‘Still face experiment’ (hareketsiz yüz deneyi) bebeğin, annesinin yüz ifadesine göre reaksiyonlarının nasıl değiştiğini gösteren önemli bir deneydir. Annenin yüzünde sevgi, ilgi ve mutluluk ifadesi gören bebeğin huzur içerisinde gülücükler atarak annesine karşılık verirken, anne tepkisiz ve donuk bir yüz ifadesiyle bebeğe baktığında ise bebeğin huzursuzlaştığı, bir süre sonra stresinin artarak çığlıklar atmaya başladığı görülür.

Çocuklar, annelerinin yüz ifadelerini okumakta özel yeteneklere sahiptirler ve annelerinin yüz ifadelerine göre kendilerini konumlandırırlar. Annenin sevgisi ve duygusal desteği, çocuğun ileride nasıl bir insan olacağına dair bilgi veren kişilik gelişiminin oluşumundaki en önemli faktörlerden birisidir.

Evet, deney anne ve çocuk arasındaki bağın öneminin altını çiziyor; bu bağın kopmasının etkilerini çarpıcı biçimde ortaya koyuyor. Ama bunun yanı sıra “yok sayılmanın” ne kadar yıkıcı olabileceğini de gösteriyor. Yani çocuğun duygularına duyarsız kalmanın onun kendine güvenini de derinden etkilediğinin altı çiziliyor.

Burada “çocuk” yerine öğrencinizi, eşinizi ya da ilişkide olduğunuz herhangi birini koyabilirsiniz. Size kendini anlatmaya çalışan birine vakit ayırmamak, öğrenciniz size bir soru sormaya çalışırken ona söz vermemek, eşiniz size işte yaşadığı bir olayı anlatırken telefonunuzda mesajlara bakmak.. Doğru olan, iletişimde olduğunuz kişi ile duygusal bağ kurabilmek, onu anladığınızı göstermektir

Yine bu konuda çalışmalar yapan Dr. Gottman, karşınızdakinin duygularını, ne hissettiğini anladığınızı göstermeyi “Duygusal Koçluk” olarak adlandırarak 5 basamakta özetliyor:

  • Çocuğunuzun duygularının farkında olun.
  • Duygularını empati göstererek dinleyin, onay verin.
  • Çocuğunuzun duyguyu kelimelerle ifade etmesine yardımcı olun.
  • Çocuğunuzun zorlandığı konuları çözmesinde ona yardımcı olurken sınırlar koyun.
  • Çocuğunuzun duygusunu ifade biçimini yakınlaşma ve öğretme için bir fırsat olarak görün.