Açıklamada, “Toplumsal değerlerimiz bugünümüzün ve geleceğimizin
teminatıdır. Şiddeti bertaraf etmede toplumsal değerlerin önemine ve
gücüne inanıyoruz. Şiddetin artık hayatımızdan tamamen çıkması için
devlet, özel sektör, sivil toplum kuruluşları ve tek tek fertler olarak
gelin birlikte mücadele edelim. Tüm kamuoyuna, şiddete sessiz kalmayın!
Şiddete ortak olmayın, diyoruz” ifadelerine yer verildi.

HAK-İŞ Konfederasyonu ve HİZMET-İŞ Sendikası Gaziantep İl Başkanlığı’nda
gerçekleştirilen basın toplantısına; HAK-İŞ Konfederasyonu ve Hizmet-İş
Sendikası Gaziantep İl Başkanı Halil İbrahim Tanrıöver, Hizmet-İş
Sendikası Gaziantep İl Başkanlığı Başkan Yardımcıları, Hizmet-İş
Sendikası Gaziantep İl Başkanlığı Kadın Komite Başkan Yardımcıları ve
Kadın üyeler, Hizmet-İş Sendikası Gaziantep İl Başkanlığı Kültür Komite
Başkanı Ahmet Aydın Sert, Öz Sağlık-İŞ Sendikası Gaziantep İl Başkanı
Mehmet Görgel, Öz Taşıma-İş Sendikası Gaziantep İl Başkanı Oğuz Alıcı
katıldı.

Okunan basın bildirisinde şu ifadeler kullanıldı:

“HAK-İŞ Konfederasyonu olarak; üye sendikalarımız ve 81 il başkanlığımız
ile birlikte 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele
Günü sebebiyle şiddetin her türlüsüne hayır demek için toplanmış
bulunmaktayız.
Kadına yönelik, şiddete, istismara, eşitsizliğe, ayrımcılığa,
yoksulluğa, mobbinge, güvencesizliğe karşı durmak için bir aradayız.
Kadınlara fiziksel, cinsel, psikolojik, ekonomik zarar veya ıstırap
veren veya verebilecek toplumsal cinsiyete dayalı her türlü eylem veya
bu eylemlerle tehdit etme, zorlama veya keyfi olarak özgürlükten yoksun
bırakma kadına yönelik şiddet olarak kabul edilmektedir.

Dünyada olduğu gibi ülkemizde de maalesef kadına yönelik şiddet devam
etmekte ve her üç kadından biri, fiziksel veya cinsel şiddete maruz
bırakılmaktadır.

HAK-İŞ olarak, kadına yönelik şiddetle mücadele çalışmalarının
kararlılıkla devam etmesi gerektiğine ve bu süreçte tüm kesimlerin
sorumluluk alması gerektiğine inanmaktayız.

Bu çerçevede son dönemde daha da yoğunlaşan çalışmalardan, kamunun,
sivil toplum kuruluşlarının, yazılı-görsel-işitsel ve sosyal medyanın bu
konuyu kamuoyunun gündeminde tutma konusunda gösterdikleri çabalardan
memnuniyet duyuyoruz.
İçişleri Bakanlığımız tarafından yerli ve milli imkanlarla oluşturulan
KADES programını 2018’den bu bugüne kadar 2 milyon 758 bin 120 kadın
indirmiş ve 248 bin 473 ihbar alınmıştır.

Bu çalışmalar sayesinde geçmişte uğradıkları şiddeti konuşamayan,
paylaşamayan, gizli tutan kadınların artık konuştuklarını, resmi
makamlara ve sivil toplum kuruluşlarına daha yoğun şekilde
başvurduklarını, şikâyette bulunduklarını görüyoruz.
Diğer taraftan kadına yönelik şiddet konusunda hukuki düzenlemeler
yapılırken, bu düzenlemelerin toplumsal değer yargılarıyla örtüşmesi,
onlarla çelişmemesi ve toplumsal dokuyu, özellikle de temel yapımız olan
ailenin çözülmemesi için azami dikkatin gösterilmesi gereklidir.

Şiddet kavramı her alanda ortaya çıkmasına karşın daha çok aile ile
birlikte anılmaktadır. Aile ve şiddet kavramlarının bir arada
kullanılmasını, neredeyse deyim haline gelmesini, kendi toplumumuzun
tarihsel kültürü ve yaşam biçimi göz önüne alındığında çok doğru
bulmadığımızı ifade etmek istiyoruz. Bunu söylerken, halen bu anlamda
yaşadığımız kimi problemleri görmemezlikten gelme veya öteleme gibi bir
mantık yürütmüyoruz. Bizim toplumumuzun ve ülkemizin mayasında şiddet
yoktur diyoruz.

Toplumsal ve kültürel değerleri içselleştirmiş bir aile yapısında asla
şiddet diye bir kavram veya olgunun söz konusu olması mümkün değildir.
Kimi bireysel ve lokal yaşanmış negatif örneklerden yola çıkarak, bunu
genelleştirmek veya toplumun bütününü kapsayan bir hastalık şeklinde
sunmak, problemi çözmek yerine daha da derinleştirmek ve pekiştirmek
hatta özendirici hale getirmek demektir.

Şiddet kavramının çalışma hayatındaki yansımaları da oldukça yaygındır.
Bugün, psikolojik, ekonomik, cinsel, fiziksel ve benzeri şiddet türleri
çalışma hayatında sıkça rastlanılan bir durumdur.

Hem çalışma hayatında hem de toplumsal yaşamda, toplumsal değerlerin
yerleştirilmesi, tahkim edilmesi ve yeni değerlerle zenginleştirilmesi
için çalışmalar yapılması gerekmektedir.

Bu anlamda toplum için sorun olan şiddetle mücadele için;

- Adli ve idari yaptırımların toplumun değer yargılarına uygun olması,
- Şiddeti önleyici olumlu yapıcı değer yargıları oluşturulması,
- Hoşgörü ve saygı değerlerini güçlendirici eğitimler verilmesi,
- Şiddeti özendirici yeni medya yayınlarına engeller konulması,
- Aileyi özendirici ve güçlendirici olumlu kavramlar terimler cümleler
oluşturulması,
- Yeni medya kullanımının toplumsal değerleri koruyacak şekilde
tasarlanması,
- Erken çocukluk döneminde doğru kavramların zihinlere aktarımının
sağlanması,
- Aile yapısının bozulması, yıpranması gibi durumlarda verilen
psikolojik destek programlarının zorunlu hale getirilmesi,
- Çalışma yaşamındaki şiddete engel olmak için sivil toplum kuruluşları
ve kamunun ortak çalışmalar yapmasını,
- Şiddetin her türüyle mücadele edilmeli, şiddetle mücadele çalışmaları
kararlılıkla devam ettirilmelidir,
- Bu süreçte tüm kesimlerin toplumsal sorumluluk anlayışıyla hareket
etmesini,
- Özellikle ILO’nun C 190 No’lu Çalışma Yaşamında Şiddet ve Tacizin
Ortadan Kaldırılmasına İlişkin Sözleşmesi devletler tarafından
ivedilikle onaylanmasını,
- Kadının iş yaşamının her alanında kendini sürekli geliştirmesini
sağlayacak mesleki eğitim politikalarının oluşturulmasını ve
uygulanmasını,
- Yeni medya da kadına yönelik şiddet olgusu kadının haklarına saygı
duyacak bir perspektiften ele alınmasını,
- Nitelikli ve kapsamlı bir eğitim ile hayatın her alanında şiddetin
önlenmesinin hedeflenmesi,
- İnsan haklarının bir ahlak olarak içselleştiği, insan onurunun
korunduğu, şiddet dilinin terk edildiği, farklılıkları kapsayıcı,
sağduyulu bireyleri yetiştirmeyi amaçlayan bir eğitim sisteminin
oluşturulmasını,
- Sendikal örgütlülüğün artırılmasını,  örgütlülüğün olduğu yerlerde
şiddetle etkin bir mücadele sisteminin ve çözüm odaklı politikaların
ortaya konmasını,
- Şiddetle mücadele için örgütlü işyerlerindeki toplu iş sözleşmelerine
çözüm odaklı düzenlemelerin eklenmesini,
- Şiddetle mücadelede toplumsal duyarlılığının inşa edilmesini,
Önemsiyoruz.

Kadına yönelik şiddete karşı “şiddete sıfır tolerans” yaklaşımı, bir
devlet politikası haline gelmelidir. Yapılan çalışmaların daha
caydırıcı, daha kapsayıcı ve daha etkili araç ve politikalarla
sürdürülmesi gerekmektedir.
Toplumsal değerlerimiz bugünümüzün ve geleceğimizin teminatıdır. Şiddeti
bertaraf etmede toplumsal değerlerin önemine ve gücüne inanıyoruz.

İnsan onuruna yakışır hayat için özgürlük arayışına sahip çıkmak, en
temel yaşam hakkını tahrip eden tüm odaklara karşı dik durmak, insan
olarak da kurumlar olarak da sorumluluğumuzdur. HAK-İŞ bu sorumluluğun
gereğini yerine getirebilmek için yoğun çalışmalarda bulunmaktadır.

Şiddetin artık hayatımızdan tamamen çıkması için devlet, özel sektör,
sivil toplum kuruluşları ve tek tek fertler olarak gelin birlikte
mücadele edelim.

Tüm kamuoyuna “Şiddete Sessiz Kalmayın! Şiddete Ortak Olmayın!” diyoruz.