“Sen çiçek olup etrafa gülücükler saçmaya söz ver toprak olup seni başının üstünde taşıyan bulunur. Gül olup etrafa rayihalar saçmaya söz ver seni anlatmaya bağrı yanık bülbül bulunur.” demiş Hz. Mevlana ne de güzel demiş değil mi?

Bir çok şairin şiirinde bir çok yazarın kitabında değindiği hatta biz kadınların bayıldığı anlamlar yüklediği hatta gerek renkleri, sayısı ve hikayeleri ile gönderilen kişiye mesaj içeren elçi haline dönüşmüş aslında çiçekler değil mi? Yılın belli aylarında kendini gösteren, efsanevi kokusu ile bizleri mest eden nergis çiçeğinin mitolojik hikayesinden bahsedeceğim sizlere biraz.


Efsaneye göre bir peri ile tanrının oğlu olan Narkissos dünyanın en yakışıklı erkeği imiş. Onu bir defa görenler dillere destan o güzelliği karşısında büyülenip ne yapacağını bilmezmiş. Onu tanımadan hatta tanımalarına bile gerek kalmadan bir seferde gören her peri, her kız ona delicesine aşık olup, aşkından yiyemez içemez hale gelirlermiş ancak ne var ki Narkissos hiç birine yüz vermiyor ve hiç kimseyi kendisine layık görmüyormuş.


Dağlarda ve mağaralarda yaşayan güzeller güzeli Ekho da Narkissos’un bu şanından haberdarmış ancak o zamana kadar hiç görmemiş.

Ne var ki; hiç ummadığı anda bir gün Narkissos ile karşılaşmış. O da tıpkı diğer kızlar gibi ilk görüşte Narkissos’a aşık olmuş. Günlerce ona kendini göstermeden çevresinde deli divane dolanmış.

En sonunda dayanamayarak aşkını ilan etmeye karar vermiş. Fakat Ekho konuşamıyormuş. O sadece kendisine söylenen sözlerin son kelimesini tekrar ederek düşüncelerini dile getirebiliyormuş. Eğer Narkissos beni gördüğünde bana güzel sözler söylerse ben de onları tekrar ederek ona olan aşkımı dile getirebilirim diye düşünmüş. Ve cesaretini toplayarak Narkissos’un karşısına çıkmaya karar vermiş.


Narkissos bir gün gezerken bir mağaraya gelmiş ve “Kimse var mı burada?” diye seslenmiş. Bunu duyan Ekho hemen söylediği son kelimeyi tekrarlayarak “Burada.” diye cevap vermiş. Narkissos sesin sahibini merak ederek onu yanına çağırmış. Ekho, gizlendiği kayalıkların arkasından çıkarak kendini göstermiş. Narkissos, Ekho’nun güzelliği karşısında tepkisiz kalmış ve tıpkı diğer kızlara yaptığı gibi ona da yüz vermemiş. Bunu gören Ekho üzüntüsünden ne yapacağını bilemez halde oradan uzaklaşmış. Diğer kızlar gibi, aşkından ne yemek yemiş, ne bir damla su içmiş. En sonunda da eriyip gitmiş.

Kendisinden geriye sadece sesi kalmış. Ne zaman birisi dağlara, taşlara doğru seslense tekrar etmiş. Acısını başkalarının sesiyle dile getirmiş. Kendisini bu hale getiren Narkissos için de “O da benim gibi sevsin ve o da benim gibi kavuşamasın.” diye ah etmiş.


Narsistliği ile dillere destan olan Narkissos bir gün ormanda dolaşırken susamış. Etrafta su aramaya başlamış. Nihayet suyun sesini takip ederek berrak bir pınarın yanına gelmiş. Tam suyu içmek üzere pınara eğildiğinde sudaki yansımasını görmüş. O da daha önce fark edemediği bu güzellik karşısında adeta büyülenmiş, kendi güzelliğine o kadar hayran kalmış ki gözlerini yansımasından ayıramamış.

O ana dek kimseyi sevmediği kadar sevmiş kendi görüntüsünü. Günlerini kendi yansımasına hayran hayran bakarak geçirmiş. Elini uzatmış dokunamamış, seslenmiş cevap alamamış.

Çaresizce kendi yansımasına ulaşmaya çalışmış. O şekilde orada ne su içebilmiş, ne de yemek yiyebilmiş ve günden güne kendi yansımasını izlerken eriyip gitmiştir. Aynı Ekho’nun ah ettiği gibi sevmiş ama kavuşamamıştır. 


Narkissos’u bilen, duyan herkes onu konuşur olmuş. Öldüğünü biliyorlarmış ama cesedini ne bir gören ne de bir duyan varmış. Merakla yansımasını seyrettiği yere gitmişler. Öldüğü gün tam da yansımasını seyrettiği yerde sapsarı, mis kokulu bir çiçek açmış. Herkes o çiçeği Narkissos bilmiş, öyle seslenmiş.

Böylece o muhteşem çiçek olan nergis imkansız aşkın, sevip de kavuşamamanın ve kendi ölümüne yol açabilecek kadar güzel olmanın sembolü olmuş. 
O günden sonra nergis çiçeği sözlerin ve gözlerin dile getirmekten çekindiği, derin anlamlar içeren aşkın elçiliğini yapmış ve duyguların bir nebze de olsa tercümanı olmuştur.     

 
                                                                                                     Av. Çılga Kumsal Şahin