Anneler, evladı doğuruyor da bazen; her nasılsa gönlünü doğuramıyor. Bu nedenle olacak ki ( Alimden zalim, zalimden de alim doğar) sözü 13. yy’dan günümüze kadar söylenilmiş.

İnsan hata yapar, dolayısıyla beşerde şaşar. Ancak, aynı hata bilerek, görerek, inatla ve ısrarla tekrarlanıyorsa, o akılda, ya çok büyük bir çıkar, yani şahsi, gizli, fevkalade bir menfaatlenme, bu yoksa, lokman hekimin dahi iyi edemeyeceği büyük bir kontaklık, dangalaklık ,bundan böyle telafisi mümkün olmayan arızalar vardır.

İnsan hayatında, insanca bir düşüncede, doğru, güzel, iyi olan herşey benimsenir ve sevilir. Hain, zalim, arsız, nursuz, iffetsiz, şerefsiz, karaktersiz veya kişiliksiz olanlar, pek tabi sevilen kimseler değildir. Bu inançsız ve ahlaksız tayfa, veba mikrobundan daha tehlikelidir, hatta teşbihte bir hata olmazsa, bu densizler katır gibidirler.

ÖNÜNDEN GİDERSEN ISIRIR, ARKASINDAN GİDERSEN TEPER. Dolayısıyla üstüne çıkıp dizginlerini ele almak, düşünülebilen en iyi yoldur. En tehlikelisi de ÜÇ KURUŞLUK ŞAHSİ MENFAATİ İÇİN, DÜNYAYI HİÇE SAYANLARDIR. BİR PORSİYON ETİ PİŞİRİP, ZIKKIMLANMAK İÇİN, ORMANI DAHİ YAKMADAN KORKMAYAN, BUNDAN ÇEKİNMEYEN LEŞ AKILLAR HEP BÖYLEDİR. BÜTÜN BUNLARIN, SENİ BENİ OLMAZ. ÖNEMLİ OLAN ÖNCE İNSAN OLMAKTIR.

Gayrimeşruluğa yönlenen bu tayfa, illet değildir de nedir? Çalana, kapana, kaçana, utanmayana inanmayan, bunlara iltifat eden bir kafanın yanında, öküz kafası, herhalde daha iyidir, çünkü bu kafa bir öküz kafası da olsa; ezmez, üzmez, çalmaz, çırpmaz ve de sıkışınca kaçmaz.

İşte bin bir türlü karşımıza çıkan nahoş olaylar. Millet dediğimiz toplum, hepsini görüyor. Bu işler öyle ite aslan postu giydirmekle bitmiyor.

YEŞİL AĞAÇLIKLAR VE ÇİMENLERLE, ÇİÇEKLERLE VE KUŞLARLA BEZENMİŞ BİR BAHÇEDE (YALNIZ BİR DAL GÖRÜYÜRUM, BİR TANE KUŞ SESİ İŞİTİYORUM DİYEN GÖZ KÖRDÜR, KULAK SAĞIRDIR, AKIL DA APTALDIR.)

HAYVAN GİBİ OLAN İNSAN DA BİLGİSİZLİK, OTA TAPICILIK, SÜREKLİ YEMEK, MÜRÜVVETSİZLİK, TEMYİZSİZLİK, KISKANMA, HASİSLİK, ZULMETMEK, İKİYÜZLÜLÜK GİBİ HUYLARIN OLMASINA ŞAŞILMAZ. BUNUN İÇİNDİR Kİ, HAYVAN AHLAKI ATEŞ, MELEKLERİN AKLIYSA NURDUR.

Ağacın üzerinde kuşu görüp de ağacı göremiyorum, saçı görüyorum başını göremiyorum, çadırı görüyorum ama sahrayı göremiyorum diyen kelimenin tam manasıyla aptaldır.

Dolayısıyla, insan hayvandan nasıl ayrılır? AKIL, İDRAK, KONUŞABİLME YANİ MERAMINI ANLATMA, EĞİTİM, ÖĞRETİM, İMAL ETME, İNANÇ VE UTANMA DUYGUSU. BU ÖZELLİKLER İNSANDADIR. BÜTÜN BU ÖZELLİKLER, HAYVANIN DOĞASINDA VAR MI? ANCAK, HAYVAN DA OLSA, ONLARDAKİ VİCDAN, ONLARDAKİ ASALET, ONLARDAKİ YARDIMLAŞMA İKİ AYAKLI YARATILMIŞ ŞER İNSANLARDAN ÇOK DAHA GÜZEL, ÇOK DAHA FAZİLETİ DEĞİL Mİ?

Bu aralar etrafta çokça görür olduk! Sizi bilmiyorum ama ben çok görüyorum. Birazda meslekle ilgili olabilir. Mide bulandırıcı Karaktersizler… Hem kel, şişko hem de fodul… Tipine baksan adam değil, ama kendini adam yerine koyan Çiko kılıklı meymenetsizler… Ağzına baksan yokluk görmezsin, yanına gelene bir bardak çay içirmez. Ama bedava yemek gördüğü zaman çağrılmasa bile jet hızıyla sofranın başına oturur bu karaktersiz tayfa…

Dedim ya hem kel hem de fodul bu yavşak…lar…

Samimiyetsiz ve de nezaketten yoksun olanlar en karaktersizlerdir. Bunlar kendinde olmayanı bilmez hep başkalarıyla uğraşır, bol bol dedikodu yaparlar, dün ağa dediklerini bugün kuruş menfaate satarlar…

Ahlak ve namus bekçileridir. Hem daim çelişki içinde yaşarlar, dilin de olan yasakları bizzat içselleştirip yaşamında, bilincinde büyük yer ayırırlar bunlara ve birçoğu yargıladıkları şeyi yaşamadan ölmezler. Kendilerine dair anlatacakları en ufak bir şeyleri yoktur, o yüzden sürekli birileri eleştirirler ve memnuniyetsizleri bulaşıcıdır. Sır tutamazlar, çünkü Karakterleri yoktur. Belli bir fiyatları vardır. Parasını öder arkaya…Cahildirler bir o kadar da kendileri fasulye gibi nimetten sayarlar.O yüzden cehaletleri bu kibirleri yüzünden deva bulmaz.

Sıradan, doğal, samimi ve saygılı insanlar, kendilerinin de içinde bulundukları insanlık alemine saygılıdırlar. Bu saygı kendine kadar gider. Diğerleri ise bencillikleri ve aymazlıkları yüzünden her türden kötülüğü yapabilecek menfaatçi ama aklı evvel köylü kurnazıdırlar. Aşmış insanlar nefretten uzaklaşıp birleştirici olurlarken, bu patolojik karakter ayrıştırır, nefrete sürükler, kutuplaştırır, kan davası yaratır bu yerden bitme, şişko kel ve fodullar…

Karşı taraf oluşturamazlarsa onlar üzerinden birilerine kızamazlarsa kelime dağarcıkları konuşmalarına yetmez. Bu soytarılar ezberledikleri bir iki fıkra, bir iki çalıntı söz ile ancak şaklabanlık yapar. Kralın soytarısı gibi iş yapar…

Ama geçmişine baksan kos kocaman bir dolandırıcılık, sahtekarlık üzerine zavallı acınacak bir hayat görürsünüz.

Mesleğin nedir; sahtekarlık… İnsanları birbirine düşürme,laf taşıma, olmayanları olmuş gibi anlatma, fitne, fesat, hainlik…yavşaklık…

Menfaati olduğunda, işi düştüğünde, karnı acıktığında sizi sürekli arar. Kasap kedisi gibir... Devamlı ister... Ama keyfi yerindeyken, menfaatti bittiyse kesin sizi unutur. Kendini yalnız hissedince sizi hergün arar, mesaj yollar, dertleşmek ister. Keyifleri yerine geldiği an birden bire meşgul oluveririler. Eğer yüreğiniz yufkaysa her seferinde tekrar hayatınıza girmeyi başarırlar. Çünkü sizi tekrar aradıklarında bir dertleri vardır ve sizden destek bekliyorlardır. Karnı acıkmıştır.

İşte böyle değerli okuyucular, karaktersizlik denemeleri üzerine çok şey söylenebilir hatta anlatacaklarımız buradan Malatya’ya roman olur…