Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki Kabine Toplantısı'nın ardından millete seslenen Erdoğan, NATO Zirvesi ile başlayan, Azerbaycan'da Bakü ve Şuşa'daki temaslarla devam eden, Antalya'daki iki ayrı uluslararası toplantı ve diğer çalışmalarla nihayetlenen yoğun bir haftayı geride bıraktıklarını söyledi.

Kabine Toplantısı'nda hem bu programları hem de gündemlerindeki diğer hususları enine boyuna değerlendirdiklerini dile getiren Erdoğan, Türkiye'nin 2. Dünya Savaşı sonrası kurulan NATO'ya 12 kurucu devletin hemen ardından 13'üncü üye olarak 1952 yılında katıldığını hatırlattı.

Türkiye'nin karşı karşıya bulunduğu tehditlerle mücadele için NATO üyesi olurken aynı zamanda demokrasiden ekonomiye uzanan geniş bir alanda da yeni bir tercihte bulunduğunu belirten Erdoğan, şöyle devam etti:

"NATO içinde Amerika'dan sonraki en büyük ikinci orduya ve en kritik stratejik konuma sahip olan Türkiye ittifaka karşı sorumluluklarını bugüne kadar eksiksiz yerine getirmiştir. Dünya soğuk savaş sonrası bölgesel krizler, terör, yakın dönemde de salgın gibi kritik sınamalarla yüzleşirken NATO'nun üzerine inşa edildiği ittifak ve dayanışma ruhunun önemi bir kez daha görülmüştür. Yakın bölgemizde son 10 yılda yaşanan hadiseler karşısında NATO'nun güvenilir şemsiye konumunu yeteri kadar sergileyemediği bir gerçektir. Irak'tan Suriye'ye, Filistin'den Libya'ya, Kırım'dan Karabağ'a kadar nice can yakıcı meselede NATO kendisinden beklenen güçlü iradeyi ortaya koyamamıştır."

Brüksel'deki NATO toplantısının ittifakın küresel sınamalar karşısında da etkin sorumluluklar üstlenmesine yönelik taleplerin arttığı bir atmosferde geçtiğini vurgulayan Erdoğan, "İttifakın önümüzdeki 10 yıllık yol haritasını oluşturan NATO 2030 sürecini bu bakımdan önemli görüyoruz. Zirve boyunca gerçekleştirdiğimiz temaslarda NATO konseptinin askeri ve siyasi boyutlarıyla günümüz şartlarına ve beklentilerimize uygun şekilde geliştirilmesi gerektiğini muhataplarımızla paylaştık. Dayanışma ve beraberlik ruhuna vurgu yaparken ülkemizin terörle mücadele başta olmak üzere NATO'nun sorumluluk alanlarıyla ilgili önceliklerini de müttefiklerimizin dikkatine tekrar sunduk." değerlendirmesinde bulundu.

"Asla izin vermeyeceğimizi kararlılıkla hatırlattık"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kimi NATO üyelerinin kapıldıklarını gördükleri "iyi terörist, kötü terörist" ayrımının ne kadar yanlış, tehlikeli ve çarpık bir anlayışı yansıttığını her vesileyle açıkça ifade ettiklerini belirterek, şunları söyledi:

"Suriye'de bir dönem ittifakın en önemli sorunu olarak gösterilen DEAŞ'a karşı tek gerçek ve netice verici mücadeleyi Türkiye'nin yaptığını herkese hatırlattık. Bu çerçevede 9 bine yakın yabancı savaşçıyı sınır dışı ettiğimizi, 100 binden fazla kişiye de ülkemize giriş yasağı koyduğumuzu söyledik. Ülkemizin bu gayretine rağmen güney sınırlarımızda bir başka terör örgütü üzerinden tehlikeli bir yapı oluşturma çabalarına asla izin vermeyeceğimizi kararlılıkla hatırlattık. Türkiye'nin kendi sınırları içinde ve sınırları ötesinde 9 milyonu bulan sığınmacıya sağladığı desteğin ve güvenliğin önemine işaret ederek bu konuda daha samimi ve güçlü katkı beklediğimizi anlattık. Kuzey Afrika, Doğu Akdeniz, Kafkasya gibi bölgelerde barışın, huzurun, istikrarın hakim olması için aldığımız inisiyatifleri ve elde ettiğimiz başarıları müttefiklerimizin dikkatine tekrar getirdik.

Bu zirvede bir kez daha görülmüştür ki Türkiyesiz bir NATO'nun bırakınız mevcut gücünü korumayı, varlığını sürdürmesi dahi oldukça güçtür. NATO'dan ve müttefiklerden her alanda ülkemizin bu önemine ve katkısına uygun bir yaklaşım beklediğimizin altını bir kez daha çiziyoruz. Salgın süreci, tıpkı Birleşmiş Milletler gibi nasıl NATO'nun da dünyadaki yeni gerçeklere uygun şekilde kendini geliştirmesi gerektiği tespitimizin haklılığını ispatlamıştır. Türkiye en çok desteğe ihtiyaç duyduğu dönemde yalnız bırakılmış olmasına rağmen NATO'nun küresel güvenliğin tesisi ve korunması hususundaki önemini kabul etmektedir. Bu anlayışla yükümlülüklerimizi yerine getirmeyi sürdürürken bir daha benzer sıkıntılar yaşanmaması hususundaki tespit ve tekliflerimizi her platformda tekrarlamayı sürdüreceğiz. Ülke olarak kazandığımız her başarının tespit ve tekliflerimizin diğer müttefikler tarafından daha dikkatle ve olumlu şekilde değerlendirilmesini sağladığını görüyoruz. İnşallah önümüzdeki dönemde hem ittifakla hem de müttefiklerimizle daha yakın ve yapıcı bir iş birliği içinde olacağız."

"Kararlılıklarımızı karşılıklı olarak ifade ettik"

Yaptıkları tüm temaslarda bu anlayışın ipuçlarını müşahede ettiklerini belirten Erdoğan, NATO Zirvesi marjında çeşitli ülkelerin liderleriyle çok daha kapsamlı meseleleri ele aldıkları görüşmeler yaptıklarını ifade etti.

Litvanya Cumhurbaşkanı Gitanas Nauseda, Letonya Cumhurbaşkanı Egils Levits ve Macaristan Başbakanı Victor Orban ile 13 Hazıran'da görüşme yaptıklarını söyleyen Erdoğan, zirve günü olan 14 Haziran'da ise Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Birleşik Krallık Başbakanı Boris Johnson, Almanya Başbakanı Angela Merkel, İspanya Başbakanı Pedro Sanchez, Hollanda Başbakanı Mark Rutte, Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis ve son olarak ABD Başkanı Joe Biden ile bir araya geldiklerini anımsattı.

Zirve sırasında pek çok ülke temsilcileriyle kısa süreli sohbet imkanı bulduklarını söyleyen Erdoğan, şöyle konuştu:

"Öncelikle bu görüşmelerin tamamının da taraflar bakımından olumlu ve yapıcı bir iklimde geçtiğini belirtmek isterim. Bugüne kadar çeşitli gerilimler yaşadığımız kimi isimler başta olmak üzere bir araya geldiğimiz tüm liderlerle ülkelerimiz arasındaki ilişkilerin iş birliği alanları üzerinden gidilerek geliştirilmesi hususunda mutabık kaldık. Bilhassa Sayın Macron, Sayın Miçotakis ve Sayın Biden ile doğrudan temaslarımızı sıklaştırma kararı aldık. Bu sayede ülkelerimiz arasındaki yaşanacak muhtemel sorunları ve küresel gelişmeleri süratle görüşerek çözüm yollarını bulma kararlılıklarımızı karşılıklı olarak ifade ettik."

Erdoğan, "Kendisiyle göreve geldikten sonraki ilk yüz yüze temasımız olması bakımından ayrıca önemliydi. Yaklaşık 17 yıllık bir geçmişimiz olan Sayın Biden ile bu defa Amerika Birleşik Devletleri Başkanı sıfatıyla ülkelerimiz arasındaki ilişkilerde yeni bir dönemi başlatmak üzere bir araya geldik." diye konuştu.

Erdoğan, bu görüşmede ülkeler arasındaki bilinen sorunların karşılıklı ifade edildiğini ve karşılıklı pozisyonların tekrar ortaya konduğunu vurguladı. Sadece bununla da kalınmadığını dile getiren Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:

"Asıl bundan sonraki iş birliği alanlarımız hususunda kendisiyle çok daha kapsamlı ve verimli görüş alışverişinde bulunduk. Hem baş başa hem heyetler arası görüşmelerimizde muhatabımızla Amerika ile üstesinden gelemeyecek hiçbir meselemizin bulunmadığı, tam tersine iş birliği alanlarımızın çok daha geniş ve karlı olduğu üzerinde mutabık kaldık. Nitekim Sayın Biden da görüşme sonrası yaptığı açıklamalarda bu yöndeki değerlendirmelerini kamuoyu ile paylaştı.

Amerika ile diyalog kanallarımızı her düzeyde güçlendirmek suretiyle Sayın Biden ile yakaladığımız bu güzel iklimi ülkelerimiz bakımından maksimum faydaya dönüştürmekte kararlıyız. Gerek ikili yaptığımız görüşme gerek daha sonra heyetler arası yapmış olduğumuz görüşmelerle bundan sonraki süreçte belirlediğimiz isimlerle önce kendileri bir araya gelsin, ardından da biz bir araya gelelim kararına vardık."

İki ülke arasındaki sorun başlıklarının ise karşılıklı hassasiyetler ve beklentiler ekseninde zaman içinde çözüme kavuşacağına inandığının altını çizen Erdoğan, "Türkiye'nin tek talebi, siyasi ve ekonomik her alandaki egemenlik haklarına saygı duyulması, sınırları içinde ve dışında terör örgütleriyle yürüttüğü mücadeleye destek verilmesidir." dedi.

Erdoğan, bu şartla her ülkeyle olduğu gibi ABD ile de yakın müttefiklik kurmaya ve geliştirmeye hazır olunduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ülkemizin hiçbir devletle kurduğu ilişki diğerlerinin alternatifi değildir, tam tersine iş birliği arayışlarımızın hepsini de kendimiz, muhataplarımız, bölgemiz ve tüm insanlık için birbirlerinin tamamlayıcısı olarak görüyoruz. Bu anlayışla Amerika Birleşik Devletleri ile de olumlu ve yapıcı bir temelde yeni bir dönemin kapılarını araladığımıza inanıyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

"Bölgenin en geç bir yıl içinde yepyeni bir çehreye kavuşmuş olacağına inanıyorum"

NATO Zirvesi'nin yapıldığı Brüksel'den Bakü'ye geçtiklerini anımsatan Erdoğan, sonra da Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile birlikte işgalden kurtarılan Şuşa şehrine hareket ettiklerini anlattı.

Erdoğan, hem Brüksel'den birlikte geldikleri hem de doğrudan Azerbaycan'a intikal eden heyet üyeleriyle birlikte karayoluyla Şuşa'ya giderken işgal ve savaş döneminin yıkımlarını, acılarını, sonuçlarını bizzat görme imkanı bulduklarını söyledi.

Yaklaşık 30 yıl süren işgal döneminde Karabağ ve gasp edilen Azerbaycan topraklarına tek çivi çakılmadığı gibi, var olan mirasın da hoyratça tahrip edildiğini gördüklerini dile getiren Erdoğan, her tarafın nasıl yıkıldığını ve yakıldığını gördüklerini ifade etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:

"Bütün bunlarla beraber, bunların kalkıp dünyaya birinci derecede Batı'ya 'Gelin, lütfen Karabağ'ı görün. Minsk üçlüsünün özellikle buraları tekrar tekrar görmesi lazım. Gelin, görün. Kim, nereleri 30 yılda ne hale getirmiş, bunu görün. Alt yapının ya hiç olmadığı ya da tümüyle bozulduğu, tarihi ve kültürel eserlerin, evlerin, hatta ağaçların yakılıp yıkıldığı bu güzel coğrafyayı yeniden ayağa kaldırma çalışmalarına da bizzat şahit olduk. Çoğu Türkiye menşeli firmaların 5-6 ay gibi kısa bir sürede bizim Karadeniz bölgemize benzeyen zor bir coğrafyada başardıkları önemli işleri görünce ülkemiz adına gurur duydum.

Yolların açılmaya, tünellerin yapılmaya başlandığı, şehir ve üretim alt yapısının yeniden inşa edildiği bölgenin en geç bir yıl içinde tamamen yepyeni bir çehreye kavuşmuş olacağına inanıyorum. Sayın İlham Aliyev'de bu kararlılığı, bu inancı gördüm. Bununla birlikte de inşallah bu bölgenin bir yıl içerisinde ayağa kalkacağına da şahit olacağız. Bir kartal yuvası gibi kayaların üzerinde kurulu Şuşa'da, Azerbaycanlı kardeşlerimizin azatlık sevincine biz de ortak olduk."

Gerçekleştirilen ziyaretler hakkında bilgi veren Erdoğan, Cıdır düzünde hayranlık verici bir manzaranın eşliğinde Azerbaycanlı gençlerin sergiledikleri gösterileri izlediklerini belirtti.

"Bir millet iki devlet ruhuna uygun şekilde tedbirlerimizi alıyoruz"

Erdoğan, Şuşa'nın, Karabağ Savaşı'nda en son kurtarılan, en çok mücadele verilen yerlerden biri olduğunu, Azerbaycan tarihine damga vurmuş pek çok sanat, kültür, bilim erbabının Şuşa'dan çıktığını söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Şuşa'daki yüzlerce tarihi eser, bölgeye vurulan Türk mührünü kazımak için vandalca ortadan kaldırılmıştır. Şuşa'nın azatlığa kavuşması, Azerbaycan halkı için sadece bir toprak kazanımı olmanın ötesinde anlama sahiptir. İnşallah, bu güzel şehir başta olmak üzere işgalden kurtarılan tüm Karabağ ve Azerbaycan topraklarının en kısa sürede mamur edilerek bölgenin asıl kimliğine yeniden kavuşturulacağı günler yakındır." diye konuştu.

Şuşa ile birlikte Fuzuli, Cebrail, Zengilhan, Kubatlı, Laçın, Kerbecel, Ağdan, Hocavend şehirlerinin de aynı şekilde hızla mamur edileceğini ifade eden Erdoğan, "Yıllarca vatan hasreti çeken Azerbaycanlı muhacir kardeşlerimizin en kısa sürede evlerine dönebilmeleri için Türkiye olarak biz de üzerimize düşen her şeyi yapıyoruz, yapmayı sürdüreceğiz." dedi.

Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:

"Karabağ'a yeniden hayat vermenin yanında Azerbaycanlı kardeşlerimizin bir daha böyle felaketler yaşamaması için de bir millet iki devlet ruhuna uygun şekilde tedbirlerimizi alıyoruz. Kardeşim Aliyev ile birlikte imzaladığımız ve dünyaya ilan ettiğimiz Şuşa Beyannamesi ile ilişkilerimizde yeni bir dönemi başlattık.

Bu beyanname çerçevesinde pek çok anlaşmayı çok yakın zamanda Türkiye ve Azerbaycan imza altına alacak, böylece kardeşliğimizin hukuki temelini daha da güçlendireceğiz. Şuşa Başkonsolosluğumuzun da en kısa sürede açılmasından, Zengezür Koridoru'nun bir an önce işlemeye başlamasına kadar gündemimizdeki her bir başlığı kararlılıkla ve hızla hayata geçireceğiz. Önümüzdeki aylarda ülkemizde gerçekleştireceğimiz Yüksek Düzeyli Stratejik İş birliği Konseyi Toplantısı'nda bu hususlarla ilgili somut adımların çoğunu atmayı planlıyoruz."

Azerbaycan Milli Meclisine misafir olduklarını da dile getiren Erdoğan, "Zafer sevincini oradaki milletvekilleriyle birlikte adeta yeniden yaşadığımız bu ziyarette Azerbaycan'ın hep yanında olduğumuzu, hep yanında olacağımızı tüm dünyaya bir kez daha ilan ettik." ifadelerini kullandı.

KDV desteği

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Turizm sektörüne verdiğimiz KDV desteğini 1 ay daha uzatıyoruz." açıklamasında bulundu.

Erdoğan, "TMO'yu en etkin şekilde devreye sokarak uygun fiyatlı yem ham maddesi satışını temmuz ayında başlatıyoruz." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Hububat ile et, süt, yem fiyatlarını aşırı şekilde yükseltmeye çalışanlara izin vermeyeceğiz, gerekli dersi vereceğiz." ifadelerini kullandı.

Kovid-19'la mücadelede yeni kararlar

Cumhurbaşkanı Erdoğan, açıklamalarına şu şekilde devam etti:

"1 Temmuz'da başlamak üzere sokağa çıkma kısıtlamalarını tümüyle kaldırıyoruz. Müzikle ilgili sınırlamayı da 24.00'e çekiyoruz. Şehirler arası seyahat kısıtlamalarıyla şehir içi toplu taşıma araçlarındaki sınırlamalar sona eriyor. Sırası gelen herkesin aşı olması hayati öneme sahiptir. 1 Temmuz itibarıyla kamu kurum ve kuruluşlarında normal mesai düzenine geçiliyor."

Kovid-19 aşılama programı

Erdoğan, Kovid-19 aşılama programı ile ilgili olarak ise şunları söyledi:

"Son bir haftada nüfusuna oranla dünyada en çok aşı yapan ülke konumundayız. Hedefimiz birkaç hafta içerisinde aşılamayı 18 yaş üzerindeki nüfusumuzun tamamına açmaktır. Vatandaşlarımdan, aşı konusundaki manipülasyonlara itibar etmemelerini, bu konuda bilim insanlarına kulak vermelerini istiyorum."