Bugün biraz siyasetten, siyasetten nemalanan, beleşçi, boş beleş siyasi eziklerden bahsedeceğiz!

Günümüz siyasetinde çokça duyarız ! Rantçılar, zengin gaspçılar ..gravatlı teröristler.. Din tüccarları...Kadın ve çocuk tüccarları. ..uluslarası ajanlar.. küresel sermaye yancıları.. Siyaseten kendisini ezik hissedenler.. ateistler.. Çıkarcılar... Bedavacılar.. koltuk sevdalıları.. Medyadaki gücünü kaybedip...yeniden o eski günlere geri dönmek için işbirliği içine giren medyatik şempanzeler !

Sizi bilmiyorum ama etrafımda biraz çokça tanımaya başladım!

Siyasi olarak bir siyasi partiye tabii olup, görüşü ve düşüncesini tamamen kişisel menfaatine adamış, kişiliksiz, oradan buradan geçinenen, bedavadan giyinen, bedavadan geçinen, bedava yemek, bedava ulaşım, hatta bedava mezar bulsa girip yatacak aldığı nefes haram misali bu dombilileri anlatacağım bugün!

Neyse hikaye bu ya !

Bedava yemek arayan tosuncuk, birgün tayfasını arar memleketi kurtaracağız bugün der!

Şöyle, canı bol etli bir yemek ister, tavuktan nefret eder dombili ‘hatta tavuğa çatal saplayanın taaa’ diye başlayıp küfürler savurduğu dilden dile anlatılır’

Yani bu derece de tavuk düşmanıdır bu tosuncuk! Tosuncuk yemek söyleyin bol etli olsun, memleketi, partiyi kurtaracağız der ! vay babam vayyy…

Neyse, yemekler yenir, çaylar içilir bizim dombili, Özeleştiri, planlar, Gelecekle ilgili planlar tabii özeleştiri de yaparlar!

Tosuncuk bu arada afiyetle etini yemeye devam eder ! Etin suyu elinden ve yağı ağzından akıyordur!

Bu arada nereyi tekrar kimi söğüşleyeceğinin, kimi dolandıracağının kurnazca planlarını yapıyordur!

Öyle ya ! hayat nasılsa ona bedava! İşte böyle! Bedava hayat derken, biraz bedava yaşayan siyasi tosuncukları, yetersiz bakiyelerini anlatmak isterim!

Bedava beleşçi dombilinin anatomisi!

Yokluk, yoksulluk, özenme, ihtiyaç yahut eğlence. Ne sebeple olursa olsun; bedava ve beleş kavramlarının hayatımızda yeri ve önemi büyük. Tok olsanız da marketlerdeki ikram stantlarını hiç es geçtiniz mi? Yolda gördüğünüz lokma, eşantiyon dağıtımlarında; bilinçaltınızdaki "beleşçiye" yenilip sıraya girmediniz mi? Sırf bedava diye dondurmanın üstüne çikolata ve fındık almıyor muyuz ?

Bizim siyasetten nemalanan bu siyasi tosuncuk, bedava ne dağıtılsa rağbet etmez diye, bir anlatıma göre yerde bulduğu prezavatif kutusunu alıp cebine koyduğu anlatılır!

Dolmuş beleşçisidir, şoförlerin korkulu rüyasıdır. Abi hemen ileride ineceğim", "Hocam bozuk yok" deyip, şoför "ücretleri uzatın" diye seslenirken ölü taklidi yapmışlığı vardır!

Bakkal bedavacılığı geleneğini devam ettirir!

"Bir Demet Tiyatronun Beleşçi İrfan'ı ile belleklerimize kazınmış bakkal bedavacılığı; küçüklükten başlayıp 'abi 50 kuruş eksik hakkını helal et'ile 40'lı yaşlara kadar uygulanan bir geleneğin sıkı takipçisidir dombili!

Bedavacılığı bir yaşam tarzı haline getirmiştir bizim siyasi ezik!

Beleşçi Titus’un hazin sonunu hepiniz bilirsiniz! Bu dombilinin akibetinin de tıpkı ‘Beleşçi Titus’a benzeyeceğinden korkarım…

Bedavacılık kimisi için bir spor, kimisi için ise bir yaşam biçimidir tıpkı bizim siyasi ezikler gibi!

Belçikalı Titus Clarysse; 100'ün üzerinde restorana dadanması ve hiç birinde hesap ödememesi ile ünlenmiştir. Yemeği yedikten sonra parasının olmadığını söyleyen Titus; bazen olaysız salıverilmiş, bazen saatlerce nezarethanede tutulmuştur. Evinde ölü bulunan Titus'un, yine bir hesap mevzusu sonrası öldürüldüğünden şüphelenilmekte. Ne diyelim bedavacılık iyi güzel de işte böyle yan etkileri var.

Ama bizim siyasi tosuncuklar bedavayı sever. Kim sevmez ki?

Bedavacılık sistemli olmayı, planlı çalışmayı gerektirir. Her gün takip edeceksin nerede ne dağıtılıyor diye.

Bedavacılık heyecanlıdır, adrenalin doludur. "Acaba kapacak mıyım?", "Bana kalacak mı?", "Ya birisi elimden yakaladığım şeyi kaparsa?" gibi düşüncelerle dahil olunan "dağıtım grubunda"; dağıtım süresince müthiş bir heyecan yaşanır.

Eller dakikalarca havada durur. Bazen saatlerce ayakta beklenir. bedavacının, promosyon ürünü kaptığı an... İşte o an onun için cennettir.

Tosuncuk, kahve bedavacılığını çok sever, kahve hesabı verdiği bugüne kadar görülmemiştir. İyi bir yancıdır!

Kahvede kağıt yahut okey oynayanların hemen arasında bulunan, karikatürlerden de bileceğiniz üzere göğüs kafesi masaya dayanmaktan hafif içeri göçen; sadece çay kahve değil masada ne varsa hepsinden talep edebilen ve hiçbir şekilde ücret ödemeyen adamdır yancı. Kahve bedavacılığı yahut güncel adıyla yancılık; yeni nesil kahvelerin pıtırak gibi çoğalmasıyla unutulmaya yüz tutan değerlerimizdendir. 

Diyeti sevmez ama iyi bir market bedavacısıdır… Az yer ancak bol çeşit dener…

Dedim ya, etin her türlüsünü çok sever, yanında rakısı varsa vay babam vay. Bizim tosuncuk bayılır!

Hayır kurumlarının dağıttığı ramazan yardım paketlerini pek sever! fakirlerime dağıtacağım der ama eve götürdüğünü anlatan şahitler vardır!

Dombilinin Yemek bedavacılığında "doymak, yeteri kadar yemek" diye bir kavramı yoktur. "Ağız ve el aldığı kadar" kavramı vardır.

O el o ağız bi tıkabasa dolacak. Nefes alamayacaksın. Ancak böyle yemek bedavacısı olunur.Tosuncuk bu işin hakkını iyi verir...

Boyuna posuna kilosuna bakmayın tosuncuğun! Çeviktir, atiktir ve zekidir!

Bizim bedavacı, dağıtımın hangi noktadan başlayacağını, muhtemel bitiş zamanını ve nereden kalabalığı yararsa daha çok besin elde edeceğini kısa zamanda hesaplar ve harekete geçer. Çeviktir.

Normalde 2 elmayı zor tutuyorsa, bedava elma dağıtıldığında gerekirse atletine atar elmaları ama 6 tane alır. Pilav dağıtılıyorsa "evde çocuklar var" deyip 2 paket daha fazla alır. Mottosu "daha fazla, hep daha fazla al" olan yemek bedavacı; çevikliği, keskin zekası, depolama kapasitesi ile dağıtım yapanların korkulu rüyasıdır.

Sözün özü;

Dünya hayatı inişli çıkışlı. İnsan, gün gelir şatafatın ve mevkinin zirvesindeyken, bir gün gelir elindekileri kaybeder. Bu herkes için geçerlidir.

Günümüzde Kime dost, kime düşman deme noktasında ciddi hasar vardır.
Yıllardır size dost görünenler, bir günde karşınıza geçip düşman oluveriyor.

İşte bunlara her devrin adamı diyoruz. Ne dostluğuna, ne de düşmanlığına güvenilmezler. Dik duruşları yoktur. Küçücük menfaat için eğilip bükülürler. Vıcık vıcık yağ kokarlar. Adam satmayı marifet bilirler. Çünkü arsızdırlar. Hızlı gideceğini umdukları gemiye biniverirler. Olmadı ilk terk edenler de onlar olur. Rüzgar gülü gibidirler. Her devirde şirinleri oynarlar. Her önüne gelenle düşüp kalkarlar. Bir yemeğe, bedava elbiseye ve ayakkabıya kendilerini satarlar!

Allah bizi, her devrin adamı olan, siyaseti geçim kaynağı olarak kullanan, siyasetin gücünü kullanıp kendi menfaatine göre manevralar yapan, bu boş beleş siyasi ezik yavşamalardan uzak eylesin, yolumuzu kesiştirmesin!

Kalın sağlıcakla!