Şükrü KARAMAN

Asgari ücretin düşüklüğü kadar, kayıt dışı istihdam da emekçinin giderilemeyen temel sorunların başında geliyor.

Yüz binlerce işçi, merdiven altı işyerlerinde sosyal güvenceden yoksun  ucuz işgücü olarak sefilleri oynuyor. Ülkenin kanayan yarası kaçak işçilik hem devleti hem de emekçiyi acımasızca vuruyor.

Kayıt dışılığın en yaygın biçimi emekçinin sigortasız ve asgari ücretin altında ücretle çalıştırılmasıdır. Diğeri ise sigortası yaptırılıp, asgari ücretle çalıştırılan işçiden patronun verdiği paranın bir bölümünü geri almasıdır. Böylesine vahşi bir emek soygunudur kaçak işçilik.    

Kayıt dışı işçilikten ötürü  devletin yılda 80 milyar lira gelir kaybı oluyor.  6 milyona ulaşan sığınmacıların pompaladığı kayıt dışı istihdam, yüzde 31.5 düzeyinde. Bir ara yüzde 35-36’lara dek yükselen emek soygunu, hayata geçirilen düzenlemeler sayesinde bir miktar geriletildi. Lakin, hala yüzde 31.5 oranında olması ekonomiyi oldukça tehdit ediyor.

Vahşi çalışma sisteminin bedelini en çok sigortasız, asgari ücretten düşük para ile çalışan emekçiler ödüyor. Yasal düzenlemelerin bulunmadığı işyerlerinde ter akıtan emekçiler, iş cinayetlerinin de hedefinde. Başta kaçak maden ocaklarında, tekstil atölyelerinde ve diğer merdiven altı işyerlerinde emek harcayan işçiler iş cinayetlerinin kurbanı oluyor.

İşçi ve işveren sendikalarının önlenmesinde hemfikir olduğu kayıt dışı istihdama karşı yeni düzenlemenin hayata geçirilmesi öngörülüyor. Kayıt dışı çalışan 4.5 milyon emekçinin kayıt içine alınabilmesi için 2022 yılında 2.4 milyar liralık bir kaynak ayrılacak. Bu tutar 2023 yılında 2 milyar 907 milyon,2024 yılında ise 3 milyar 240 milyon liraya yükselecek. Bütçeden ayrılacak bu para, kayıt dışı istihdama karşı yürütülecek kampanyalarda kullanılacak. 3 yıllık süreçte ekonominin temel sorunlarının başında gelen kayıt dışılığa karşı yoğun mücadele edilecek.

Ebette, bu kampanyaların düzenlenmesi, emek sömürüsüne karşı mücadele edilecek olması olumlu adım. Ne ki, daha önce de buna yönelik kampanyalar hayata geçirilmiş, ancak istenilen sonuç sağlanamamıştı. Kayıt dışı istihdamın hala yüzde 31.5 düzeyinde olması bunu ortaya koyuyor. Önemli olan kayıt dışılığın üzerine sürekli ve kararlılıkla gidilmesi, devletin en küçük uygulamada bile ödün vermez tutum takınmasıdır.

Bu öylesine illet bir çalışma sistemi ki, hem yoksul, zor durumdaki işçinin emeğini heba ediyor ve sosyal güvenceden yoksun bırakıyor hem de gelir vergisi, SGK primi ve işsizlik primi gibi kalemlerle devletin yılda 80 milyarlık kaybına yol açıyor.            

Ülkemizde bulunan ve yaşamın her alanında faaliyet gösteren sığınmacı sorunu giderilemeden kayıt dışı istihdama çözüm bulmak olanaksız görünüyor. Hayata geçirilecek önleyici yasa ve önlemlerin yanı sıra işverenlerin bakış açısının mutlak suretle değişmesi şart.