Parlakçı, “OHAL Komisyonu üyeleri açıkça suç işlemekte ve bu suçu işlemekte ısrarcı davranmaktadırlar! Unutulmamalıdır ki hukukun üstünlüğü ilkesini yok sayanların, hukuka ihtiyaç duyacakları günler yakındır!” dedi.

Parlakçı şu ifadelere yer verdi: “Bilindiği üzere 15 Temmuz darbe girişiminden sonra ilan edilen OHAL ve gece yarısı çıkarılan KHK’lerle 160 bine yakın kişi işinden ihraç edildi.

1 Eylül 2016’da başlayan KHK’larla haksız, hukuksuz, sorgusuz, sualsiz şekilde işten atmaların altıncı yılına girilmiş bulunmaktadır.

Aslında yüz binlerce kamu emekçisi, barış imzacısı akademisyen sadece işlerinden edilmedi; seyahat hakkı, çalışma hakkı, sağlık hakları,yaşamsal hakları, sosyal hakları, hatta anayasa var olan hakları bile ellerinden alındı.

Haksız hukuksuz şekilde anayasaya aykırı olarak ihraç edilen kamu emekçilerinin sağlık ruhsal durumları bozuldu, aileler parçalandı, çocuklarının yaşam ve eğitim hakları gasp oldu,çareyi yollara düşmekte gören bir çok KHK’lı emekçi ve ailesi yollarda hayatlarını kayb ettiler.

 KHK’ların yarattığıetkilerle intihar eden, yaşamından olan, iş kazalarına maruz kalarak hayatını kayb eden, sağlık sorunlarına maruz kalıp hayatını kayb eden tüm emekçileri saygı ile bir kez daha anıyoruz.

KESK, KHK’ların çıktığı ilk günden itibaren; haksız, hukuksuz bir biçimde ihraç edilen tüm kamu emekçileri, sendika, sendikasız tüm çalışanların dili, nefesi, sesi, dayanışma alanı olmak için hem fiili mücadeleyi, hem de diplomatik mücadeleyi sürekli yükseltti; ulusal ve uluslararası kamuoyunu duyarlı hale getirdi.

Kesk üyeleri, yürüttükleri sendikal mücadele, emekten, eşitlikten, hak ve hukuktan, demokrasiden yana ve barışa dair yürüttükleri mücadeleden dolayı hedef haline getirildiğini biliyoruz.Üyelerimizin tüm ulusal, uluslar arası sözleşme ve yasalarla belirlenen güvenceleri yok sayılmıştır.Yerellerde kamu yöneticileri, iktidar çevresi bireyler, süreçten rant elde etmek isteyenler, makam mevki peşinde olanların keyfi ve sürecin verdiği özgüvenle kamu emekçilerinin ihraç edilmesindeki paylarını herkes bilmektedir.

Sendikal faaliyetlerimizi suç gibi gösterip, yürüttüğümüz emek, demokrasi, insanca yaşam, güvenli gelecek mücadelemizi suç olarak gösterenler; haksız, hukuksuz şekilde kamu emekçilerinin ihraç edilmesine vesile olanlardan hukuk önünde ve demokrasi ilkeleri çerçevesinde hesap soracağız.

Değerli basın emekçileri,

Bildiğiniz gibi OHAL KHK’leri ile yaşanan sorgusuz, sualsiz, hukuksuz ihraçlara dikkat çekerek bu antidemokratik uygulamaların son bulması için sendikalarımız mücadeleye devam ederken; hukuksuzca ihraç edilen arkadaşlarımıza mahkeme yolları kapatılmış; ihraç arkadaşlarımızın dosyaları sürümce de bırakılmıştır. Ortaya çıkan tepkiler sonucu OHAL inceleme komisyonu adıyla OHAL OYALAMA KOMİSYONU KURULMUŞTUR. Komisyon üyeleri dosyaları yıllara yaymış ve keyfi uygulamalarla süreci geciktirmişlerdir.

OHAL OYALAMA komisyonu hukuksuzca ve keyfi kararlar vermektedir. Mahkeme kararlarına rağmen, davası olumlu sonuçlanan, takipsizlik alanve hiçbir davası olmayan kamu emekçilerinin hukuksal hakları görülmezden gelinmektedir.OHAL inceleme komisyonu adalet ve hukuki çerçevede değil; keyfi ve siyasal kararlara imza atmaktadır.

Akademisyenlerin imzaladıkları bildiri AYM tarafından düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında görülmesine rağmen OHAL Komisyonu üyelerinin bildiriyi suç kapsamında değerlendirmesi yürütülen siyasi hesapların bir parçasıdır. Ve en önemlisi AYM kararına rağmen alınan bu kararlar, açıkça suçtur!

Dolayısıyla AYM kararının hakikati karşısına “kurum kanaati” gibi belirsiz, somut ve hukuki hiçbir dayanağı olmayan bir ifadeyle çıkan, dosyalarda “kopyala-yapıştır” yöntemiyle karar veren OHAL Komisyonu üyelerinin ve bir bütün olarak OHAL Komisyonu’nun söz konusu kararlarını tanımamız mümkün değildir.

 Yaklaşık 5 yıl Ohal komisyonu oyalanmasının ardında şimdiden, reddedilen dosyalarla ilgili olarak Ankara’da özel kurulan mahkemeler de yeni bir süreç başlatılmıştır. Oysa her ihracın olduğu şehirde dava açılması gerekmektedir.

KESK olarak KHK’lara karşı; emekten, haktan, hukuktan, adaletten, eşitlikten, özgürlüklerden, sendikal güvencelerden, güvenli iş güvenli gelecek talebinden yana mücadelemizi sürdüreceğiz. “Hak verilmez alınır” şiarı tüm kam emekçileri ile birlikte KHK’ları iptal ettireceğiz, haksızlık ve hukuksuzluğa uğrayan ihraç emekçilerin hakların iadesin sağlanıncaya kadar  direnmeyi sürdüreceğiz.

Bir kez daha altını çizerek belirtmek istiyoruz, OHAL Komisyonu üyeleri açıkça suç işlemekte ve bu suçu işlemekte ısrarcı davranmaktadırlar! Unutulmamalıdır ki hukukun üstünlüğü ilkesini yok sayanların, hukuka ihtiyaç duyacakları günler yakındır! O gün gelene kadar KESK mücadelesini kesintisiz sürdürecek haksız hukuksuz şekilde KHK’larla ihraç edilen üyelerimizi, barış imzacı akademisyenleri ve tüm kamu emekçilerini ve asla yalnız bırakmayacaktır!”