Asgari Ücret Tespit Komisyonu 2021 yılında uygulanacak ücreti belirleme çalışmalarına  4 Aralık’ta başlayacak. Dört toplantının ardından yeni asgari ücretin kamuoyuna açıklanması kuvvetle muhtemel.

Hükümet, işçi ve işveren temsilcilerinden oluşan 15 kişilik komisyonun saptayacağı yeni rakam, salgından ötürü geliri azalan, yoksunluk çeken 10 milyona yakın emekçi tarafından merakla bekleniyor. 

Halen brüt 2 bin 943, net 2 bin 324 lira olarak uygulanan ücrete 2021 yılı için öngörülen enflasyon oranında, yani yüzde 13-14 arasında artış yapılacağı belirtiliyor. Çarşı pazardaki cep yakan fiyatlardan çok uzak öngörülen enflasyon oranında zam yapılırsa asgari ücretli yine mağdur olur, yine yılın ikinci yarısında sefilleri oynar.

Dizginlenemeyen enflasyondan ötürü asgari ücret uygulanmaya başlandığı ocaktan 4 ay sonra satın alma gücünü yitirmeye, eylül ayından itibaren de vergi kesintisi nedeniyle iyiden iyiye kuşa dönüyor. Emekçilerin yıllardır ısrarla istemde bulunduğu asgari ücret nedense vergi dışı bırakılmıyor. En az ücretin vergi dışı bırakılmasıyla çalışanın eline daha fazla para geçeceği ve derin nefes alacağı aşikar. Ne var ki siyasi irade bu yöndeki talepleri gözünü ve kulağını kapatarak duymuyor, görmüyor.

Yeniden eve kapanacağımız şu günlerde özveriyle kelle koltukta oradan oraya koşuşturan,  asgari ücretle çalışan kurye, kargo çalışanı, komi ve garsonlar, apartman görevlisi, belediye temizlik emekçileri, şoförler, itfaiyeciler önümüzdeki günlerde toplanacak komisyondan, İsviçre’deki gibi 34 bin lira ( 4 bin 100 frank) değil, zor koşullarda yaşanabilir ücreti komisyondan oy birliği ile bekliyor. Varsılların, lüks restorantlarda bir gecede bahşiş olarak bıraktığı, emekçinin bir aylığı olan para milyonlarca dar gelirliden esirgenmemeli.  Açlık sınırının 2 bin 516  lira olduğu ortamda emekçinin umduğu  en az 3 bin lira anasının ak sütü gibi helal ücret olur. 

Bilindiği üzere,  geçen yıl Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nda işçilerin karşı çıkmasına karşın yüzde 15.03 artışla brüt 2 bin 943, net 2 bin 324 lira olarak saptandı asgari ücret.

İlk üç ay temel gereksinimlerini karşılamakta zorlanmayan 10 milyona yakın çalışanın aylığında, salgın ve her şeye gelen zamlardan dolayı nisandan itibaren  erime başladı. Üstelik koronalı günlerde ya işini kaybetti ya da ücretsiz izine gönderilerek  bin 168 lirayla geçinmeye çalıştı. Vergi kesintisinden ötürü ücreti eylül ayından itibaren kuşa dönmeye başladı. İşçi sendikalarının yıllardır dile getirmesine karşın, asgari ücret vergi dışı bırakılmadı.

 Türkiye’de asgari ücret son derece düşük. İşçilerin talebi karşılık bulmuyor komisyonda.  Genelde hükümet ve işverenlerin oy çokluğu ile saptanıyor. Üçlü uzlaşma sağlanamadığından bir ayağı aksak kalıyor. Bugüne dek komisyondan  dört kez oybirliği ile karar çıktı.

Hiç olmazsa, bu kez TÜİK’in komisyona önerdiği rakam kabul edilmeli ve vergi dışı bırakılmalı ki,  ücrette hatırı sayılır tutarda artış olsun. İşverenlerin baskısı ile yıllardır hayata geçirilen düşük zam uygulamasından dolayı milyonlarca dar gelirli  emekçi umduğunu alamıyor. Emekçi, memur, emekli, çiftçi ve esnaf “acı değil, tatlı reçete” istiyor. 

İstenirse,  gariban, satın alma gücü gerileyen kitleye öyle çok kaynak yaratılır ki.