Asgari ücretin, kamuoyundaki beklentilerin üzerinde yüzde 50.44 artışla net 4.250 lira olarak saptanması bu hayat pahalılığı karşısında emekçiyi bir ölçüde soluklandıracaktır.

Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından açıklanan yeni asgari ücrette en önemli gelişme, emekçinin yıllardır talep ettiği ücretten gelir vergisi ile damga vergisi kesintisine son verilmesi oldu. Böylelikle işverenin üzerindeki 450 liralık yük kaldırılmış oldu. Emekçinin talebi uzun yılların ardından karşılık buldu.

Her yıl Asgari Ücret Tespit Komisyonu toplantısı öncesi sendikalar bu yönde taleplerini kamuoyuna açıklıyordu. Sonunda gerçekleşti.

Halen 2825 lira olan asgari ücretin 1 Ocak 2022’den itibaren net 4 bin 253 lira 40 kuruşa yükselmesi ile brüt asgari ücret 5004 lira düzeyinde olacak. Doğrudan 7 milyon kişiyi ilgilendirse de 10 milyon emekçinin temel geçim kaynağı olan asgari ücretteki yüzde 50.44 oranındaki artış ne denli sevindirici ise durdurulamayan yüksek enflasyon karşısında satın alma gücünün 4-5 ay sonra gerilemesinden kuşku duyuluyor. Bu anlamda bir an önce çarşı-pazardaki ateşin dindirilmesi şart. Eğer yüksek enflasyon dizginlenemezse devasa artışın anlamı kalmaz, emekçi satın alma gücünü koruyamaz.

Asgari ücretin yükselmesiyle kıdem tazminatı, SGK primi, işsizlik sigortası, Genel Sağlık Sigortası primi tutarları da artacak.

Ocak ayında aylık ve maaşlarına yüksek olasılıkla yüzde 15 zam yapılması beklenen 13 milyonu aşkın memur, işçi, esnaf, çiftçi emeklisi ile dul ve yetimi de asgari ücrette olduğu gibi yüzde 50 oranında zam bekliyor. 1500 ile 2500 lira arasında aylığa talim eden emekli bu artışı fazlasıyla hak ediyor. Yine 2.5 milyon memur da ek

protokol ile ocakta maaşlara yapılacak yüzde oranındaki 5 zammın artırılmasını istiyor. Kuşkusuz kamu işçileri de aynı talepte bulunacak.

Eğer birine verip, diğerine verilmezse toplumda hoşnutsuzluk ve ayrımcılık oluşur. Sosyal devlet olmanın gereği, maaş ve ücret artışının herkese eşit şekilde verilmesi şart.