Şükrü KARAMAN

Dolar ve avro resmen zıvanadan çıktı.  Aşırı yükseliş her yeri alev gibi yakıyor. Durdurana aşk olsun.  

Merkez Bankası’nda (MB) gece yarısı gerçekleştirilen operasyonlar ve eylülden bu yana süren faiz indiriminden ötürü kurdaki yükseliş adeta çıldırdı. Serbest piyasada kontrol altına alınmayan kurun yükselişi zam olarak halkın başına yağıyor. Merkez Bankası’nın piyasaya müdahaleleri de kurun ateşini düşüremiyor. Aldı başını gidiyor.

16 Aralık’ta MB, yeni faiz kararını açıklayacak. Beklentiler 100 baz puan indirimi yönünde. Eğer böyle karar alınırsa dolar ve Euro’daki yükseliş devam edecek. Amerikan Merkez Bankası’nın (FED) faizi artıracağı belirtiliyor. Kuşkusuz bu kararın Türkiye’ye yansıması olumsuz olacak, dövizde dindirilemeyen ateş daha da harlanacak. Nedense faiz indiriminde ısrar sürüyor.

Her yurttaşı yakından ilgilendiren bu artışa hiç kimse “Bana ne dolardan, avrodan. Dolarla işim olmaz” diyemez. Çünkü temel tüketim maddelerine, yaşamın vazgeçilmezlerine kurdaki artış oranında, hatta bazı aç gözlülerin doymak bilmez kar hırsından ötürü rekor düzeyde her gün zam geliyor. Cebindeki paranın satın alma gücü sürekli gerileyen gariban kitle çıldıran dövizin kurbanı oluyor. Bu nedenle tuzu kurulardan çok, emeği ile geçinen dar ve sabit gelirli memur, işçi, emekli, çiftçi, esnaf, dul ve yetim giderek yoksullaşıyor.

Ekonomistler, böyle devam etmesi halinde doların 20 lirayı test edebileceğini bile ileri sürüyor. Düşünebiliyor musunuz, 1 doların 20 liraya yükselmesini. Hiç kuşku yok ki, bu ortamda dolar zenginleri bir kat daha zenginleşiyor. Olan emeği ve sabit gelirle geçinmeye çalışan halka oluyor. Onların döviz ve altın alabilecek hali zaten yok. Ellerine geçen pula dönen para ile muhannete muhtaç olmadan yaşamaya çalışıyorlar.

Kurdaki yükselişin, aralık ayı enflasyonu ile yıllık enflasyonu artıracağı aşikar. 3 Ocak’ta TÜİK tarafından duyurulacak aralık enflasyonu ile memur, memur emeklisi, işçi ve esnaf emeklisi ile dul ve yetim aylıkları ile maaşına yapılacak artış ve ödenecek enflasyon farkı saptanacak. Hoş, TÜİK’in tartışılan verileri doğrultusunda milyonlarca emeği ile geçinene satın alma güçlerini yükseltecek ne denli gerçek artış yapılabilir, aldıkları maaş zammı  çarşı pazarın fahiş fiyatı ile ne denli baş edebilir?

Yeni asgari ücretin net 4 bin lirayı aşabileceği savlanıyor. Bu hayat pahalılığı karşısında bu paranın bile 3 -4 ay içinde erimesi kuvvetle muhtemel. Ondan sonra dön başa, yine yoksulları oyna. Dövizde baş döndüren yükseliş maaş zammını giderek aşındırıyor. 

Çıldıran kurun yükselişi dindirilemeden, faiz indiriminden vazgeçilmeden, piyasaya güven verilmeden, karaborsacı ve stokçu aç gözlüler engellenmeden hayat pahalılığını önlemek olanaksız. Artık patronların da yakınmaya başladığı bu tablodan sıyrılmak için izlenen ekonomik politikanın gözden geçirilmesi gerekmez mi?