EKONOMİ

Salgını fırsata çevirdiler! Pandemi döneminde girişimcilik hareketleri

Abone Ol

Koronavirüsle birlikte gelen pandemi döneminde pek çok kişi ekonomik anlamda güç duruma düştü. Bazı sektörlerin faaliyetlerini durdurmasıyla işsiz kalan insanlar farklı sektörlere yönelerek salgını fırsata çevirdi ve girişimci oldu. Kimi yıllardır çalıştığı işten memnun değildi kimi ise dahiyane fikriyle hayallerinin peşinden gitti.

Diyarbakır/Figen Gül Diyarbakır'da yaşayan ve özel bir okulda rehberlik öğretmenliği yapan Figen Gül koronavirüsle birlikte yüz yüze eğitime ara verilmesinin ardından evde organik ürün yapmaya başladı. Kendisi gibi öğretmenlik yapan eşi Lokman Gül ile birlikte yaptıkları işi 8 ayda büyütüp 'Figence' ismiyle markalaştırdılar.Diyarbakır'da özel bir okulda rehberlik öğretmeni olarak görev yapan Figen Gül, Türkiye'de, mart ayında görülen koronavirüsün ardından ara verilen yüz yüze eğitimle birlikte evde kalmaya başladı. Evdeki boş zamanlarında kozalak şurubu, reçel ve salça gibi ürünler üretmeye başlayan Gül, bunları eşe dosta sattı. Sosyal medya hesabı üzerinden de ürünlerini paylaşan Gül, talebin artması üzerine öğretmenliği bırakarak kendisini bu işe adadı. Kendisi gibi öğretmen olan eşinin de yardımıyla gece yarılarına kadar çalışan Gül, köylere giderek satın aldıkları sebze ve meyvelerden şurup, reçel ve salça yaptı. 8 ay gibi kısa sürede işleri büyüten Gül, ürünlerini kendi adıyla da 'Figence' olarak markalaştırdı. Gül, sosyal medya hesapları aracılığıyla yurt dışı dahil birçok yere ürünlerini gönderirken, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi'nin destekleriyle Kayapınar ilçesinde kurulan Organik Ürünler Pazarı'nda tezgah açarak ürünlerini satmaya başladı.

Eşiyle birlikte gece yarılarına kadar çalıştıklarını belirten Gül, ciddi bir üretim yaptıklarını ifade ederek, "Yaklaşık 7 yıl boyunca öğretmenlik yaptım. Pandemi nedeniyle özel kurumların kapatılmasıyla biz de eve çekilmek zorunda kaldık. Evdeki bu süreçte karı koca öğretmen olunca bizim için zor geçmeye başladı. Ne yapabiliriz diye düşünürken eşime 'biz bir şeyler üreterek satarız, en azından evimizi idare ederiz' dedim. Sırt sırta verip başladık. Kozalak şurubunu astım hastası olarak kendim kullanarak şifa bulduğum için bu alanda üretim yapmak istedik. Bu şurubu üretmeye başladık ve sosyal medya sayfası üzerinden satış yaptık. Kozalak şurubuyla yaklaşık 7 ayda ciddi bir üretim yaptık. Belediyenin kadın daire hizmetlerinden ürün getirmemizi istediler. Ben de organik pazarda doğal ürünlerimi satabileceğim bir stand istedim. Tamamı bana ve eşime ait olan üretimini yaz boyu yaptığımız ürünlerimizi pazarlıyoruz. Salça, kozalak şurubu, turşu, reçel yapıyoruz. Bu alanda en büyük destekçim eşim oldu. Turşu kurmaktan salçaya kadar birçok alanda bana yardım etti. Onun desteği olmadan ilerleyemeyiz. Eşimin de yanımda olması ayrıca bir ilgi çekti. 'Karı koca öğretmen birlikte çalışıyorlar. Birlikte üretiyorlar' dediler. Bizi pazarda kabul etmelerindeki en büyük etken eşimdir" dedi.

Kırşehir/ Ergün Toprak Kırşehir’de kısıtlamaları fırsata çeviren eğitmen 49 yaşındaki Ergün Toprak evinin çatı katını atölyeye çevirdi. Atıl maddelerden süs eşyaları yapan ve yaptığı işlere komşularını da ortak eden Toprak, evinde de yaptığı süs eşyalarını kullanıyor.Atölyesinin kuruluş aşamasını aktaran Ergün Toprak, “Atölyemi bir merakla oluşturdum. Çocukluğumdan beri içimde olan merak yansıdı. Herkes; tarla, bağ, bahçe gibi meraklara sahip; benim de ağaçlarla ilgili merakım vardı. Bu merakımı hayata evimin çatı katında geçirdim. Çatı katında bana ait olan kısımda küçük makineler aldım. Alamadığım makineleri de eş dost yardımı ile aldım” dedi.

Evinin çatı katında oluşturduğu atölyeyi kendisi için terapi merkezi olarak da gören Toprak, "Atölyem benim için küçük de bir terapi merkezi oldu. Korona virüs bizim için fırsat gibi oldu. İşimiz olmadığından atölyemde oyalanma fırsatı buldum. Yaşamın stresini ve kötü enerjiyi burada attım. Unuttum her şeyi, bizim için atölye bir terapi merkezi oldu” diye konuştu.

Hüseyin Dilsiz/Rize Uzun yıllar Almanya’da yaşadıktan sonra Rize’ye gelerek kaktüs serası kuran Hüseyin Dilsiz, yetiştirdiği kaktüsler beğenilince insanlar kendisinden talep etmeye başladı. Zamanla taleplerin tahmininden daha çok olmasıyla ise çay bahçesini sökerek sera kurmak zorunda kaldı. 500’ü kaktüs olmak üzere 2 bin çeşit çiçek türünü kurduğu serada yetiştiren Dilsiz, şimdiler ise taleplere yetişemiyor.

Pandemi nedeniyle evden çıkamayanların çiçek yetiştirmeye merak saldığını, kısıtlamada çiçek sevenlerin arttığının altını çizen Dilsiz “İlk vakanın görüldüğü sırada insanlar daha çok gıdaya yöneldi ve bizde sendeledik. İşlerin az olmasını fırsata çevirdik ve üretimi arttırdık. Ondan sonra bir rağbet başladı. Evlerinde canı sıkılanlar kaktüs koleksiyonuna girdi, çiçek sevenler arttı. Haliyle talep arttı. Bizde bahçemizde yaptığımız seraları çay bahçesinden biraz daha yer alarak büyüttük” şeklinde konuştu.

Antalya/Ali Bilgi Koronavirüs salgınından korunmak isteyenler, bağışıklık sistemini güçlendirmek için meyvelere, sebzelere ve bitkilere yöneldi. Birçok meyve ve sebzenin, baharatın, bitkinin bağışıklık sistemini güçlendirdiği söylenirken, uzmanlar, özellikle sarımsağın etkili olduğunu dile getirdi. Bu açıklamaların ardından sarımsak, yoğun talep gördü. 2 bin metrekare: Üretimden memnun olduğunu belirten Bilgi "Yaklaşık 70 gün öncesi Kahramanmaraş ve Kastamonu'dan getirttiğimiz sarımsaklarımızı seraya, kapalı alana ektik. Şu anda hasada başladık. Malum Covid-19 sebebiyle de pazarlarda yoğun bir ilgi görüyor. Hem toptan hem perakende sarımsak üretimi ve satışlarımız başladı. Allah'a çok şükür taze sarımsak ve soğan üretimimizden memnunuz. Alanya'nın Toslak Mahallesi'nde kapalı alanda, 2 bin metrekarede taze sarımsak ve soğan üretimi çalışmalarımız devam ediyor" ifadelerini kulandı.

70 güne indirdi: Serada yetişen taze sarımsakların diğerlerinden daha hızlı hasat edilebildiğini aktaran Ali Bilgi, "Kapalı alanın şöyle bir özelliği var; yağmur, dolu, fırtına gibi afetlerden koruyor. Yeşil ve beyaz kısımları oldukça güzel. Kapalı alanda sıcağı daha fazla almasından dolayı 100 günde yetişecek olan sarımsak 70 günde hasada geliyor. Hazirana kadar da üretimlerimiz devam ediyor. Özellikle pazarlarda yerleşik yabancılar ve turistler oldukça ilgi gösteriyor. 8-10 adet sarımsak 5 TL'ye alıcı buluyor. Yiyenler de biz üreticiler olarak da memnunuz" diye konuştu.

Bingöl/Sinan Güven Bingöl’ün Genç ilçesinde TIR şoförlüğü yapan 33 yaşındaki Sinan Güven, koronavirüs nedeniyle kullanımı artan ve kentte fabrikası bulunmayan kağıt bardak için KOSGEB’den 150 bin TL destek alarak üretime başladı. Şoförlüğü de bırakan ve üç işçisiyle günde 150 bine yakın kağıt bardak üreten Güven’in şimdiki hedefi daha büyük makineler alarak istihdamı artırmak.

Genç ilçesinde oturan ve 6 yıl boyunca şehirlerarası TIR şoförlüğü yapan Sinan Güven, mola verdiği benzin istasyonları ve kahvehane gibi yerlerde koronavirüs nedeniyle cam bardak kullanımının azaldığını ve kağıt bardağa olan talebin arttığını fark etti. Bingöl’de de kağıt bardak üreten bir tesisin olmadığını öğrenen Güven, daha önceden aldığı girişimcilik sertifikasıyla KOSGEB’e başvurdu. Başvurusu onaylanan Güven, 150 bin TL hibe desteği alarak, ilçedeki sanayi sitesinde küçük bir kağıt bardak üretim tesisi kurdu. 3 işçi de çalıştırmaya başlayan Güven, günde yaklaşık 150 bin kağıt bardak üretiyor. Ürettikleri bardakları ilçe merkezi ve Bingöl’e satan Güven’in hedefi daha büyük makinalar alarak hem istihdamı artırmak hem de kağıt bardak konusunda Bingöl’ü dışa bağımlılığından kurtarmak.Şoförlük yaptığı zamanlar gittiği benzin istasyonları ve kahvehanelerde koronavirüs nedeniyle cam bardak kullanımının azaldığını fark ettiğini anlatan Sinan Güven, şunları kaydetti:Bingöl’de böyle bir işin olmadığını kağıt bardağın diğer illerden aldığını gördüm. Neden olmasın? diyerek KOSGEB’den aldığımız destek ile bu işe girdik. Şu anda tek makine ile başladık. İnşallah ilerleyen zamanlarda daha büyük bir makine alarak çalışan eleman sayımızı artırarak daha iyi bir istihdam sağlayacağız. İlimizi ve ilçelerimizi dış bağımlılıktan kurtaracağız. Şu an burada üç kişi çalıştırıyoruz. İlerleyen zamanlarda makinalarımızı büyüttükçe eleman sayımız artacaktır. Makinalarımız dakikada 50, saatte ise 3 bin kağıt bardak basıyor. Günlük ortalama 150 bin kağıt bardak üretimi yapılıyor.”

Kütahya/Murat Yıldız Kütahya'nın Tavşanlı ilçesinde yaşayan 40 yaşındaki Murat Yıldız 13 yıldır çalıştığı fabrikadan ayrılınca hayali olan karton bardak atölyesini açtı. Pandemi sürecinde tek kullanımlık ürünlere olan ilginin artmasıyla günlük kapasitesini 80 bine çıkarttı.Kütahya'nın Tavşanlı ilçesinde Murat Yıldız 13 yıldır çalıştığı fabrikadan ayrılınca hayali olan karton bardak atölyesini açtı. Pandemi sürecinde tek kullanımlık karton bardaklara yoğun ilgi nedeniyle kapasitesini günlük 80 bine çıkarttığını ifade eden Yıldız, "Pandemi döneminde tüketim, biraz daha fazlalaştı. Toptan kullanım alanlarının dışında vatandaşlarımızın da talebi yaygınlaştı. Artık 'kullan at' dönemine başladılar, bu da bizim üretimimizi arttırdı” dedi.

Tavşanlı ilçesinde yaşayan evli ve 3 çocuk babası Murat Yıldız, Bursa'da 13 yıldır çalıştığı otomobil fabrikasından ayrılarak, memleketinde karton bardak fabrikası kurdu. Pandemi süreciyle birlikte tek kullanımlık karton bardaklara olan ilgi artınca kapasitesini arttıran Yıldız, günlük 80 bin bardak üretimine ulaştı. Her zaman hayalini kurduğu işi yaptığı için çok mutlu olduğunu ifade eden Yıldız, "1,5 yıldır üretim yapıyoruz. Günlük kapasitemiz yaklaşık 100 bin adet. Biz, yaklaşık 80 bin kadar üretim yapıyoruz. Tavşanlı'nın nüfusundan daha fazla üretim yapmaktayız. 13 yıl Bursa'da otomobil fabrikalarında çalıştım. Orada bu tüketimi görüyorduk ve bu makinaların nasıl olduğunu hep merak ettim. Bu hayalimin ilk adımını atmak nasip oldu. Bir makina alarak işe başladık. Makinamızı 6 ay önce değiştirdik. Kapasitesi daha yüksek olan yeni makinamızı firmamıza kazandırdık" dedi.Koronavirüs sürecinde firmaların yanı sıra vatandaşlardan da siparişler aldığını kaydeden Yıldız, "Pandemi döneminde, tüketim biraz daha arttı. Vatandaşlarımızın kullanımı yaygınlaştı. Çevre illerden de sipariş alıyoruz. Hedefim ambalaj grubunda ilerleyerek, firmamızı büyütmek" diye konuştu.

Kocaeli/Mücahit Gırgıç ve Efe Demiral Kocaeli’nin Gebze ilçesinde yaşayan 16 yaşındaki Mücahit Gırgıç ve Efe Demiral isimli iki lise öğrencisi arkadaş, pandemi döneminde can sıkıntılarını giderebilmek için, ellerindeki hurdaları kullanarak bir ürün yapmak istedi. Bunun üzerine kullanılmayan demirleri kaynak yaparak birbirine bağlayan 2 arkadaş, bunlarla bir bisiklet gövdesi elde etti. Daha sonra bisiklet üzerinde çalışan gençler, bunu daha değişik bir bisiklet haline getirebilmek için arka lastiğini araba lastiğinden tasarladı. Yaptıkları bisiklete binerek şehir merkezine giden gençler, burada vatandaşların yoğun ilgisi ile karşılaştı.

Konuşmasının devamında Gırgıç "Pandemi sürecinde can sıkıntısıyla başladı. Sonra biz bu işi meslek haline getirdik. Hem ev ekonomisine desteğimiz oluyor hem de kendimiz harçlığımızı çıkartıyoruz bu işten. Bundan sonra da inşallah normal bisiklet jantıyla değil de araba jantıyla bisiklet yapmayı düşünüyoruz" dedi. Bisikletin yapım sürecinin her aşamasında kendi el emekleri olduğunu vurgulayan Efe Demiral ise, “Pandemi döneminde bir gün bahçede arkadaşımla oturuyorduk. Babam gözümüzün önüne bir lastik getirdi, ‘Alın bunu ne yapıyorsanız yapın’ dedi." şeklinde ifade etti. Demiral bu süreci "Biz de kendi kendimize ‘Neden araba lastikli bisiklet yapmayalım?’ dedik. Ondan sonra kaynağını kendimiz yaptık. Arkasını genişlettik, lastiği kestik. Bisiklet jantlarını araba lastiğine göre uyarladık. Araba lastiğini kestik, biçtik, jantımızı oturtturduk." sözleriyle anlattı.

-Manisa/Yunus Direr Manisa'da yaşayan 58 yaşındaki emekli fabrika işçisi Yunus Direr kendi imkanlarıyla ve bir sanatçı titizliğiyle su kabaklarını işleyerek gece lambası ve birçok farklı aksesuara dönüştürüyor. Bu şekilde aile ekonomisine de katkı sağlayan Direr, hemde dışarı çıkılamayan koronavirüs günlerinde keyifli zaman geçiriyor.

Hobi olarak başladığı işle, emekliliği ardından meslek sahibi olduğunu dile getiren Direr, "Pandemi dolasıyla da dışarı çıkmıyorum. Atölyeme gelerek çalışmalarımı sürdürüyor, yaptığım ürünleri değerlendiriyorum. Kabağın içinin temizlenmesi, modellenmesi, boyanması ve boncuk çakılması gibi süreçleri var. Bu süreçte 1 gün içinde biten de var, 2 hafta içinde biten de. Ürünün hazırlanması yapacağımız modele göre değişiyor. Ürünlerden isteyen var. Kendi yaptığım modeller dışında siparişlere göre de çalışıyoruz. İstedikleri modeli kabak üzerine işleyerek, ürünlerimizi teslim ediyoruz" diye konuştu.

Sinop/Erkan Turan Sinoplu öğretmen emeklisi Erkan Turan, pandemi döneminde boş vakitlerini değerlendirerek 3. kitabını çıkardı. Sinop’ta yaşayan 80 yaşındaki emekli öğretmen Erkan Turan, bilgi ve birikimlerini okuyucularla paylaşabilmek için yeni tip korona virüs (Kovid-19) salgını döneminde 3. kitabını yazdı. Erkan Turan yaptığı açıklamada, "Pandemi döneminde boş vakitlerimi değerlendirerek kitabımı kaleme aldım. Emekli bir eğitimci olarak yılların vermiş olduğu birikim ve deneyimlerimden oluşan üç kitabımın yayınlanmış olmasından mutluluk duymaktayım. İlk kitabım olan '70'lik Çınarın Gurbette Geçen Yılları' adlı kitabımın ardından ikinci kitabım 'Röportajlarla Sinop' ve üçüncü kitabım 'Geçmişten Günümüze Yaşananlar' isimli kitaplarımı okurlarımla buluşturuyorum" dedi. Turan, kitaplarından edinmek isteyenleri her hafta salı ve cuma günleri saat 10.00 ile 12.00 arası Sinop Yazarlar, Şairler ve Sanatçılar Derneği'ne (SİYAŞAD) davet etti.

Mustafa Demirtaş Türkiye İhracatçılar Meclisi'nce gerçekleştirilen İnovasyon Haftası etkinlikleri kapsamında üniversite öğrencilerine açık olarak düzenlenen İnovaTİM İnovasyon Yarışması'nın birincisi sağlık çalışanlarına uzun süreli koruma sağlayan özel maske projesiyle Altınbaş Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi 5. Sınıf öğrencisi Mustafa Demirtaş oldu

Erzincan/ Işıl Su Ece Ergül Erzincan’ın Tercan ilçesine bağlı Gevenlik köyünde yaşayan ilköğretim 6. sınıf öğrencisi 12 yaşındaki Işıl Su Ece Ergül babasının verdiği harçlıkları biriktirerek 3 buzağı aldı. Pandemi sürecinde babasının yanında çiftçiliğe atılan kıza, Tercan İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü ekiplerince ziyarette bulunuldu.Işıl Su Ece Ergül hayvan sevgisinin kendisini buzağı almaya ittiğini ifade ederek, “6. sınıf öğrencisiyim 12 yaşındayım. Hayvanları çok sevdiğim için babamın verdiği harçlıkları biriktirerek dana aldım. İlk bu kararımı babama söyledim o da olumlu karşıladı. Kedi, köpek harici ben çiftlik hayvanlarını da seviyorum. İleride veteriner olmak istiyorum.” dedi.Işıl Su Ece Ergül'ün babası Bülent Ergül ise kızının buzağı almak istediğini duyunca kendisine destek verdiğini kaydederek, “İnşaat işiyle uğraşıyorum. Bu pandemi sürecinde yatırımımın bir kısmını hayvancılığa yönlendirmeye karar verdim. Pandemi sürecinde gıda sektörünün önemini daha da iyi anladık. Kızım bir gün bana bir teklifle geldi. Baba ben büyükbaş hayvan almak istiyorum. En azından geleceğe bir yatırım olur. Senin hayvanların içerisinde beraber bakarız. Bende ne kadar parası olduğunu sordum. Harçlıklardan biriktirdiğim bir miktar parası olduğunu söyledi. 3 tane bu senenin dişi danalarından aldık. Kendisi ilgileniyor. Hayvanların tımarını yapıyor, temizliğini yapıyor, beslenmelerini sağlıyor. Çiftçiliğe atıldı.” diye konuştu.

{ "vars": { "account": "G-1REJ3H5V8B" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }