Gaziantep’te, Fırat Nehri kıyısındaki Belkıs Mahallesi'nde yer alan, Fırat Nehri üzerinde karşılıklı iki kent şeklinde konumlanmış ve 20 bin dönümlük arazi üzerinde bulunan Zeugma Antik Kenti'nde 2005 yılında başlatılan kazı çalışmaları devam ediyor. 

2007 yılında tespit edilen ve kazı çalışmaları süren bir odasının tabanında bulunan mozaikten dolayı 'Muzalar Evi' olarak adlandırılan bölgede 2 kaya odaya ulaşıldı. 

‘İçinde bulunduğumuz yıl sürecinde diğer kaya odasında da kazıları tamamlayacağız’

Kazı başkanı Prof. Dr. Kutalmış Görkay, 'Muzalar Evi'nde 16 metrelik toprak dolgunun kazılmasının ardından kaya odalara ulaşıldığını belirterek, "Tespit ettiğimiz ve çalışmaları bu yöne kaydırdığımız kaya odalarının üzerindeki 16 metrelik toprak dolguyu kazdık. Üzerindeki bu ağırlığı aldıktan sonra kaya odalarının içindeki kazılar için de çalışmalara başladık. İçindeki toprakların alındığı bu odada çalışmalar halen devam ediyor. Bu odaların korunması ve sağlamlaştırılması var. Oda içerisinde tavanlarda özellikle oldukça riskli çatlaklar yer alıyor. İçinde bulunduğumuz yıl sürecinde diğer kaya odasında da kazıları tamamlayacağız. Daha sonra koruma önlemlerini alarak enjeksiyonlarla veya çelik strüktürlerle oda güvenliğini sağlayarak bu alanları ziyaretlere açmayı düşünüyoruz" dedi.

‘Ev o dönemde sahibinin entelektüel yaşamından izleri bize gösteriyor’

Bulunan kaya odaların, yemek odası olarak kullanıldığına ve evden çıkarılan mozaiklerin entelektüel yaşamdan izler taşıdığına işaret eden Prof. Dr. Görkay, "Muzalar, antik dönemde özellikle klasik Yunan eğitiminin en önemli esin perileri veya kişileştirmeleri. Bu evlerde yemekli toplantılarda Yunan edebiyatına, tarihine, şiirine, müziğine, katkı sağladığına inanılan tanrıçalar, kişileştirmeler yer alıyor. Bu mozaikten dolayı biz de eve 'Muzalar' ismini verdik. 2007 yılında Muzalar mozaiğini bulduğumuz zaman çalışmalarımıza yine devam ettik. Ev o dönemde sahibinin entelektüel yaşamından izleri bize gösteriyor" diye konuştu.

‘Zeugma'nın orta sınıf ekonominin üzerinde bir aileye ait olduğunu düşünüyoruz’

Zeugma Antik Kenti'nin, Anadolu'daki özellikle Doğu Roma sınırındaki en önemli kentlerden biri olduğunu söyleyen Görkay, 2007 yılından bu yana çalışmaların sürdüğü 'Muzalar Evi' kazılarının Zeugma yaşayanlarının özel hayatları, kişisel tercihleri ve kimlikleri hakkında önemli bilgiler sunduğunu dile getirerek, şunları söyledi: 

"Mekanlar ve evin genel yapısına baktığımız zaman Zeugma'nın orta sınıf ekonominin üzerinde bir aileye ait olduğunu düşünüyoruz. Bu evlerin bir ya da iki avlusu olabiliyor. Avlular genelde havanın ve suyun girdiği yağmur sularının toplandığı ve su toplama havzaları olarak kullanılan alanlardır. Islak zeminli bu alanlarda da yine daha çok suyla ilgili sahneler görüyoruz. Yine yemek davetlerinde bu evlerin avluları da kullanılıyor. Avlular suyla dolduruluyor. Bu sularla sıcak havalarda evin soğutulması sağlanıyor. Buradaki çalıştığımız 2 kaya odada yemek odası olarak kullanılmış olabilir. Zemininde herhangi bir mozaiğe rastlamadık. Şu anda özellikle sağlamlaştırma çalışmaları yapıyoruz. En kısa sürede ziyarete açılmasını hedefliyoruz."

Kazı başkanı Prof. Dr. Kutalmış Görkay, ‘Muzalar Evi’nde 16 metrelik toprak dolgunun kazılmasının ardından kaya odalara ulaşıldığını belirterek, açıklamalarda bulundu:

– Tespit ettiğimiz ve çalışmaları bu yöne kaydırdığımız kaya odalarının üzerindeki 16 metrelik toprak dolguyu kazdık. Üzerindeki bu ağırlığı aldıktan sonra kaya odalarının içindeki kazılar için de çalışmalara başladık. İçindeki toprakların alındığı bu odada çalışmalar devam ediyor. Bu odaların korunması ve sağlamlaştırılması var.

– Oda içerisinde tavanlarda özellikle oldukça riskli çatlaklar yer alıyor. İçinde bulunduğumuz yıl sürecinde diğer kaya odasında da kazıları tamamlayacağız. Daha sonra koruma önlemlerini alarak enjeksiyonlarla veya çelik strüktürlerle oda güvenliğini sağlayarak bu alanları ziyaretlere açmayı düşünüyoruz.

ENTELEKTÜEL YAŞAMDAN İZLER TAŞIYOR

Bulunan kaya odaların, yemek odası olarak kullanıldığına ve evden çıkarılan mozaiklerin entelektüel yaşamdan izler taşıdığına işaret eden Prof. Dr. Görkay, şunları söyledi:

– Muzalar, antik dönemde özellikle klasik Yunan eğitiminin en önemli esin perileri veya kişileştirmeleri. Bu evlerde yemekli toplantılarda Yunan edebiyatına, tarihine, şiirine, müziğine, katkı sağladığına inanılan tanrıçalar, kişileştirmeler yer alıyor. Bu mozaikten dolayı biz de eve ‘Muzalar’ ismini verdik. 2007 yılında Muzalar mozaiğini bulduğumuz zaman çalışmalarımıza yine devam ettik. Ev o dönemde sahibinin entelektüel yaşamından izleri bize gösteriyor.

– Mekanlar ve evin genel yapısına baktığımız zaman Zeugma’nın orta sınıf ekonominin üzerinde bir aileye ait olduğunu düşünüyoruz. Bu evlerin bir ya da iki avlusu olabiliyor. Avlular genelde havanın ve suyun girdiği yağmur sularının toplandığı ve su toplama havzaları olarak kullanılan alanlardır.

– Islak zeminli bu alanlarda da yine daha çok suyla ilgili sahneler görüyoruz. Yine yemek davetlerinde bu evlerin avluları da kullanılıyor. Avlular suyla dolduruluyor. Bu sularla sıcak havalarda evin soğutulması sağlanıyor. Buradaki çalıştığımız 2 kaya odada yemek odası olarak kullanılmış olabilir. Zemininde herhangi bir mozaiğe rastlamadık. Şu anda özellikle sağlamlaştırma çalışmaları yapıyoruz. En kısa sürede ziyarete açılmasını hedefliyoruz. (kaynak:sözcü)