Gaziantep’te Birleşmiş Milletler (BM) Türkiye Temsilciliği, BM Uluslararası Göç Kuruluşu (IOM), BM Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF), BM Nüfus Fonu (UNFPA) ve BM Kadın Birimi UN Women tarafından düzenlenen bir panelde, engelli kadın ve kız çocuklarının deprem sonrası karşılaştıkları sorunlar ve şiddet riskleri ele alındı.

Panelde, engelli kadın ve kız çocukları ile engelli aile üyelerine destek olan kadınların deprem sonrasında yaşadıkları benzersiz zorluklar ve riskler; şiddete maruz kalma risklerinin artması, hizmet sağlayıcıların şiddet riskini azaltmak ve engelli kadın ve kız çocukları ile ailelerini etkileyen vakalar için neler yapabilecekleri konuşuldu.

“Bu uluslararası gün ve kampanyalar sadece sözde kalmamalıdır”

Panelin açılış konuşmasını yapan BM Türkiye Mukim Koordinatörü Dr. Babatunde Ahonsi, engelli kadın ve kız çocuklarının deprem gibi afet durumlarında daha fazla mağdur olabileceğini ve bu nedenle özel koruma ve destek ihtiyacı duyduklarını söyledi. Ahonsi, BM Kuruluşları ve ortaklarının engelli kadın ve kız çocuklarının haklarını savunmak ve güçlendirmek için çalıştıklarını belirterek, “Toplumsal cinsiyet eşitliği BM’nin önceliklerinden birini oluşturuyor. Toplumsal cinsiyet eşitliği olmadan “Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarına” ulaşmak mümkün değil. Etkinliğimiz, 16 günlük küresel aktivizm kampanyasının bir parçası olarak Birleşmiş Milletler kuruluşları tarafından ortaklaşa düzenleniyor. Bu uluslararası gün ve kampanyalar sadece sözde kalmamalıdır. Bunlar her birimiz için bir eylem çağrısıdır. Kadınların ve engelli bireylerin sesleri çoğu zaman duyulmuyor. Ancak bugün, ’biz olmadan hiçbir şey olmaz’ ilkesi doğrultusunda, deprem sonrasında engelli bir kadın ya da engelli aile üyelerine destek veren bir kişi olmanın ne anlama geldiğini ilk elden dinleme ayrıcalığına sahip olacağız. Bugünkü panelimizde engelli kadınların ve engelliler için ve engellilerle birlikte çalışmış kadınların uzmanlıklarından faydalanacağız. Kadına yönelik şiddet riskini nasıl azaltabileceğimiz ve engelli kadın ve kız çocukları ile ailelerini etkileyen vakalara nasıl yaklaşabileceğimiz üzerine düşünmemiz gereken bir andayız. Bu nedenle, seçkin panelistlerimize bu önemli etkinliğe katkılarından dolayı teşekkür ediyorum. Bu etkinliğe "Deprem bölgesindeki engelli kadınların anlatılmamış hikayeleri" başlığını verdik. Sonuç olarak, Türkiye’deki BM sisteminin toplumsal cinsiyet eşitliği ve engelli kapsayıcılığı konularındaki derin taahhüdünü bir kez daha söylemek isterim. Bunlar hem kesişen hem de birbirini kesen konulardır ve adil bir dünya için kilit öneme sahiptir. Engelli Hakları Sözleşmesi ve Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi gibi Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler doğrultusunda, engelli kadınların her türlü karar alma masasında yer almasını sağlamaya yönelik çabaları desteklemeye kararlıyız. Türkiye depremlerin insani sonuçlarını ele almaya devam ettikçe, daha iyi bir şekilde yeniden inşa edildikçe ve gelecekteki afetlere daha iyi hazırlandıkça, toplumsal cinsiyet eşitliği ve engelli kapsayıcılığının Türkiye’de aşamalı olarak gerçekleştirileceğini düşünüyoruz” dedi.

“Eşit değişim çerçevesinde toparlanacağı bir süreç için somut adımlar atalım”

IOM Misyon Şefi Yardımcısı Claudia Natali, "Bugün engelli bireyler günü ve 16 günlük aktivizm çerçevesinde bir araya gelerek deprem bölgesindeki engelli kadını kız çocukların ihtiyaçlarını tekrar hatırlamak ve onlara daha güvenli erişilebilir bir ortam sunarak engelli kadın ve kız çocuklarının seslendiği, duyurabileceği ve haklarını konacağı bir ortam oluşturmak için birlikte çalışmak için bir araya geldik. Bu nedenle kadın ve kız çocuklarının engelli olsun veya olmasın, daha güvenli ve daha kapsayıcı bir toplum içerisinde. Eşit değişim çerçevesinde toparlanacağı bir süreç için somut adımlar atalım” şeklinde konuştu.

“850 vatandaşımız uzuv kaybına uğrayarak fiziksel engelli konumuna geldi”

Panelde konuşma yapan Vali Yardımcısı Murat Akyüz ise “Bugün burada toplanma amacımız, Birleşmiş Milletler’in de ifadesiyle diğer bireylerle eşit şartlarda altında topluma tam ve etkin bir şekilde katılımlarının önünde eşit engel teşkil eden uzun süreli fiziksel, zihinsel, fikrî ya da algısal bozukluğu olan kişiler engelli olarak tanımlanmaktadır. Tanımdan da anlaşılacağı üzere eşit şartlarda olma halini ortadan kaldırmakta ve engelli bireylerin topluma tam ve etkin katılımını olumsuz yönde etkilemektedir. Aile sosyal politikalar bakanlığımız tarafından yapılan nüfus ve konut araştırması sonuçlarına göre ülkemiz en az bir engeli olan nüfus sayısı toplam 4 milyon 876 bindir. Bu sayının da yüzde 56 kısmını kadınlar oluşturmaktadır. Ayrıca maalesef ki yaşanan deprem felaketi sebebiyle toplamda 850 vatandaşımız uzuv kaybına uğrayarak fiziksel engelli konumuna gelmiştir. Toplumsal yaşamımızın önemli bir parçası olan engelli kadınların gerek istihdamı gerekse sosyal hayattaki rolünün artırılması noktasında ilimizde gerçekten çok kıymetli faaliyetler yürütülmektedir. Gaziantep’te istihdam verileri incelendiğinde, bu sene toplamda 550 engelli istihdam edilmiş. Bu sayının da yüzde 30’luk kısmını kadınlar oluşturmaktadır” diye konuştu.