Üniversite mi, Alan mı, Sen misin?
Tercih yaparken “hangi üniversite daha havalı?” ya da “şu bölümde daha çok para varmış” gibi ezberlerin ötesine geç. Şunu kendine sor:
“Bu bölümde gerçekten dört yıl geçirmek istiyor muyum? Merak ediyor muyum? Bu alanda kendimi geliştirme ihtimali beni heyecanlandırıyor mu?”
Çünkü mezuniyet belgesi sadece bir kağıt. Asıl mesele o dört yılda kendine ne kattığın.
İyi üniversiteler sana sadece imkan sunar, garantili bir gelecek değil. Kötü üniversiteler de seni mahvetmez, eğer ne istediğini biliyorsan.
Hayat Tercihleri: “Ne okuduğun” değil, “ne öğrendiğin” seni belirliyor.
Şunu bil:
Bugün, sosyal becerileri güçlü, iletişim kurabilen, öğrenmeye açık, kriz anında düşmeyen biriysen; hangi alanda olursan ol, bir şekilde ayakta kalırsın.
Ama sadece puanla, statüyle, çevre baskısıyla bir yola girersen ve kendini tanımadan ilerlersen... bir yerde tıkanırsın.
Bu yüzden YKS sonucu ne olursa olsun kendine şu üç soruyu sorman çok kıymetli:
- Ben nasıl bir hayat istiyorum? (Herkesin hayatı birbirine benzemez.)
- Neye karşı ilgim, yeteneğim var? (Bu, sadece “puanım nereye yetiyor?” sorusundan çok daha önemli.)
- Kendimi geliştirmek için bugün ne yapabilirim? (Bu, her gün sorulmalı.)
Kötü Sonuç Geldiyse?
Üzül ama kalma.
Yıkıl ama orada oturma.
Çünkü seni bekleyen çok başka yollar olabilir.
Düşük puan aldıysan şunu unutma: Bazen düşük puan yüksek hayat derslerine kapı aralar. Yeni yollar çizersin, kendini daha yakından tanırsın. Belki dil öğrenirsin, belki çalışıp hayata atılırsın, belki tekrar hazırlanırsın. Hiçbiri boşa değil.
Tavsiyeler:
- Kendine küçük hedefler koy: Bir dil öğrenmek, gönüllülük yapmak, bir yazılım kursu almak, yazı yazmak…
- İnsanları değil, yolları gözlemle: Kim nereden nereye gitmiş? Kim ne öğrenmiş?
- YouTube'dan, Udemy’den, Instagram’dan sadece eğlenmek için değil; öğrenmek için de faydalan. Artık imkan çok.
Son Olarak:
Sınav bir gün, hayat her gün.
Bugün ne öğrendiğin, nasıl düşündüğün, kiminle vakit geçirdiğin, hangi kitapları açtığın… bunlar seni sen yapan şeyler.
YKS sonucu bir fotoğraf karesi. Ama hayatın bir film.
Ve bu filmde asıl başrol: Sen.