Bu yazıda, özellikle şu hastalıkları geçiren bireylerde uyguladığımız craniosacral terapinin etkilerinden bahsedeceğim:
- Kanser ve kemoterapi sonrası ağrılar
- ALS (Amiyotrofik Lateral Skleroz)
- MS (Multipl Skleroz)
- Parkinson Hastalığı
- Felç (inme) sonrası kronik ağrılar ve huzursuzluk
- Demans ve Alzheimer hastalarında duygusal regülasyon
Craniosacral Terapi Nedir?
Craniosacral terapi, kafatası (cranio) ile sakrum (kuyruk sokumu) arasında ritmik olarak dolaşan beyin omurilik sıvısının akışını hissederek uygulanan nazik bir manuel terapi yöntemidir. Çok hafif dokunuşlarla yapılan bu terapi, merkezi sinir sistemini düzenlemeyi ve vücudun kendi iyileşme potansiyelini desteklemeyi amaçlar.
Özellikle palyatif bakım sürecindeki kişilerde, agresif tekniklerin aksine nazik ve sakinleştirici bir yaklaşım sunması sayesinde tercih edilir.
Hangi Hastalıklarda Fayda Sağlayabilir?
🔹 İleri Evre Kanser
Kemoterapi, radyoterapi veya metastatik süreçler sonrası gelişen ağrılar, mide bulantısı, uyku bozuklukları gibi sorunlarda craniosacral terapi destekleyici bir rol üstlenebilir. Vücudun gevşemesi, sinir sisteminin regülasyonu sayesinde hasta daha rahat nefes alabilir ve dinlenebilir.
🔹 ALS (Amiyotrofik Lateral Skleroz)
ALS hastalarında ilerleyici kas kaybına rağmen sinir sistemine nazik uyarılar vermek çok kıymetlidir. Craniosacral terapi, hem solunum kaslarındaki gerginliği azaltmaya yardımcı olur hem de anksiyete ve panik atak benzeri durumlarda sakinlik sağlar.
🔹 MS (Multipl Skleroz) ve Parkinson
Bu hastalıklarda sinir sisteminde dalgalanmalar ve kas tonusu problemleri görülür. Craniosacral terapi, beyin-omurilik aksında dolaşımı düzenleyerek spastisiteyi azaltabilir, hastanın uyku ve gevşeme kalitesini artırabilir.
🔹 İnme (Felç) Sonrası Dönem
Felç geçirmiş bireylerde zamanla gelişen kronik ağrı, kas spazmları ve huzursuzluk durumları için yumuşak bir destek sağlar. Fiziksel egzersiz programlarıyla birlikte kullanıldığında etkisi daha da artar.
🔹 Demans, Alzheimer ve Yaşlı Bakım
Bu grup hastalarda temel ihtiyaç sakinleşmek, anlaşılmak ve dokunulmaktır. Craniosacral terapi, temasın şefkatli gücüyle bu bireylerde davranışsal semptomların azalmasına katkı sağlayabilir.
Klinik Gözlemlerimden
ALS hastası bir danışanım vardı. Ellerini neredeyse hiç kullanamıyor, sadece gözleriyle iletişim kurabiliyordu. Craniosacral terapiye başladığımızda, ilk seansta derin bir uykuya daldı. Seans sonrası gözleriyle “teşekkür ederim” dedi. Ağrısı azalmıştı, sadece bu bile o gününü daha yaşanır kılmıştı.
Kanser hastalarında, özellikle metastaz sürecinde ağrı kesicilere direnç oluştuğunda, nazik bir dokunuşun bile ağrıyı azaltabildiğini defalarca gözlemledim.
Sonuç: Yaşam Kalitesine Yönelik Sessiz Bir Destek
Craniosacral terapi bir mucize sunmaz, ama bedeni yeniden duyan, sakinleşen bir birey yaratabilir. Ağrıların dinmediği, umutların azaldığı bir evrede bile bedenin bir yerinden tutunup, “ben hâlâ buradayım” diyebilmesini sağlar.
Palyatif bakımda çalışan hekimlerin, hemşirelerin ve fizyoterapistlerin bu tamamlayıcı yaklaşımı daha fazla değerlendirmesi gerektiğine inanıyorum. Çünkü bazen tıbbi müdahaleler değil, nazik bir elin hatırlattığı varoluş hissi en büyük ilaç olur.
Uzman Fizyoterapist Fatma Aslan kimdir?
2016 yılında Süleyman Demirel Üniversitesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon bölümünde lisans eğitimimi tamamladı.
2020-2022 yılları arasında Başkent Üniversitesinde Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon bölümünde tezli yüksek lisans eğitimimi tamamladı.
2016 yılından bu yana aralıksız olarak çeşitli özel hastane ve rehabilitasyon merkezlerinde fizyoterapist olarak görev aldı.
Mezuniyetim sonrası mesleki alanlarda birçok eğitim programı ve seminere katıldım ve katılmaya devam etmektedir.
Halen Başkent Üniversitesinde doktora eğitimine devam etmektedir.
Uzman Fizyoterapist Fatma Aslan – Ankara Fizyoterapist






