk alır. Bunu yaparken de ebeveynin yüz ifadesini seyretmekten hoşlanır. Bu yaşta hayvan besleyen çocuk bunun mutluluğunu yaşar.

Dış dünyayı ona öğretmek, onunla tiyatroya, yürüyüşe, maça gitmek onu mutlu eder.


Zaman zaman cezadan kaçmak için yalan söyleyebilir. Çocuk yalan söyleyerek annesini dener. Acaba aklımdakileri anlayabiliyor mu diye düşünür. Elinde olanın kendi mülkiyetinde olduğuna inanır, hırsız değildir.


Doğru ve yanlış kavramları verilmeye başlanmalıdır. Gerektiğinde kendi odasına göndermek veya bir TV programı seyretmesini engellemek gibi basit yaptırımlar uygulanabilir. Kendisine haksızlık yapıldığını düşünmemesi ve kolay öğrenmesi için, niçin ceza aldığını bilmelidir.


Özellikle bu dönemde çocuk çevresindeki yetişkinlerin sorun çözme biçimlerini taklit eder. Örneğin, bir problem çıktığında anne-babası agresif davranıyorsa çocuk da benzer durumlarda agresif davranmayı öğrenir.


Kazaların en fazla rastlandığı yaş dört yaş civarıdır. Genellikle çocuğun güvenliği ön planda tutulmaktadır. Oysa güvenliğin yanı sıra çocuğun yaşam deneyimiyle öğreneceği şeylerin de, hem zihinsel hem fiziksel hem de duygusal gelişimi açısından öneminin büyük olduğu da unutulmamalıdır.


Hayali arkadaş, hayalet, canavarda bu dönemde sıklıkla görülen durumlardır. Bunda çocuğun izlediği filmlerin etkisi olduğu gibi psikolojik nedenleri de olabilir. Anne ya da babaya olan öfke ve korkusunu bu şekilde, bir canavardan ya da hayaletten korkarak dışa vurmuş olabilir.


Hayali arkadaşlar bu yaş döneminde normal karşılanabilecek bir durumdur. Çocuk hayali arkadaşına günlük hayatındaki suçluluğunu atfeder ve rahatlar. Örneğin evde bir şey kırılmışsa onu çocuğunuz yapmamıştır! “Ben yapmadım, Ali yaptı vb.” Çocuk, hayali arkadaşını, hayali kardeşini suçlayarak rahatlar. Bu durum yoğunlaşmadığı sürece ve bu yaş dönemi içinde normal ve kabul edilebilirdir. İleriki yaşlarda devam ediyorsa geciktirilmeden bir uzmana danışmak gerekir.


BEŞ YAŞ:


“Nasıl iyi olunur?” Sorusu üzerine mücadele verir. Kendi kendine yeter, sosyaldir, kendinden emindir, şekilci ve uyumludur. Annesini memnun etmek, onun yanında olmak, ona yardımcı olmak ister.


Beş yaşına gelen çocuklar artık yetişkine çok az ihtiyaç duyar hale gelmişlerdir. Giyinme, temizlik vb. gibi kendi öz bakımının neredeyse tamamını kendi karşılamalı ve oda toplamak, eşya yerleştirmek, masanın hazırlanmasına- toplanmasına yardım vb. gibi evde bazı görevleri olmalıdır. Bu çocuğun kendine güvenmesi, kendini değerli ve önemli hissetmesi açısından çok önem taşımaktadır.


Kitaplar, resim, müzik, doğa çocuğun bu evrede daha fazla dikkatini çekmeye başlar ve birçok şeyi keşfetmek için deneyler yapmak isterler. Meraklarını gidermelerine olanak veren deneyimler sunmak, resim malzemeleri almak, değişik müzik aletleriyle tanışmasına fırsat vermek gerekmektedir. Bu dönemde onların bazı özel yeteneklerini keşfetmek de mümkündür.
“Beni seviyor musunuz?” sorusunu sıkça sorar ve yanıt bekler. Öfke nöbetleri ve somurtma tepkileri, hastalık şikayetleri gibi durumlarda bu yaşta sıkça görülür.


ALTI YAŞ:


Bebeksi özelliklerden neredeyse tamamen kurtulup mantıklı ve realist olmaya başladığı bir dönemdedir. Bu dönemde çocuk, anne-babasının birçok duygu ve düşüncesini paylaşabilecek ve onlarla fikir alışverişinde bulunabilecek olgunluktadır.

Anne-babasıyla arkadaş olabilir ama bir yandan da disipline ve kontrole ihtiyaç duyar. Sorumluluk alır, evdeki ve okuldaki kurallara uyabilir. Kendini tanıma ve kanıtlama ihtiyacı hisseder. Bu nedenle başardığı ve çabaladığı konularda onu desteklemek ve ödüllendirmek olumlu yönlerini pekiştirmek açısından önem taşır.


Bu yaş için arkadaşlık çok önemlidir. Sık sık yaşıtlarıyla birlikte olmak ister. Değişik sosyal ortamlara ihtiyaç duyar. Çok sayıda arkadaşla ilişki kurduğu, bunun yanı sıra aile ilişkilerinin zayıfladığı görülür. Bireysel oyun yerine grup oyunu oynamayı tercih ederler. Oyunda kuralları onlar koyar.


En önemli özelliği kararsızlıktır. Beş yaşındaki uyumlu ve dingin görünüm, altı yaşında yerini uyumsuzluğa, iki buçuk ve dört yaşlarında görülen olumsuzluk belirtilerine götürür.
Her zaman dürüst oldukları söylenemez. Birinci olma ihtiyacı vardır. Arkadaşlarıyla zaman geçirdiğinde; tartışan, emreden, korkutan veya vuran kişi olarak dikkati çeker.
Küçük kasları oldukça gelişmiş olduğundan, diğer yaşlara oranla el işlerinde daha beceriklidirler.


Konuşmayı neler geciktirir?
– Duygusal çatışma, sevgi, şefkat eksikliği
– Münakaşa. Dilin sürekli münakaşa etmek için kullanıldığı ortamda büyümek
– Aşırı düşkünlük. Bu tutumu benimseyen ailelerde çocuğa konuşma fırsatı verilmez
– İlgisizlik
– TV-Bilgisayarın kontrolsüz kullanımı
– Duymayı engelleyen sorunlar ya da başka sağlık sorunları…
Bütün gününü TV karşısında geçirmesi dil gelişimini olumsuz etkiler ama çocukla sınırlı bir zaman diliminde, dil bilişsel yapısını destekleyecek çizgi filmler izletilebilir. Filmi izlerken ona sorular sormak, onunla konuşmak onun sözcük dağarcığını geliştirebilir.


Beraber kitap okumak neden önemli?


0-6 yaş grubuna uygun kitaplar seçilmeli ve bu kitapların okunması için anne-baba çocuklarıyla düzenli olarak zaman geçirmelidir. Birlikte düzenli kitap okumak; çocuk ve ebeveyn arasındaki bağların güçlenmesini sağlar, çocuğun dikkat süresini arttırır, dinlenme becerisi kazandırır, neden-sonuç ilişkisi kurabilmesini sağlar, hayal gücü ve yaratıcılığını destekler ve konuşma- dil gelişimini hızlandırır.

Bu yaklaşım onun zihinsel gelişimini desteklerken bir yandan da çocuk için ileriki yaşlarda çok önemli olacak olan okuma ve araştırma alışkanlığının ilk basamaklarını oluşturur.