Şükrü KARAMAN

Memura, memur emeklisine, asgari ücretliye yüksek oranlı zam ve iyileştirme gündemde iken işçi, esnaf ve çiftçi emeklisi gözden ırak kaldı.

Hükümet, bunaltan hayat pahalılığı karşısında ezilen dar ve sabit gelirli kitleye yönelik bir dizi kararı hayata geçirmeye yönelik hazırlık içinde.  Anketlerde sürekli oy yitiren iktidar, seçim yaklaştıkça emekçi ve emeklinin yıllardır meydanlarda haykırdığı taleplerine oy kaygısı ile olsa gerek sonunda kulak çevirdi.

Görüşmeleri süren, 10 milyona yakın emekçiyi ilgilendiren asgari ücrete bu yıl yüksek oranlı artış yapılacağı siyasi irade tarafından sürekli pompalanıyor. Daha önce asgari ücrete son düşük zam yapan iktidarın bu yıl yapacağı artış merakla bekleniyor. Yüksek zam beklentisi düş kırıklığına dönüşmez umarım.

Ağustos ayında hükümet ile Memur-Sen arasında bağıtlanan,  “övünülesi” diye nitelendirilen toplu sözleşmenin 4 milyon memur ile 2.5 milyon memur emeklisine aradan geçen 4 aylık süreçte yüksek enflasyon karşısında hiçbir yararı olmadığı net olarak görüldü. 2022 yılı için yüzde 5+7, 2023 yılı için de yüzde 8+6 zammı öngören toplu sözleşmeyi iyileştirmek için ek protokolden bahsediliyor. 6.5 milyonluk kitlenin yarasına ne denli merhem olabilir ek protokol?

Kangren haline dönüşen 3600 ek göstergede de umut saçmayı sürdürüyor siyasi irade. 2018 yılı seçimlerinde başlayan vaat yağmuru 2023 seçimi yaklaştıkça yeniden gündeme taşındı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, 3600 ek göstergeyi anımsatarak ağustosta bağıtlanan toplu sözleşme metnine alındığını açıkladı. Bakalım, bu vaat yine başka bahara mı kalacak, yoksa gerçekleşecek mi?

Kamuda yaygınlaşan sözleşmeli personel de bugünlerde yeniden anımsandı. 600 bine yaklaşan sözleşmeli personelin kadroya geçirilmesine ilişkin bir madde yine toplu sözleşme maddesine eklendi ve çalışma yapılacağı vurgulandı. Lakin,  bugüne dek somut  adım atılmadı sözleşmeli personele yönelik. Bekleyiş sürüyor.

Herkese, her kitleye umut saçan, maaş ve aylıklarında iyileştirme sözü veren hükümet, nedense 11 milyonu aşkın işçi, esnaf, çiftçi emeklisi ile dul ve yetimini unuttu, ağzına bile almıyor yetkililer. Oysa en düşük aylıkla geçinme mucizesi gösteren dar ve sabit gelirli kitle bunlar. Onların daha fazla iyileştirmeye ve zamma gereksinimi var.

Ocakta aylıklarına en çok yüzde 14 oranında enflasyon zammı yansıtılması beklenen 11 milyonluk gariban kitlenin cep ve mutfak yakan fiyatlar karşısında 1500-2500 lira arasında değişen aylıkları her geçen gün kar gibi eriyor. Cüzdanları boşaltan hayat pahalılığı karşısında yüzde 14 oranındaki zam yetmez. Hem 1500-2500 lira aralığındaki aylıklara olası yüzde 14’lük artışın, çarşı pazarın yüzde 50’yi aşan enflasyonu karşısında ne anlamı olabilir ki…

İşçi ve Bağ-Kur emeklisi, aylıklarında göreceli artış sağlanabilmesi, rahat şekilde soluklanabilmesi için, 2000 sonrası emeklileri içeren yeni intibak yasasının çıkarılmasını, en düşük aylığın net asgari ücret düzeyinde olmasını, vergi iadelerinin yerine verilen ek ödeme tutarının yüzde 10’a yükseltilmesini,  bayram ikramiyelerinin en az 2500 lira olmasını, sağlık hizmetlerinden yapılan kesintilerin sonlandırılmasını talep ediyor ve bekliyor.

Yıllarca alın teri ve vergileriyle ülke kalkınmasına katkı sağlayan işçi emeklisi üvey evlatlığı hiç hak etmiyor.