GTB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Akıncı yaptığı açıklamada, 2022 yılına yönelik genel değerlendirmelerde bulunarak, 2023 yılına ilişkin beklenti ve öngörülerini dile getirdi.

2022 yılının küresel anlamda zor bir yıl olarak geride kaldığını kaydeden GTB Başkanı Akıncı; pandemi sürecinin etkileri, Rusya ve Ukrayna arasındaki savaş, iklim krizleri ve yüksek enflasyonun 2022 yılında küresel ekonomiyi etkileyen olumsuz faktörler olarak ön plana çıktığını ifade etti.

Dünyanın tahıl depoları olarak adlandırılan Rusya ve Ukrayna arasındaki savaşın, dünya tahıl ticaretini dolayısıyla da gıda güvenliğini ciddi şekilde etkilediğini kaydeden Akıncı, “Gıda temini noktasında dünya genelinde endişe yaşanmasına neden olan bu durum, tarımsal ürün ticaretinde bu ülkelerin önemli ticari ortakları arasında yer alan ülkemizde de etkilerini gösterdi. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın yürüttüğü başarılı diplomasi sonucu hayata kazandırılan Karadeniz Tahıl Koridoru anlaşması bu anlamda tüm dünyaya rahat bir nefes aldırdı. Anlaşmanın yürürlüğe girdiği 1 Ağustos tarihinden bu yana gemiler aracılığıyla yaklaşık 15 milyon ton yükün çeşitli dünya ülkelerine sevk edildiği bilinmekte. Temennimiz 2022 yılında tahıl anlaşmasıyla başlayan bu uzlaşı sürecinin, 2023’te iki ülke arasında barış görüşmelerine evrilmesi yönünde olması” dedi.

Gıda krizinde küresel ısınma ve iklim değişikliklerinin önemli rol oynadığına işaret eden Akıncı, açıklamalarını şöyle sürdürdü:

“2022 yılında farklı nedenlere bağlı olarak yaşanan enerji krizleri ve gıda sorunları bizlere doğa ile insan arasındaki hassas dengenin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gösterdi. Fosil yakıtların kullanımının çokluğu ve insan kaynaklı zararlı gazların sera etkisi maalesef küresel ısınmaya ve mevsim değişikliklerinin yaşanmasına neden oldu. Bu durum özellikle son yıllarda bazı bölgelerde kuraklığa, bazı bölgelerde ise çeşitli afetlere yol açmakta. Yeryüzünde yaşanan bu iklimsel dengesizlikler tarıma elverişli arazilere ciddi zararlar verirken dolayısıyla verim kayıplarına ve üretim azalmalarına da sebebiyet vermekte. Tarımsal üretimde ve gıda güvenliğinde olumsuz etkilerini hissettiren bu durum hem ekonomik hem de çevresel sürdürülebilirlik açısından yeşil dönüşümün önemini açıkça ortaya koymaktadır. Bu nedenle büyük bir değişim ve dönüşüm yaşayan dünyada yeşil dönüşüm altyapısını zaman kaybetmeden güçlü bir şekilde oluşturmamız gerekiyor.”  

Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yılı olan 2023’e taze umutlar ve yeni hedeflerle girdiklerini vurgulayan Akıncı, “Cumhuriyetimizin 100. yılını kutlayacağımız 2023’te her alanda başarı çıtasını çok daha yukarılara taşımak ve yeni başarı hikayeleri yazmak için çalışacağız. Bizler gücünü çalışmaktan, birlik ve beraberlikten alan bir milletiz. Bir asır önce yedi düvele karşı koyup küllerinden yeniden doğan asil bir ecdadın torunları olarak 100. gurur yıl dönümümüzde, üretim ve ihracat eksenindeki büyümemize odaklanarak, ülke ekonomimiz için daha güçlü şekilde çalışmaya devam edeceğiz. İş dünyası olarak yatırıma, üretime ve ihracata her zamankinden çok daha fazla dört elle sarılmamız gereken bir dönemi yaşıyoruz. Bu nedenle üreteceğiz ve ürettiğimize katma değer katacağız bu işin ilk kuralı olmalı. Yine bunun yanı sıra günün koşullarına uygun teknoloji, ürün ve hizmetlerimizi her zaman güncel tutmamız ve bu yönde gerekli dönüşümümüzü tamamlamamız gerekiyor. Kısaca dünya artık çok üretenin değil akıllı üretenlerin dünyası ve bu yolda tarımsal gücümüzden, sanayi üretimimize kadar her alanda hassasiyetle çalışmamız gerekiyor” diye konuştu.

Akıncı, 2023'ün Türkiye için her alanda başarıların elde edildiği bir yıl olacağına inandıklarını belirterek, yeni yılın tüm dünyaya sağlık, barış, huzur ve refah getirmesi temennisinde bulundu.