Bugün her türlü zor koşullarda, yurdun en ücra bölgesinde, çok az maaşla görevini fedakarca yerine getiren öğretmenlerin günü.
Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, eğitim emekçilerini, “Öğretmenler; yeni nesli, Cumhuriyetin fedakar öğretmen ve eğitimcilerini, sizler yetiştireceksiniz ve yeni nesil sizin eseriniz olacaktır” diyerek onurlandırmıştır. “Cumhuriyet sizden ‘fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller ister” diyen Atatürk, çocuk ve gençlerin özgür birey olmalarına katkı sağlayan öğretmenlerin önemini dile getirmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu lideri, “Milletleri kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir. Öğretmenlerden, eğiticiden yoksun bir millet, henüz millet namını almak istidadını kesbetmemiştir” diyerek öğretmenlerin önemine vurgu yapmıştır.
Milyonlarca öğretmen, eğitim emekçisi büyük yoksunluğa ve karanlık güruhun itibarsızlaştırmasına karşın Ulu Önderlerinin sözleri doğrultusunda ülkeye yararlı olacak çağdaş özgür bireyler yetiştirmeye devam etmektedir. Tarikat ve cemaatlerin eğitimi kuşattığı ortamda pırıl pırıl öğretmenler, Atatürk ilke ve devrimlerine kararlılıkla sahip çıkarak aydınlıklı günlere doğru yürümektedir.
Yılda bir kez hatırlanan , övgüler düzülen öğretmenlerimizin çalışma ve ekonomik koşulları dünya ölçeklerinin çok gerisinde. 24 Kasım’larda verilen sözler geçmişte kalan vaat olarak kaldı. Sözlerin yerine getirilmemesine rağmen eğitim emekçileri Ulu Önderlerinin işaret ettiği yolda, öğrenciler ve ülkeye olan ödünsüz sevdalarından ötürü özveriyle mesleğini sürdürüyor. Onlar yılda bir kez değil, her gün hatırlanmayı, saygı görmeyi fazlasıyla hak ediyor. Ne var ki, maaş yetersizliğini dile getirmek için alanlara çıkan, atamaları yapılmamasını protesto eden aday öğretmenler, dayak ve gaza maruz kalıyor. Okullarda veli şiddetine uğruyor. Karşılaştıkları ayıplanısı tutum içimizi acıtıyor. Her birimizin yetişmesinde büyük emeği olan öğretmenler sevgi ve saygı bekliyor.
Türkiye’nin 177 yılı aşkın öğretmen deneyimi bulunuyor. Kız ve Erkek Muallim Mektepleri, Eğitim Enstitüleri, Köy Enstitüleri, Öğretmen Okulları, Yüksek Öğretmen Okulları ve Anadolu Öğretmen Liseleri gibi eğitim kuruluşları kurulmuştur. Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel’in yönlendirmesiyle İsmail Hakkı Tonguç tarafından 17 Nisan 1940’da hayata geçirilen Köy Enstitüleri, Cumhuriyet tarihinin en çağdaş eğitimi ile aydınlık ve üretken öğretmen kuşağının oluşmasına katkı sağlamıştır. Çağdaş gelişmelerden rahatsızlık duyulması üzerine kırsal kesimde yaşayan halk ile kentliler arasında eğitimdeki eşitsizliği gidermek için kurulan Köy Enstitülerinin faaliyeti 1947 yılında durduruldu.
Oysa o Köy Enstitüleri, Türkiye’nin, Cumhuriyetin kazanımıydı. Bu okullar “Komünizm propagandası yapılıyor “ gerekçesiyle acımasızca ortadan kaldırıldı. Yıllar geçtikçe bu eğitim kurumlarının değeri daha iyi anlaşılıyor.
Toplumların en büyük zenginlik kaynağı olan insanlar ne denli iyi eğitilirse, o ülke geleceğe daha güvenle bakar. Bunu sağlayacak nitelikli eğitim kurumları ve öğretmenlerdir. Bunun için nitelikli nesillerin yetişmesine katkı sağlayacak eğitim sistemi çağdaş koşullara uygun yenilenmeli, okullar Cumhuriyetin ilk yıllarındaki kurumlardan esinlenerek güncellenmeli.
Ancak günümüzde eğitim sistemi bir adım bile ileri gidememektedir. Küçük yaşta iş öğrenebilsinler diye kurulan Mesleki Eğitim Merkezleri’ne (MESEM) gönderilen minik yavrular iş cinayetlerinde yaşamlarını yitiriyor. Küçük çocukların yeri güvencesizliğin egemen olduğu işyerleri değil, okul sıralarıdır. Böylesi bir olumsuz tablo ile karşı karşıyayız eğitimde.
Eğitim emekçileri maaş yetersizliğinin giderilmesini ve eğitime hazırlık ödeneği ile ek ders ücretinin yükseltilmesini, çalışma koşullarının iyileştirilmelisini istiyor. Öğretmen açığının atanamayan öğretmenlerle kapatılması bir diğer beklentileri. Yüz binlerce öğretmen adayı yurdun neresinde olursa olsun heyecanla görev bekliyor.