Dayanılmaz boyutlara ulaşan hayat pahalılığının önümüzdeki kara kış günlerinde daha artacağı uyarısında bulunuyor ekonomi uzmanları.

Sonbahara adım attığımız bugünlerde yüksek fiyatlardan ötürü sebze ve meyvenin yanına yaklaşılmıyor. Hoş, yaz mevsiminde bile domates, biber, patlıcan, salatalık gibi temel ürünler ateş pahasıydı. Meyve ve sebzenin füze gibi fırlayan fiyatlarından Cumhurbaşkanı Erdoğan da yakındı.

Bunun üzerine Ticaret Bakanlığı’nın talimatları doğrultusunda hallerde denetimler gerçekleştirildi. Bir anlamda bakanlık müfettişleri hallerde ve marketlerde domates, patlıcan hafiyeliği yaptı.

Ne var ki, astronomik fiyatların temel kaynağı üreticiden ucuza aldığı ürünü fahiş karla tüketiciye ulaştıran komisyoncu ve aracılar olduğu kadar doymak bilmez bazı pazarcılar.

Yıllardır sürekli çıkarılacağı dillendirilen, nedense hep ötelenen “Haller Yasası’nın eksikliği bu aracı ve komisyonculara serbest piyasada istediği atı oynatma olanağı tanıdı bugüne dek.

Antalya’da tarladan üreticinin elinden 4.5 liraya çıkan domates, aracı ve komisyoncu karı ile diğer girdi maliyetlerinden ötürü marketlerde 10 liraya satılıyor. Semt pazarlarında aynı domates 1 lira düşük fiyatla müşteri bekliyor. Diğer tarım ürünleri için de aynı durum söz konusu.

fiyat uçurumunun önlenmesi, tüketicinin kazıklanmaması için tarladan markete ve pazarlara ürün takibini sağlayacak Haller Yasası’nın ivedilikle hayata geçirilmesi gerekiyor.

Ayrıca, hacizlerle boğuşan üreticinin desteklenmesi, girdi maliyetlerinin yükselişinin frenlenmesi ve en önemlisi mevcut tarım politikasının çiftçi lehine değiştirilmesi şart. Yoksa daha çok pahalı yeriz biberi, patlıcanı, domatesi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın temel gıda ürünlerindeki yüksek fiyattan 5 zincir marketi sorumlu tutmasının ardından buralarda da denetimler yapılmaya başlandı.

Yakın dostları tarafından kurulan, mahalle bakkal ve esnafını bitiren zincir marketlerden Erdoğan’ın şimdi yakınması hayli ilginç. Ne olursa olsun sonuçta halkın ürünleri ucuza alması adına denetimler olumlu. Ancak arkası gelmeli, sürekli olmalı. Peşi gelmezse halk yine yoksunları oynar. Yani göstermelik olmamalı.

Gariban yurttaşı bekleyen asıl tehlike önümüzdeki günlerde elektrik ve doğalgaza yeniden yüklü tutarda zamların yapılma olasılığı. Haziran ayında her iki temel üründe yüzde 15 ve yüzde 12 oranındaki artışlar yurttaşın cebini boşaltmıştı.

Avrupa ülkelerinde doğalgaz stoklarının tükenme aşamasına gelmesi, kuraklıktan hidroelektrik santrallerde üretimin dibe vurması, Rusya’nın arasının açık olduğu Ukrayna üzerinden Avrupa’ya doğalgaz sevkiyatını azaltması yüksek zammın habercisi olduğunu belirtiyor uzmanlar.

Rusya elindeki kozu Avrupa’ya karşı zam olarak yansıtıyor.

Kuşkusuz bu artıştan doğalgazı yaygın kullanan Türkiye, dolayısıyla dar gelirli kitle oldukça etkilenecek. Yoğunlukla Rusya’dan alım yapan Türkiye, İran ve Cezayir’den de tedarik sağlıyor.

O ülkelerin de şimdiden zam hazırlığına başladığı belirtiliyor. Sonuçta, önümüzdeki günlerde doğalgaza ve doğalgazdan üretilen elektriğe en az yüzde 15 zam yapılması kuvvetle muhtemel. Tabii bu durum karşısında faturalar şiştikçe şişecek, garibanın cebi değil canı yanacak. Turpun büyüğü heybede bekliyor.

Ücret ve maaşlarda gerçekleştirilen yüzde 3, 4, 5 gibi komik artışın yüksek doğalgaz ve elektrik zamları karşısında hiçbir değer taşımadığı açıkça görülüyor.