Yıllardır beklenen Spor Kulüpleri Yasa tasarısı TBMM'ye sunuldu. Şaka maka nihayet çıkıyor... Yasa kulüpleri borca batıran başkanlara hapis dahil ağır cezalar getiriyor.

Türk kulüplerini borç batağından kurtarmayı hedefleyen yeni spor yasası TBMM Başkanlığı'na sunuldu.

Kanunda tek üzüntüm geçmişe dönük hesap sorulamaması! Yani yine yapanın yanına kar kalması. Vah Gaziantepspor’um vah! Seni bu hale düşürüp kaçanlardan devlet hesap soramayacak…

"4 büyüklerin borcu 25 milyar TL'yi aştı. Alt lig takımlarının 300 milyon liralara ulaşan borçları bulunuyor. Harcamaların kurallara bağlanması gerekiyor. Denetim noktasındaki eksiklikler olayı bu noktalara kadar getirdi"

Yıllardır konuşulan, ancak konuşulduğu gibi kalan, sürekli görünmez eller tarafından engellenen, yazılan, çizilen, tartışılan, konuşulan şehir efsanesi, nihayet TBMM’nin kapısından geçerek gerçekliğe büründü.

Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın hazırladığı Spor Kulüpleri ve Spor Federasyonları Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi Taslağı TBMM Başkanlığı’na sunuldu.

Eleştiriler var mı? Olacaktır… TBMM’de tartışılır, konuşur…


Hazırlık sürecinde oldukça dar ve kapalı ortamlarda biçimlenen “teklif”, artık tartışılabilir hale geldi.

Çok yorucu bir yasa bu… Baştan sona Spor Bakanlığı’na, dolayısıyla “devlete” bağımlılığı artıran, devlet adına denetim ve yönetime müdahil olunabilecek maddelerle dolu. Dahası, Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın neredeyse kepenkleri indirip yoğun bir kamp çalışması yaparak en az 10-15 yönetmelik çıkarması gerek. Onlarca kulübü finansal bakımdan yıl boyu denetleme yükü de cabası.


Kanun Teklifi Taslağı, spor kulüplerini İçişleri Bakanlığı’nın denetimine tabi “dernek” statüsünden çıkarıp farklı bir tüzel kişiliğe büründürüyor ve Gençlik ve Spor Bakanlığı ile federasyonlara bağlıyor…

Şirketleşmeyi düzenliyor. Şirket ve kulüp yöneticilerinin ilişkilerini, yönetim ilkelerini belirliyor. Kamu yararına şirketler aracılığıyla spor kulüplerinin ekonomiye katılmasını da destekliyor. Gelir ve giderleri düzenleyici onlarca madde var.
Bu taslağın TBMM’de oldubittiye getirilmeden dürüstçe, sportmence konuşulması, tartışılması ve her maddesi üzerinde titizlikle durularak oylamaya alınması gerekiyor.

Öyle bir taslak ki hukuktan maliyeye, FİFA, FİBA gibi uluslararası spor federasyonlarından Uluslararası Olimpiyat Komitesi’ne (IOC) kadar hemen her alanda “uyumlu” bir özelliği olması bekleniyor. Peki beklentileri karşılayabiliyor mu? Hayır, devlete bağımlılığı tahkim eden, denetleme ve karar mekanizmalarını etkileyen haliyle taslak, sorun çıkarabilecek gibi görünüyor.


Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın iyi niyetinden hiç kuşkum yok. Onlar, bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da daha etkin biçimde sporu desteklemek amacındalar.

Bu “desteğin” zaman zaman siyasetle sporu harmanladığı, birbirine karıştırdığı durumlar da oluyor. Hakçası şunu söylemeden geçemeyeceğim: Siyasetle spor zaman zaman sınırları aşarak birbirlerinin alanına giriyorsa, burada siyaseti suçlayamayız. Spor kulüplerinin ve federasyonların, devletten sürekli destek, tahsis, muafiyet, teşvik ve yapılandırma talep ettiği gelenek, nihayet bugünkü taslağın hazırlanmasına neden olmuştur.


“Bu yasa taslağı son 30 yıldaki en büyük ilerleme sayılmalıdır… Basketbol, voleybol gibi federasyonlar, yıllardır beklenen özerkleşme hamlesini yapamamış, devlet desteği ile işleri yürütme kolaylığını tercih etmiştir. Kulüplerin 25 milyar liralık borcunun 10 milyarı devlet bankalarınca yapılandırılmakta…

Spor kulüplerinin 11 yıl önceki 1 milyarlık borcu bugün 25 milyar liraya dayanmaktadır. Böyle bir ortamda devlet, elbette daha etkin düzenleme ve denetleme yapabilmelidir.”
 

İŞTE 60 MADDELİK TEKLİFTEN ÖNE ÇIKANLAR

SADECE FUTBOL DEĞİL: Yalnızca 4 Büyükler'i değil, basketboldan hentbola kadar bütün spor branşlarını kapsıyor.

A.Ş. OLACAKLAR: Spor kulüpleri, dernek statüsünden çıkıp anonim şirkete dönüşebilecek. Ayrıca birleşerek federasyon ve konfederasyon şeklinde üst kuruluş oluşturabilecek.

DENK BÜTÇE: Anonim şirket gibi örgütlenen kulüpler, şubeler açabilecek. Denk bütçe uygulayacak. Takımlar geliri kadar borçlanabilecek.

ŞEFFAF DÖNEM: Kulüpler belirli miktar üzerindeki ödeme ve tahsilâtlarını bankalar üzerinden yaparak şeffaflaşacak.

YÖNETİCİ BORÇTAN SORUMLU: Kulüp başkanı ve yöneticileri bulundukları dönem borçlarından sorumlu tutulacak. Bunun için ağır yaptırımlar ve hapis cezası gündemde.

MENAJERLER: Futbolcuların tüm anlaşmaları şeffaf olacak. Menajer, oyuncular ile maksimum 2 yıl sözleşme yapabilecek. Komisyonu %3-5 arasında olacak. Sözleşmeler noter huzurunda gerçekleşecek.

YENİ FEDERASYON GELİYOR: Bağlı ve bağımsız spor federasyonu ayrımı kaldırılarak tüm federasyonlar 'Spor federasyonu' şeklinde yapılandırılacak. Federasyonlar, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kurulacak.

YÖNETİMDE MİLLİ SPORCU OLACAK: Federasyonların yönetim kurulunda en az iki milli sporcu yer alacak.

DENETİM BAKANLIKTA: Spor federasyonlarının her türlü (kuruluş kanunu bulunanlar hariç) harcamaları Spor Bakanlığı tarafından denetlenecek. Federasyon başkanları, en fazla üç dönem bu görevi yapabilecek.

Şimdiden yasa tartışılıyor. Bu kanunun geç çıkması nedeniyle vicdanları sızlatan olaylar yaşandı. Birçok şehir kulübü kötü niyetli kişilerin elinde kalem oyunlarıyla borç batağına sürüklendi. Yapanın yanına kar kaldı, dolambaçlı, şaibeli işlerle kulüpleri batırıp kaçtılar.

En yakın örnek mi işte Gaziantepspor. Nerede kulübü batırıp kaçanlar, devlet alacağını tahsil edebildi mi? Dolandırılan şahıslar, futbolcular paraları alabildi mi? Kocam bir hayır cevabı alacaksınız…

Biz çok sabırlı insanlarız yeter ki, gecikmeden bu kanunu artık çıkartın.

Şu cenazeyi bir kaldırabilsek de, kulüplerimizi enkaz altından çıkarabilsek…

Çok ümit bağladık bu kanuna… Lakin gelin görün ki Türkiye Cumhuriyeti devleti, bir kulüpler yasasını çıkarmaya muvaffak olamadı.

Kulüp başkanlarının hoşuna gitmez, derebeylik sistemi müsaade etmez diyenler hep haklı çıktı....

Kulüpler Birliği, gerçekçi bir yasaya hiç sıcak bakmadı, keyfilik sisteminin devamını sağladı…

Bu dönemde 5 başkan değiştiren Futbol Federasyonu da bu uzun süreçte asla iyi bir sınav veremedi…

Aslında Devlet, futbola da, kulüplere de iyilik değil, kötülük etti... Başarılı kulüpleri ve başkanları ezdi, yanlışları korudu.. Geçmişte görev yapan Federasyon başkanları da bu işe çanak tuttu!

Derken o günkü borçlar bugün en az 10 katına çıktı… Başarı grafiği hep düştü… İtibar dip yaptı…

Süper Lig’in yayın değeri 500 milyon dolardan 146 milyona düştü… Markamız ‘Malta eriği’ oldu!

Gençlik ve Spor Bakanlığı, her teşebbüsünden sonra “Kulüpleri karşımıza almayalım. Milyonlarca taraftarları var, riske girmeyelim” korkusunu ve endişesini taşıyarak akan kanı bir türlü durduramadı.

Spor camiasının beklentisine ve bütün şartların olgunlaşmasına rağmen üzerine üzerine gideceği bir olayda geri adım atan hep hükümet oldu.

Halbuki kulüplerin aleyhinde değil; lehinde bir olaydır kulüpler yasası. Yükün başkanlara ve yöneticilerin üzerine binmesini engelleyecek...

Şirketleşmenin ve özerkleşmenin alabildiğine önünü açacak... Şeffaflığı getirecek.

Bir kaç kişinin sırtında giden bir ağırlığı taraftarların, sponsorların, iştiraklerin, ürün satışının ve daha pek çok yapının üzerinde paylaştıracak bir hamle...

Kulüplerin profesyonelleşmeye adımı atmalarını sağlayacak...

Eli kolu bağlayan, aslında sınırları zorlayan, en doğal bir icraatı bile sorgulatacak Dernekler Kanunu’nun kölesi olmaktan çıkaracak...

En büyük tehlike görülebilecek şey, ileride yapılacak bir denetimde en makul harcamayı bile suç kabul edecek mekanizmanın içinde her kulüp başkanı veya yöneticisi yolsuzlukla yaftalanabilir ve suçlanabilir...

Bu riski de büyük ölçüde ortadan kaldıracak bir adım, Spor Kulüpleri Yasası…

Tabii ki bir de kulüplerin ya da yönetimlerin istismar ettikleri alanlar var... Sorumsuz transferler, lüzumsuz borçlandırmalar, ölçüsüz harcamalar… Şaibeli alış verişler, kalem oyunları… Alavare, üç kağıt... Aile, kardeş, akraba üçgeninde sahtekarlıklar...

Şaibeli bonservis bedelleri, aracılara ödemeler, paylaşılan rantlar ve diğer yanlışlıklar...

Hepsi federasyonun ve kulüplerin başına ileride dert açacak sorunlar, bunlara dur demenin zamanı çoktan geçiyor...

Federasyonlar, kulüpler, belediyeler, altyapıya eğilmeye, tesis ve imkan olarak yatırım yapmaya mecbur edilmeli...

Gün gelir devran döner mutlaka hesaba çekilir kulüp başkan ve yöneticileri. Aradan yıllar, on yıllar geçse gene de gelir sorumluları bulurlar.

Bu dünyadan göçüp gitmeleri de onları kurtarmaz. Hasta yatağında da bulurlar. Başka bir görevde olanların da yakasına yapışırlar.

İşte bütün bu tehlikeli gidişe de dur demek gerekiyor…

Yöneticileri müteselsilen sorumlu tutacak, savurganlıklarının hesabını rücu ettirecek şeffaf kulüp yapısını getirecek, dernek statüsünden çıkaracak, çiftlik yapısını modern bir hüviyete kavuşturacak sistemi kurmak şart oldu…

Daha ilk 5-6 yılda bu kadar büyük reformlar yapmış bir iktidarın, okyanusu geçip derede boğulması çok anlamsızdı… Artık daha fazla itibar kaybına, otorite sarsılmasına tahammül kalmamalı…

Son 6 bakandan her birinin, ilk demeçlerinden biri de aslında yasayı çıkaracağını taahhüt etmek oluyordu... Artık sözünü tutma, prestijini kurtarma zamanı…

Türk sporunun, yanlışlıkları giderecek ve ideal olanı sağlayacak bir mekanizmayı devreye sokmak için daha fazla beklemeye tahammülü yok…

TBMM Başkanlığı’na sunulan Spor Kulüpleri Yasası’nı, bir an önce gündeme alınmasını ve çıkartılmasını ümit ediyorum…