REFORM HABER- Koronavirüs Salgınının etkisinin sürdüğü Türkiye’de, 1 Mayıs İşçi Bayramı salgın tedbirleri nedeniyle kutlanamıyor.

29 Nisan- 17 Mayıs tarihleri arasında uygulanacak olan Tam Kapanma kararı ile sokağa çıkma yasağının uygulanacağı Gaziantep’te de 29 Nisan günü basın açıklaması düzenlenerek 1 Mayıs İşçi Bayramı kutlanacak.

Kutlamalar öncesi Eğitim-Sen Gaziantep Şubesi’nde KESK, DİSK, TTB, TMMOB ve TÜMTİS  temsilcilerinin katılımıyla basın açıklaması düzenlendi.

“VAZGEÇİLMEZLER ORDUSUNUN BİR PARÇASIYIZ”

Basın açıklamasında bulunan KESK Dönem Sözcüsü ve Eğitim-Sen Gaziantep Şube Başkanı Ömer Parlakçı, “Tüm insanlığın “yeni bir başlangıca” olan ihtiyacının yakıcı hale geldiği bir süreçten geçiyoruz. Yaşadığımız mahalleden şehrimize, çalıştığımız işyerinden ülkemize tüm dünya bir salgınla sarsılıyor. Savaş ve çatışmalarla… Nükleer, termik, jeotermik santralleri, siyanürlü maden aramaları ile… Atmosfere, toprağa saldığı zehirli gazları, atıklarıyla… Ekolojik krizlere, salgın hastalıklara yol açan, Her baktığı yerde sadece doların yeşilini ve petrolün siyahını gören, Gölgesini satamayacağı ağacı kesen Kapitalist barbarlığın yarattığı yıkımın faturasını milyonlarca insan canlarıyla, doğa geri dönüşü olmayan tahribatlarla ödüyor. Gözü doymak bilmeyen barbarlık pandemi koşullarında bile sömürü çarklarını milyonlarca işçinin, emekçinin canıyla, kanıyla döndürmeye çalışıyor. İşçiler, emekçiler durduğunda ekonominin duracağını, hayatın duracağını çok iyi biliyor. Bunun için salgın koşullarında işe gitmek zorunda bıraktığı işçilere, emekçilere “vazgeçilmezler” diyor. Ancak kendi varlığını sürdürebilmek için milyonlarca işçiden, emekçiden sağlığından, canından vazgeçmesini istiyor. Bozuk Düzende Sağlam Çark Olmaz! Bizler; hemşiresinden doktoruna, öğretmeninden vergi dairesi çalışanına, posta dağıtıcısından makinistine, mübaşirinden zabıt katibine, hizmetlisinden itfaiyecisine bu ülkenin kamu emekçileri olarak “vazgeçilemezler” ordusunun bir parçasıyız.”

“BU DÜZEN, BİZİM DÜZENİMİZ DEĞİL”

“Bizler; adaletin, demokrasinin, barışın, sendikal hakların yok sayıldığı, emeğin hak arama yollarının kapatıldığı bir ülkenin kamu emekçileriyiz. Yıllardır emeğimizle, alın terimizle insanca çalışma, insanca yaşama mücadelesi veriyoruz. Bugün, salgının günde ortalama 200 insanımızı aramızdan kopardığı koşullarda sömürü çarkları tüm emekçiler gibi bizim için de daha acımasız dönüyor. Krizle birleşen pandemide sorunlarımız katlanarak artıyor. Ancak bizi kamu emekçisi olarak değil, kapı kulu olarak görenler dün olduğu gibi bugün de sesimizi duymuyor. Evrensel normlara uygun grev hakkı ile tamamlanmış gerçek toplu pazarlık hakkımız yok sayılıyor. Emeğin saflarında Truva atı görevini yerine getirenlerle yapılan, hiçbir sorunumuzu çözmeyen, mutabakatlarla yetinmemiz isteniyor. Güvenceli-kadrolu çalışma hakkımız yok sayılıp, sözleşmeli, ücretli, vekil gibi onlarca parçaya bölünmüş güvencesiz istihdama mahkum olmamız bekleniyor. TÜİK’in sahte enflasyon rakamlarına endekslenen artışlar sonucunda her yıl açlık sınırına biraz daha fazla yaklaşan maaşlarla yetinmemiz isteniyor. Ekmeğimizin her geçen gün küçüldüğü, Haklarımızın, özgürlüklerimizin ortadan kaldırıldığı Her seferinde bizim değil, sermayenin, patronların yüzünü güldüren Bu bozuk düzen, bizim düzenimiz değil.”

“ARTIK YETER!”

“Bizi dokuz altı yolarında gülmesi bile yasaklanan bir güruha dönüştürmek, Geleceğe, yarına ilişkin umutlarımızı dipsiz kuyularda merdivensiz bırakmak isteyen Bu düzene ARTIK YETER diyoruz. Madem biz durduğumuzda ekonomi duruyor. Madem biz olmadan hayat duruyor. O zaman emeğimizi çarkları arasında ezip bizi yok sayan bu bozuk düzene ARTIK YETER diyoruz.”

“YENİ BİR BAŞLANGIÇ İSTİYORUZ!”

Emeğin sömürülmediği,  Herkesin güvenceli ve insanca çalıştığı bir işinin olduğu,  Ekonomik krizlerin, salgınların faturasının emekçilere yıkılmadığı,  Kimsenin cinsiyetinden, kimliğinden, inancından dolayı ikinci sınıf yurttaş muamelesi görmediği,  Kadınlara yönelik şiddet, taciz ve tecavüzün son bulduğu, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin ortadan kaldırıldığı,  Eşit yurttaşlığın, barış ve kardeşliğin hakim olduğu,  Sendikal hak ve özgürlüklerin, hak arama yollarının önünün açıldığı, grevlerin yasaklanmadığı,  Düşünmenin, düşünceyi ifade etmenin, itiraz etmenin cezalandırılmadığı,  Emeğin, eşitliğin, özgürlüğün, demokrasinin, barışın, laikliğin hâkim olduğu  Gündüzlerinde İşsiz Kalınmayan, Gecelerinde Aç Yatılmayan bir dünya ve ülke istiyoruz!  Bu bir hayal değil. Emeğin, eşitliğin, özgürlüğün, demokrasinin, barışın, laikliğin hâkim olduğu bir dünya ve ülke hayal değil. Sömürü, yoksulluk ve baskı düzenine karşı omuza omuza verdiğimizde istediğimiz dünya elimizle değecek kadar yakın.  Böyle Bir Dünya Ve Ülke İçin, Umut Sende! Umut Bizde! Umut Birliğimizde, Mücadelemizde, Dayanışmamızda! İnsanca Bir Yaşam, Demokratik Bir Ülke Umudumuzu Omuz Omuza Büyütmek İçin 29 Nisan Perşembe Günü Kırkayak Parkında Saat 13.00-14.00 Saatleri Arasında Yapacağımız 1 Mayıs Basın Açıklamasına Bekliyoruz” ifadelerini kullandı.