Türkiye 17 gün tam kapanmaya geçti. Ne var ki sokaklar hala dolu, çalışanların sayısı oldukça fazla.

Kısmi kapanma amaçlanan sonucu getirmeyince, geçen perşembe akşamı saat 19.00’dan 17 Mayıs pazartesi sabahı 05.00’e dek sürecek 17 günlük tam kapanma uygulanıyor. Vaka, hasta ve yaşamını yitirenlerin sayısında olağanüstü artış iyiden iyiye korkutmaya başlamıştı. Son günlerde gerileme olsa da yeterli değildi. Sonunda siyasi irade doğru tutumla tam kapanmayı kararlaştırdı. Ancak yasak döneminde dolu olan sokakların boşaltılması şart.

Bilim insanları salgının son günlerde kontrolden çıkması üzerine “tam kapanma” diye her gün çığırıyor, en az 28 günlük kısıtlamanın zorunlu olduğunu açıklıyordu. Ancak, esnafın, yiyecek ve içecek sektörünün içinde bulunduğu ekonomik açmazdan ötürü siyasi irade bu öneriyi hayata geçirmedi. Vaka sayıları inanılmaz boyuta ulaşınca, bir anlamda kemik bıçağa dayanınca tam kapanma kaçınılmaz oldu.

Virüs belasına karşı can başla mücadele eden, 24 saat koşuşturan hekimler tam kapanmanın en az 28 gün olması gerektiğini savunuyor. Kuşkusuz, kurallar aksaksız uygulanırsa 17 günlük kapanma da virüs belasına karşın etkin çözüm. Tam kapanma uygulayan Almanya, İngiltere ve İsrail, aylar sonu olumlu yansımasını aldı. Elbette, etkin aşılama da rahatlamada rol oynadı.

17 günlük kapanma süresinde aşılamanın yaygınlaştırılması ve etkin önlemlerden ödün verilmemesi olumlu sonuçları görülecektir. Yeter ki, insanlarımız kararlara aksaksız uysun. Ancak aşı sayısının yetersizliği kafaları karıştırıyor.

Asıl sorun, işyerleri kapanan esnaf ile paket servisine geçen lokanta, kahvehane ve diğerlerinin ekonomik olarak zorlanacak olması. Yanı sıra 17 gün işyerleri kapanan çalışanlar da maddi olarak

etkilenecek. 31 Mart’ta sonlanan kısa çalışma ödeneği, haziran ayı bitimine dek yeniden uygulanacak. Olumlu bir adım olmakla birlikte uygulama kapsamı dışındaki işyerleri ve çalışanların sayısı oldukça fazla. Ücretsiz izne gönderilen işçi sayısı da hayli yaygın. Bu kapsamdaki emekçiler günde 50, aylık 1500 lira ile geçinmeye çalışacak. Sürekli yükselen hayat pahalılığı karşısında bu parayla rahat yaşam sürdürmek olası mı?

Bu zor dönemde küçük esnafa ve maddi yoksunluk çeken çalışanlara sahip çıkmak toplumsal görev. Devlet, mevcut desteklerin yanında ek önlemleri ve yardımları hayata geçirmeli. Yanı sıra belediyeler, sivil toplum örgütleri ile varsıllar bu zor dönemi atlatabilmek için elini taşın altına sokmalı. Toplumsal dayanışmaya en çok bu günlerde ihtiyaç var. Ankara Büyükşehir Belediyesi örnek davranışla zor durumdaki işyeri sahibi ve emekçilere yardım için kampanya başlattı.

Mansur Yavaş’ın övülesi tutumu tüm belediyeler tarafından hayata geçirilmeli. Varsıllar da güçlerini iktisaden geri kalan yurttaşlar için kullanmalı. Dünyayı esir alan ölümcül belanın oluşturduğu ekonomik sorunların işbirliği ve toplumsal dayanışmayla giderileceği unutulmasın.