Gariban emekli, muhtar maaşlarının net asgari ücret düzeyine çıkarılması kararı ile bir kez daha sahipsiz olduğunu anladı.

Muhtar maaşlarının 4253 liralık asgari ücret düzeyine yükseltilmesi ne denli doğru ise en düşük emekli aylığının can yakan hayat pahalılığı karşısında yetersiz 2500 lirada kalması o denli üzücü ve vicdanları yaralayıcı.

1500 liradan 2500 liraya yükseltilen işçi ve Bağ-Kur emeklisinin aylığı elektrik ve doğalgaza yapılan zamlardan ötürü daha ceplerine girmeden erimeye başladı bile. Taban aylıkları 2500 liraya çıkarılan emekli, bir süre 6 aylık enflasyon artışından da yararlanamayacak.  Beklentileri asgari ücrette olduğu gibi aylıklarına en az yüzde 50 zam yapılması yönündeydi.

İşçi, esnaf, çiftçi emeklisi dul ve yetiminden oluşan 10 milyonu aşkın kitle, memur emeklisine verilen yüzde 2.5’lik ek zamdan da anlaşılmaz şekilde yararlandırılmayarak şoke oldu. Asıl yüksek zamma gereksinimi olan, satın alma gücü her geçen gün gerileyen milyonlarca dar ve sabit gelirli bu kitle. En çok ihtiyacı olanlar hep göz ardı ediliyor ya...

Yaşlarından dolayı sık sağlık hizmeti alan emeklinin cebinden ödediği katkı payı ilaca gelen yüzde 30 zamdan ötürü artacak. Şubat ayında kur güncellemesiyle ilaç fiyatları bir kez daha yükselecek, dolayısıyla sağlık harcamaları katlanacak. 2500 lira aylığı olan emekli nasıl yetişsin pahalı ilaç fiyatlarına? Sağlık hizmeti kesintilerinin sonlandırılmasını yıllardır haykırıyorlar. Lakin ne duyan ne de gören var.  

Muhtar maaşlarında gözleri yok ama kendi aylıklarının da en az bu tutar kadar olmasını bekliyorlardı. Memura, memur emeklisine ek zam, asgari ücretliye yüzde 50 artış, işçi ve Bağ-Kur emeklisinin en düşük aylığı 2500 lira. Onları günahı ne? Yılın ikinci yarısı için temmuzda yapılacak aylık artışına kadar bu hayat pahalılığında ne yapar, nasıl geçinir 2500 lira alan gariban emekli? Ek zam analarının ak sütü gibi onların da hakkı.

Hani toplumda irite edici bir söylem var, “Yaşı 70, işi bitmiş” diye. Hiç doğru bulmam bu çirkin sözü. Yıllarca emeği ve helal kazancından ödediği vergisiyle ülkeye kalkınmasına omuz veren emekliye acaba bu gözle mi bakılıyor?

Öyle ya ikinci baharlarında eline geçen para ile rahat bir yaşam sürmesi, Avrupalı yaşıtları gibi yılda en az bir kez yurt dışına seyahat etmesi, torunlarına bol harçlık vermesi gerekmez mi çileli ve özverili emeklilerimizin. Bırakın yurt dışını, yurt içinde bile tatile çıkamıyor eline kıt para geçen onurlu kitle.