Gaziantep’te taraftar açısından en önemli handikaplardan birinin de yeni yapılan stadyuma Kamil Ocak isminin verilmemesi olduğunu söyledi. Ali Koçile yaptığımız söyleşide Gaziantep FK’nın nasıl taraftar kazanabileceğini masaya yatırdık. Koç, yeni yapılan stadyuma Kamil Ocak isminin verilmemesinin büyük yanlış olduğuna dikkat çekti. İşte Ali koç ile yaptığımız söyleşi:

Süper Lig’de 34. hafta görünümü Süper Lig’de 34. hafta görünümü
Ali Koç: Gaziantep Kamil Ocak Stadyumu olmalıydı

TARAFTAR NEDEN GİTMİYOR?

İşte en büyük handikaplardan birisi bu. Siz yeni stat yaptınız ve oraya Kamil Ocak ismini vermediniz. Biz Gaziantepspor’u Kamil Ocak olarak biliyoruz. Gaziantep FK da Gaziantep FK takımı olacaksa, oraya Kamil Ocak ismi verilmeli idi. O ismi değiştirmeyecektiniz. Kamil Ocak 69’lı yıllarda, 69’du yanlış hatırlamıyorsam, bu stadı yaptığında bu stadın benzeri yoktu. VE stadyumumuz da çok kötü değildi. Bu işle ilgili projeler hazırladık. Fatma hanıma sunduk. Herkese sunduk. Yapmayın, etmeyin, burayı yok etmeyin dedik yani. Revize edildiği zaman burası Gaziantep’in tüm taraftar kitlesinin çok rahat ulaşabileceği bir mekandı. Yahu şimdi Çıksorut’taki, Düztepe’deki adamı siz yeni stadyuma, kalyon stadyumuna götürmeniz çok zor. Efendim otobüs kaldırıyoruz. Olmaz kardeşim. Biz kendi imkanlarımızla gidebileceğimiz stadyuma sahip olmak istiyoruz. Taraftar böyle düşünür. Seyirci böyle düşünür. Ama o gerçekleşmedi yani. Lokasyon olarak iyi bir lokasyon değil yani onu söyleyeyim.

GAZİANTEP FK NASIL TARAFTAR OLUŞTURABİLİR?

Gaziantepspor taraftarlık kültürünü önce söyleyeyim. Geçmişte en büyük heyecanımız futboldu. Ve şehrin merkezinde olan stadyuma ulaşmamız kolaydı. Seyir zevki vardı. Biraz önce bahsettiğim Gaziantep FK için dediğim yapılar oluşursa taraftarın akışını sağlama konusunda Gaziantepspor olmasa dahi oluşur. Sevdanın oluşması lazım. Taraftar kendini görebilmeli. Taraftar kendini göremiyor. Mesela şöyle söyleyeyim; alt yapıdan yetişip Gaziantep FK’da oynayan kaç tane çocuk var? Gaziantep’in kendini görebilmesi açısından. Olmadığı zaman kendini göremiyor. Taşıma su ile değirmen dönmez. Dönmüyor da. Başarı bilek gücü ile hırsla. Mesela Gaziantep FK’da alt yapıdan yetişen 4 tane futbolu gelse onun heyecanı daha fazla olur. Onun ailesi, onun yakınlar daha fazla heyecan olur. Seyirci sayısı da artar. Sevda oluşmadan bu işler olmaz. Sevda oluşturmanın yolu, takım yönetiminde tutun, teknik heyetten futbolculara kadar oluşturulabilecek atmosferle olur. Yoksa da çok zor yani.

GAZİANTEP FK KENTİN YENİ GAZİANTEPSPOR’U OLAMAZSA NEDEN?

Gaziantep’te bu işe emek vermiş insanlarla birliktelik yakalayacak. Yönetim kademesinde bu bütünselliği yakalayacak kadrolar mutlaka olacak. Yani orada Gaziantep’e mal olmuş sporculardan bir iki kişi vitrin olarak konsa dahi Gazianteplilerin gözünde bir yapı oluşacak. Bunun yapmalı. Dediğim gibi kentle bütünleşecek şeyler mutlaka olmalı. Taban birlikleri spor birimleri mutlaka ziyaret edilmeli. Bir araya gelinmeli Atıyorum 3 ayda bir Gaziantep’in bütün spor kurumları, bürokratları bir arala gelse Gaziantepspor’u tartışsa, Gaziantep FK’yı tartışsa ne kadar mesafe alır onu hesaplamak lazım. Bana göre çok ciddi mesafe alır. Çünkü herkes her şeyi bilmez. Bilemez de. Ama o tartışmalardan çok ciddi şeyler çıkar. Hiç kimsenin beklemediği bir kişi çıkar bir kelime çıkar ve belki de şablonu değişebilir. Bunlar yapılabilirse ciddi manada yol alınır.

TARAFTAR NASIL MAÇA GELİR?

Hep söylüyorum bütünselliği yakalayabilmek önemli Hep söylüyorum; atıyorum bir gün Düztepe’ye çıkıp bir kıraathaneye gittim oradaki insanlarla sohbet ettim. Ya da Çıksorut’a gittim, ya da Karşıyaka’ya gittim. Şimdi Gaziantep’in taraftar kitlelerinin yoğun olduğu semtler vardır. Özellikle de kenar semtler. Siz bu insanları kendinize yakınlaştıramazsanız, seyirciyi  taraftarı da çekemezsiniz. Tamam yönetici işini gücünü bıraksın oralara gitsin demiyoruz. Ama biraz önce saydığım sembol isimleri yönetimde olması, artı semt semt gezmesi. Artı okul okul gezmesi. Artı yakınlaşması, seyirci potansiyelini artırabilir. Taraftar potansiyelini artırabilir. Biraz önce söylediklerim spor taban birlikleri, kuruluşları ziyaret edildikçe artırılabilir. Onları bir araya getirdikçe artırılabilir. Milli eğitimle diyaloğa geçtikçe artırılabilir. Gençlik Sporla diyaloğa geçtikçe artırılabilir. Yani bunlar bir koldan olmaz. Yani bunun bilimsel çalışması var. Bu bilimsel çalışmalar yapması lazım. Bu benim söylediklerim alternatifler. Belki benim bilmediklerimi başkaları da söyleyecektir. Yani Gaziantep’te spora futbola hizmet etmiş 10 tane 15 tane 20 tane adamı bir araya getirip tartılmak lazım. Tartıştıkça bir sonuca varmak lazım. Ben efendim başarı elde edersem olur. Olmuyor. Komplike olmuyor. Kentle bütünleşmediğiniz zaman başarı elde edemezsiniz. Kentle bütünleşmediğiniz zaman bir iki olur ama lokal olur. Yani Gaziantepspor yıllarca ikinci ligde oynadı. Geçmişte Süper Lig yoktu. Birinci lige çıkabilmenin sürecini çok uzun yaşadı. O kadar uzun yaşadı ki, büyük bir hasret vardı. Kentle bütünleşti. Toplumla bütünleşti. Bürokrasiyle bütünleşti. Bir şampiyonluk kutlaması, bir şampiyon oluşumuz var. Yani tarih bir daha böyle bir şey yaşatır mı? Yaşatsın isterim ama zor görüyorum yani.

FUTBOL TARAFTARLIĞI SİZCE NEDİR?

Futbol taraftarlığı şöyle; sporla istiklal ediyorsanız futbol taraftarlığı seyir zevkini elde edebilmeniz için motivasyon olması için çok değerli bir şey. Ancak bizde seyir zevkleri eskisi kadar kalmadı. Kalmadığı için de olmuyor. Yani düşünün, mahalli liglerdeki ben geçmişte hakemlik yaptığım dönemden bahsedeyim isterseniz. Gaziantep’te Şehreküstü ve Akyol, Kale Mekik gibi takımlar vardı. O dönemde, 80’li 85’li yıllarda amatörde oynanan futbol da dahil seyir zevki, seyircisi şu anda Gaziantep FK’nin seyircisinden daha fazlaydı. Heyecanı, yani düşünün bir Galatasaray-Beşiktaş derbisini, biz 80’li yıllarda Mekik-Kale, Kale-Şehreküstü, Şehreküstü-Bayraktar, Demirspor-Bayraktar, köklü takımların oynadığı maçları derbileri görürdük. Onun heyecanı Gazianteplinin gelip o maçları izlemesiydi. Heyecanı oydu yani. Pikniğe gitmez Gaziantep taraftarlığını yapardı. Amatör takımların taraftarlığını yapardı. Eski taraftarlığa baktığınız zaman, şu anda seyirci var. Taraftar yok yani. Taraftar olmak o takımın motivasyonunu yükseltebilecek, morali verebilecek sloganlar atmak, destek vermek, tezahüratta bulunmak anlamında çok önemli. Fakat o süreçler şu anda eskisi kadar kalmadı yani.Ali Koç: Gaziantep Kamil Ocak Stadyumu olmalıydı

BİR FUTBOL TARAFTARI NASIL OLUNUR SİZCE?

Takıma sahip çıkarak olunur. Sporu severek olunur. Dayanışma ile olunur. Ortak hareket etme ile olunur. Birlikte tezahürat ederek takıma sahip çıkarak olunur. Taraftarı olduğunuz kulübe illa para vermek zorunda değilsiniz. Ama taraftar olarak da destek olmak her zaman faydalıdır. Kulübün motivasyonunu yükseltir. Takımın motivasyonunu yükseltir. Başarı gelir. Sonuçta takım sadece iyi futbolcuyla değil, taraftarıyla bütündür. Şehirle bütündür. Yöneticisiyle, antrenörüyle, teknik direktörüyle, futbolcusuyla bir bütündür. Birliktelik olmadığı zaman da başarı grafiği olacağını da çok düşünmüyorum ben.

TARAFTAR OLMANIN AYRIMLARI VAR MIDIR?

Yani burada özellik aramaktan ziyade, taraftar şöyle, takıma sahiplenen taraftar var. Mağlubiyette karşı çıkan taraftar var. Aslında sahiplenebiliyorsanız, hem mağlubiyette, hem galibiyette destek olmaktır. Sonuç olarak da kimse müsabakada mağlup olmayı istemez. Galip gelmeyi ister. Futbolda üç ihtimal olduğu için mağlubiyeti de değerlendirmek lazım. Bu anlamda her anlamda yanında olan taraftarla istediği sonucu alan taraftar arasında tabi ki farklılık oluyor tabi ki olmuyor değil yani.

BİR TAKIMIN TARAFTARIYLA OLAN İLİŞKİSİNİ SİZCE NE BELİRLER?

Takıma sahiplenmesi belirler. Bir de taraftarı bir araya getirecek yapıların oluşması lazım. Taraftar dernekleri olur bu. Tribün liderleri olur bu. Bu taraftar takımla taraftarı birleştiren taraftar dernekleri ve tribün liderleri ile çok iyi diyalog içinde olduğu zaman güçlü bir motivasyon ortaya çıka yani.

TARAFTAR BAZINDA NELER SÖYLEMEK İSTERSİNİZ?

Tabi benim dediklerimi yapmazsa yönetim, bu versiyonları bütünleştirmezse taraftarın da çoğalmasını beklemek çok hayalci olur. Siz Gaziantep’in benimsediği bazı isimleri yönetime koymazsanız olmaz. Bunları vitrine koyduğunuzda Gaziantep FK ile birlikte hareket ettiğinde bütünleşebilirsiniz. Gaziantep’te sembol olmuş bir çok isim var. Bugün büyük takımlarda oynamış Gaziantepspor’dan yetişmiş, büyük takımlarda oynamış, Ünal’dan tutun Bünyamin’e kadar, onlarca yüzlerce adam var. Gaziantep futboluna emek vermiş onlarca insan var. Siz bunları toplayıp bilgilerine başvurduğunuzda, bunlar sizden para istemiyor. Bilgilerine başvurduğunuzda size katkı sunarlar. Zarar vermezler. Fakat böyle bir şeye gerek duymuyorlar. Duymadıkları için de seyir zevki olmayabiliyor. Kulüp zevki olmayabiliyor. Taraftar toparlayamayabiliyorsun. Taraftara bilgi aktaramıyorsun. Bu anlamda gelişme de olmaz. Yani ben profesyonel olarak görev yapıyorum. Gaziantep dışında maçlara gittiğimde taraftarın içine girip taraftarla sohbet ettiğim oluyor. Fakat bunu Antep’te gerçekleştiremiyorum. Çünkü Antep beni ve benim gibi arkadaşları muhatap almıyor bir kere. Destek istemiyor. Ya da bilgi istemiyor. Biz para istemiyoruz. Pul istemiyoruz. Kentimize katkı sunabilmek için illa gelip gidip ben şöyle yapayım, böyle yapayım deme şansımız da olmuyor. Sonu itibariyle bu yöneticilerin size ulaşması ve sizin de bilginizi aktarmanız gerekiyor. Bunu başarabilirseniz taraftarı da yakalarsınız. Biraz önce saydığım isimlerin maçta olması, ya da Gaziantep FK ile hareket ettiğini bilmesi taraftar kazanmasına neden olabilir yani.

TARAFTAR KAZANMAK İÇİN NELER YAPMALI?

Biraz önce söylediğim gibi. Yani başarı bir, komplike çalışma iki. Bilimsel çalışma üç. Kentle bütünleşmesi dört. Kentle nasıl bütünleşebilir? Mevcut yöneticilerin kent içinde hareket edebileceği noktalarda olması lazım. Mesela biz Gaziantepspor’un çok ciddi bir mekanı vardı. Nasıl bir mekanı? Yöneticilerin, futbolcuların, taraftarların geldiği bir Gaziantepspor kıraathanesi vardı. Var mı böyle bir kıraathane şimdi. Bu mekan olmayınca kentle bütünleşme şansınız olmuyor. Kentin belli noktaları vardır. Gaziantep’te Nil Kıraathanesi diye bir yer var. Gidin orada mesela. Eskiden Gaziantepspor Kıraathanesi vardı. Orada bir tarih vardı mesela. Oraya gittiğiniz zaman Türkiye’ye mal olmuş, dünyaya mal olmuş bir Talat Özkarslı’yı görebiliyordunuz. Şimdi kentle bütünleşebilmeyi kuramadığınız zaman olmuyor. Sanayici sanayiden çıkmıyor. Yönetici olabilir, başkan olabilir. Ama kentin içerisinde bulunan bazı noktalara, basın ziyaretleri, kahve ziyaretleri, dost ziyaretleri gerçekleştirmediğiniz zaman kentle bütünleşemezsiniz. Ya mesela bir gün Gaziantepspor yönetimi, antrenörler derneği, amatör spor kulüpleri derneği, hakemler derneği  ile bir toplantı yapsın. Kentle bütünleşmenin koşullarından bir tanesi bu. Yaptı mı? Yapmadı. Spor insanlarını topladı mı? Toplamadı. Gaziantep FK’nın yöneticileri, spor taban birlikleri ASKF, TÜFAD, Hakemler Derneği, Gözlemciler Derneği, Kent Konseyi Spor Çalışma Grubu, belediyelerin spor müdürlükleri. Hangileri ile bir araya geldi? Gelmedi. Gelmeyince ne olur? Bütünleşme yakalayamazsınız yani. Spor birimleri ile istişare halinde olacaksınız. Sonuç itibariyle birim başları. Gençlik Spor İl Müdürlüğü mesela. Gaziantep FK, Gençlik Spor İl Müdürlüğü ile ne yapıyor mesela? Olmayınca bütünleşmeyi yakalayamazsınız.

 MAHALLELERDE NASIL BİR İNSAN PSİKOLOJİSİ VARDI? ONLARI STADA ÇEKEN ETKENLER NELERDİ?

Ya şimdi aidiyet duygusu denen bir şey var. Atıyorum bir yöneticinin kahveye gittiğinde o insanla ilgilenmesi, sanki o insanı oraya gelme zorunluluğunu hissettirir. Geçmişte bunlar yaşandığı için. Şimdi ben şöyle söyleyeyim. Ben spora başladığımda beni sahiplenen bir yönetici vardı. Sizi sahiplendiğinde siz ondan vazgeçemiyorsunuz. Mesela örneği bu. Bir yönetici Düztepe’de kahveye gittiğinde toplumla oturup kalktığında, ya bu adam bizi saydı ve geldi. Biz de onun yanında olmalıyız mantığı oluşur. Bu bir sevdadır. Bu bir aidiyet duygusudur. Bunu gerçekleştirdiğinde 5 kişi gelmez ama bir kişi gelir. O bir kişi oraya bir sinerji yaratır. O bir kişi 3 sonra beş olur. Bunu bir çok semtte ya da mahallede yaptığınızda otomatikman bir sinerji çıkar ortaya. Bir elimizden tutan oldu. Antrenman yaptıran oldu Mutlu olduk. Biranda orada bulduk kendimizi. Dokunmak lazım. Dokununca hissiyatı farklı olur. Yani kentte bir Gaziantep FK var. Sadece var. Nerede var? Televizyondan izliyoruz. Gazetelerden okuyoruz. Oysa kentle bütünleşmesi örneğini biraz önce verdim yani.

YAPTIĞIMIZ GÖRÜŞMEYE DAHİL EKLEMEK İSTEDİĞİNİZ BİR ŞEY VAR MI?

Şimdi şöyle söyleyeyim, Gaziantep’te futbol adına ve diğer branşlar adına çok ciddi çalışmalar olabilir. Ama bunun devamlılığını yakalayabilmenin koşulu bana göre Gaziantep’te bütün branşlar içerisinde spor konseyi oluşmadığı süre içerisinde, dayanışma gerçekleşmediği süre içerisinde başarılar sınırla kalır. Gaziantep merkezde 3 belediyemiz mevcut. 3 belediyemiz birbiri  ile dayanışması bile bu alanda yok. Herkes kendi alanında mücadele veriyor. Bana göre yeterli değil. Belki bireysel başarılar geliyor ama, tek isteğim eğer kalıcı bir başarı istiyorlarsa. Valilik başta olmak üzere ortak hareketle mümkün olur. Ben 90’lı yıllardan beri söylüyorum. Gençlik Spor kendi haliyle, Milli Eğitim kendi haliyle hareket etmez. Valilik, belediyeler, Milli Eğitim, Gençlik Spor, amatör spor kulüpleri, hakemler, gözlemciler, temsilciler, basın ortak hareketle daha kalıcı başarılar geleceğini düşünüyorum.