Gaziantep’e özgü Antep şivesi 7’de 70’e herkesin ilgisini çekiyor. Doğma büyüme Gaziantepli olanların çok yoğun kullandığı ancak günümüzde yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalan Antep Ağzı ile ilgili Asım Mıhçıoğlu’nun hazırladığı dizini sizlerle paylaşıyoruz.

Eski gözel haneklerimizden ve anlamları :

· Aba altından değnek göstermek : Üstü kapalı sözlerle korku vermek, karşısındakine büyük bir zarar vereceğini dolayısıyla anlatmak.
· Abaza kağıt şeşhane möhür : Güzel kağıt üzerinde gösterişli mühür. (Abaza : Kafkasyada yaşıyan bir kavimdir. Beyaz tenli ve yakışıklı olurlar. Abaza kağıt, parlak güzel kağıt demek olacaktır.
· Acık bucuk : Fena, karışık, okunmaz yazının vasfı; kargacık burgacık. (Bazen bu sözü çocuklar “acık bucuk şeytan cücük” şeklindede söylerler.)

Eski gözel haneklerimizden ve anlamları :

· Aba altından değnek göstermek : Üstü kapalı sözlerle korku vermek, karşısındakine büyük bir zarar vereceğini dolayısıyla anlatmak.
· Abaza kağıt şeşhane möhür : Güzel kağıt üzerinde gösterişli mühür. (Abaza : Kafkasyada yaşıyan bir kavimdir. Beyaz tenli ve yakışıklı olurlar. Abaza kağıt, parlak güzel kağıt demek olacaktır.
· Acık bucuk : Fena, karışık, okunmaz yazının vasfı; kargacık burgacık. (Bazen bu sözü çocuklar “acık bucuk şeytan cücük” şeklindede söylerler.)

· Acından karnı kurlar, başında nergis parlar : Fakir olduğu halde süste ve lükste zenginlerden geri kalmıyan kimseler hakkında..
· Aç alavan : Aç açına aç ve perişan olarak.
· Adam sandık eşeği, altına açtık döşeği; baktık adam değilmiş, altından çektik döşeği : İlkin değeri var sanılarak saygı gösterilen, sonra insan olmadığı anlaşıldığından artık yüz verilmeyen kimse hakkında.
· Berberliği benim başımda belliyor : Yeni başladığı çalışma alanında ilk tecrübeyi benim işim üzerinde yapıyor.

· Acından karnı kurlar, başında nergis parlar : Fakir olduğu halde süste ve lükste zenginlerden geri kalmıyan kimseler hakkında..
· Aç alavan : Aç açına aç ve perişan olarak.
· Adam sandık eşeği, altına açtık döşeği; baktık adam değilmiş, altından çektik döşeği : İlkin değeri var sanılarak saygı gösterilen, sonra insan olmadığı anlaşıldığından artık yüz verilmeyen kimse hakkında.
· Berberliği benim başımda belliyor : Yeni başladığı çalışma alanında ilk tecrübeyi benim işim üzerinde yapıyor.

· Bıldır ölmüş bir eşek gelin bu yıl ağlaşak : Arasından zaman geçmiş ve acısı unutulmuş bir haldir. O kadar önemlide değil. Buna şimdi acımanın yeri var mı?
· Aba altından değnek göstermek : Üstü kapalı sözlerle korku vermek, karşısındakine büyük bir zarar vereceğini dolayısıyla anlatmak.
· Abaza kağıt, şeşhane möhür : Güzel kağıt üzerinde gösterişli mühür.
· Acıdan karnı kurlar, başında nergis parlar : Fakir olduğu halde süste ve lükste zenginlerden geri kalmayan kimseler hakkında.

· Bıldır ölmüş bir eşek gelin bu yıl ağlaşak : Arasından zaman geçmiş ve acısı unutulmuş bir haldir. O kadar önemlide değil. Buna şimdi acımanın yeri var mı?
· Aba altından değnek göstermek : Üstü kapalı sözlerle korku vermek, karşısındakine büyük bir zarar vereceğini dolayısıyla anlatmak.
· Abaza kağıt, şeşhane möhür : Güzel kağıt üzerinde gösterişli mühür.
· Acıdan karnı kurlar, başında nergis parlar : Fakir olduğu halde süste ve lükste zenginlerden geri kalmayan kimseler hakkında.

· Adı kulağına değmiş : Şöhreti etrafa yayılmış.
· Ağır canlı : Hantal, hareketi ağır ve yavaş.Ağzında ayran durmaz olmak : Çok bitkin bir hale gelmek.
· Ağzını döşürmek : Terbiyeye uymayan sözler söylemekten vazgeçmek.
· Aklı yılık : Aklı az kaçıkça, tahtası eksik.
· Alnına gün doğmak : İyi bir güne kavuşmak, bahtı açılmak, istediğine erişmek.
· Anamın aşı, tandırımın başı : Burası yurdum yuvam, rahat ettiğim yerdir.
· Anbel beter : Daha ziyade, daha beter.
· Baş ağır, kulak sağır : Konuşulanı işitmez, söyleneni anlamaz.
· Bargın badaşık mı? : Kalbin ona mı bağlı? Ondan ayrılamaz mısın?
· Başı göl, ayağı sel : Başı boş istediği gibi gezip dolaşıyor.

· Adı kulağına değmiş : Şöhreti etrafa yayılmış.
· Ağır canlı : Hantal, hareketi ağır ve yavaş.Ağzında ayran durmaz olmak : Çok bitkin bir hale gelmek.
· Ağzını döşürmek : Terbiyeye uymayan sözler söylemekten vazgeçmek.
· Aklı yılık : Aklı az kaçıkça, tahtası eksik.
· Alnına gün doğmak : İyi bir güne kavuşmak, bahtı açılmak, istediğine erişmek.
· Anamın aşı, tandırımın başı : Burası yurdum yuvam, rahat ettiğim yerdir.
· Anbel beter : Daha ziyade, daha beter.
· Baş ağır, kulak sağır : Konuşulanı işitmez, söyleneni anlamaz.
· Bargın badaşık mı? : Kalbin ona mı bağlı? Ondan ayrılamaz mısın?
· Başı göl, ayağı sel : Başı boş istediği gibi gezip dolaşıyor.

· Başına buturamak : Kendi başını yemek için taşkınlık etmek, kudurmak.
· Baş kahıncı : Bir kimsenin başkası tarafından “Vaktiyle sen şöyle yapmıştın” diye utandırılmasına ve rahatsız edilmesine sebep olan şey.
· Beli berk olmak : Güvenmek, emin olmak. Sonucu sağlam görmek.
· Bııroh çağırmak : Meydan okumak.
· Bir dahra vakti, bir mahra vakti Urum, Şam bir olur : Bir budama zamanında, bir de üzüm kesme zamanında gece gündüz bir olur.
· Canı teze. Az ağrıya, küçük sıkıntıya şakaya dayanamayan
· Cenah geçinmek : Zıt gitmek, geçinemeyip çekişmek.
· Cin cücüğü gibi çığırmak : Çocuklar, ince ve yüksek sesle bağırmak.
· Çapıt çirişi mi ?: O kadar çabuk bitecek bir iş değil.
· Çok görmüş, çoban oynatmış : Çok bilmiş, feleğin çemberinden geçmiş, kurnaz, kalleş kimse.
· Çirtim çirtim çirtinmek : Çok süslenip püslenmek.
· Dağ dayısı, tavşan ammisi : Bildiği gördüğü hısımı akrabası çok.

· Başına buturamak : Kendi başını yemek için taşkınlık etmek, kudurmak.
· Baş kahıncı : Bir kimsenin başkası tarafından “Vaktiyle sen şöyle yapmıştın” diye utandırılmasına ve rahatsız edilmesine sebep olan şey.
· Beli berk olmak : Güvenmek, emin olmak. Sonucu sağlam görmek.
· Bııroh çağırmak : Meydan okumak.
· Bir dahra vakti, bir mahra vakti Urum, Şam bir olur : Bir budama zamanında, bir de üzüm kesme zamanında gece gündüz bir olur.
· Canı teze. Az ağrıya, küçük sıkıntıya şakaya dayanamayan
· Cenah geçinmek : Zıt gitmek, geçinemeyip çekişmek.
· Cin cücüğü gibi çığırmak : Çocuklar, ince ve yüksek sesle bağırmak.
· Çapıt çirişi mi ?: O kadar çabuk bitecek bir iş değil.
· Çok görmüş, çoban oynatmış : Çok bilmiş, feleğin çemberinden geçmiş, kurnaz, kalleş kimse.
· Çirtim çirtim çirtinmek : Çok süslenip püslenmek.
· Dağ dayısı, tavşan ammisi : Bildiği gördüğü hısımı akrabası çok.

· Daldan eğme mi? Kökten sürme mi? : Sonradan mı bu hali kazanmıştır. İleriden berimi ve aslında mı böyledir.
· Direzin sökmek : İki yer arasında devamlı gidip gelmek, mekik dokumak. Düğüm çalmak : Düğümlemek, düğüm yapmak.
· Elden ayrıksı : Elaleme benzemez şekilde.
· Eli udumlu : Eli hünerli, eli işe yatar yakışır.
· Er günüzken : Akşam karanlığı basmadan. Hava daha aydınlıkken
· Et deyi kaptın balcan börkü çıktı : Değerli önemli sanarak ilgilendin, sonunda değersiz bayağı olduğunu anladın.
· Gafılın kadaya uğramak : Hiçbir şeyden haberi yokken, ansızın bir belaya, bir iftiraya uğramak.
· Gıcı gibi : Çok ufak. Gıcı gibi kar, gıcı gibi yazı.
· Gidişmiyen yerini kaşımak : Para harcayıp yapılması gerek olmayan bir iş yapmak.
· Hazırcaya hamıt : Kendisi çalışmadan başkasının çalışıp meydana getirdiğinden faydalanmak isteyen.
· Haşılı yumuşak işi mi kalıyor : Biraz ayrılmasıyla ziyan olacak bir işi yok ya.

· Daldan eğme mi? Kökten sürme mi? : Sonradan mı bu hali kazanmıştır. İleriden berimi ve aslında mı böyledir.
· Direzin sökmek : İki yer arasında devamlı gidip gelmek, mekik dokumak. Düğüm çalmak : Düğümlemek, düğüm yapmak.
· Elden ayrıksı : Elaleme benzemez şekilde.
· Eli udumlu : Eli hünerli, eli işe yatar yakışır.
· Er günüzken : Akşam karanlığı basmadan. Hava daha aydınlıkken
· Et deyi kaptın balcan börkü çıktı : Değerli önemli sanarak ilgilendin, sonunda değersiz bayağı olduğunu anladın.
· Gafılın kadaya uğramak : Hiçbir şeyden haberi yokken, ansızın bir belaya, bir iftiraya uğramak.
· Gıcı gibi : Çok ufak. Gıcı gibi kar, gıcı gibi yazı.
· Gidişmiyen yerini kaşımak : Para harcayıp yapılması gerek olmayan bir iş yapmak.
· Hazırcaya hamıt : Kendisi çalışmadan başkasının çalışıp meydana getirdiğinden faydalanmak isteyen.
· Haşılı yumuşak işi mi kalıyor : Biraz ayrılmasıyla ziyan olacak bir işi yok ya.

· Hedede sedede geçmemek : Makbule geçmemek.
· Himi bir : Maksat ve amaçları bir.
· Ingılı mış, berk yapış : Ağır ağır ve gönülsüz şekilde yürüyen iş yapan kimsenin halini anlatmak için kullanılır.
· İşmar avarası : Harekete geçmek için küçük bir işaret bekleyen.
· Kabaklamayı yiyen gerdeğe girsin : İşin faydasını kim gördüyse sıkıntıya da o katlansın.
· Karrah etmek : İstediği şeyi çok vererek bir kimseyi bolluk içinde bırakmak.
· Kepir hış yatmak : Bir aradaki bir çok kimselerin hastalanarak hep beraber yatması.

· Hedede sedede geçmemek : Makbule geçmemek.
· Himi bir : Maksat ve amaçları bir.
· Ingılı mış, berk yapış : Ağır ağır ve gönülsüz şekilde yürüyen iş yapan kimsenin halini anlatmak için kullanılır.
· İşmar avarası : Harekete geçmek için küçük bir işaret bekleyen.
· Kabaklamayı yiyen gerdeğe girsin : İşin faydasını kim gördüyse sıkıntıya da o katlansın.
· Karrah etmek : İstediği şeyi çok vererek bir kimseyi bolluk içinde bırakmak.
· Kepir hış yatmak : Bir aradaki bir çok kimselerin hastalanarak hep beraber yatması.

· Lorunu peynirini görmemek : Faydalı ve değerli bir adam olduğu söylenen kimsenin faydasını veya değerini belirtecek bir işini görmemek.
· Mahana şahana : Bahane filan.
· Mamuru mest etmek : Noksanını koymamak, çok güzel iş yapmak.
· Marda bazar : Ölçmeden ve ayrı ayrı fiyat biçmeden , toptan bir fiyatla. Götürü.
· Mercimeği yanın yuvarlamak : Suyu yokuşuna akıtmak.
· Nazlı hanımın büzme çarığı : Çok nazlanan

· Lorunu peynirini görmemek : Faydalı ve değerli bir adam olduğu söylenen kimsenin faydasını veya değerini belirtecek bir işini görmemek.
· Mahana şahana : Bahane filan.
· Mamuru mest etmek : Noksanını koymamak, çok güzel iş yapmak.
· Marda bazar : Ölçmeden ve ayrı ayrı fiyat biçmeden , toptan bir fiyatla. Götürü.
· Mercimeği yanın yuvarlamak : Suyu yokuşuna akıtmak.
· Nazlı hanımın büzme çarığı : Çok nazlanan