Koyunlar ve keçiler birlikte otluyormuş. Önlerine dere çıkmış diyeceğim ama memlekette dere kalmadı. DSİ hepsini halletti. Kalan derelerin suyu da kuraklıktan kurudu. Koyunlarla keçilerin önlerine hendek çıkmış ve atlamaları icap etmiş.

Önce koyunlar atlamış. Keçilerde bir tuhaflık; Kimi gülüyor, kimi zıplıyor, kimi atlıyor. Keyiflerine diyecek yok. Koyunlar şaşkın, sormuşlar: Ne oluyor?

Keçiler gülmeye, atlayıp zıplamaya ara verip bağırmışlar:
-Atlarken ....açıldı! ...gördük!

Koyunlar önce birbirlerine bakmışlar, sonra kuyrukları sürekli havada olan keçilere...

Bu öyküyü çocuk yaşta duydum, bir daha unutmadım. Eminim sizler de biliyorsunuz. Hatırlatmak istedim.

Koyunlar keçilere nasıl cevap vereceklerini düşüne dursun. Biz gelelim kıssa hisse işine.
Sürekli başkalarının açığını arayanların önce kendi ...lerini unutmamaları gerekir. 

Koyunun ...nün açılması, keçinin hep açık olan ...ünü kapatmaz. Koyunun ...nün görünmesi, onu keçi yapmaz. Koyun ve keçi ayrı türlerdir.  Aynı otlağı ve aynı ağılı paylaşmaları, geviş getirmeleri onların aynı türden olduğunun kanıtı değildir.

Birinin günahı, bir başkasının sevap hanesini çoğaltmaz. 

“St. Augustine söylediği gibi, 'başkalarının günahları bizi aziz kılmaz'. Ne ki pek çok insan başkalarının hata ve günahlarını anlatmakla rahatlar, sanır ki kendisi o hatalardan münezzehtir ve bu yüzden yerdiği kişiye göre daha iyi bir yerde durmaktadır.”
(Psikiyatr Kemal Sayar)

Birleşik Krallık’ın, 1785’de kurulmuş önemli gazetesi The Sunday Times'ın adını not etmeyi unuttuğum bir editörü, gazeteci Metin Münir’e mesleğe ilk başladığı yıllarda şöyle demiş:
“İyi gazetecilik yapılmayan bir ülkenin iyi yönetilmesi mümkün değildir.”

Pişkinliği meziyet sanmak nasıl bir ruh halidir aziz hocam? 


Göz kendini göremeyen organmış. Beyin nasıl bir organdır kıymetli hocam? 


Keçinin koyunda görüp güldüğü organla beyni aynı sanmak bir ruh hastalığı mıdır, fiziksel kusur mudur hocam?


Keçileri kaçıran kime, nasıl başvuracak hocam?