Gelir eşitsizliği ve giderek yaygınlaşan yoksulluk tüm dünyanın ortak sorunu haline dönüştü.

Bir zamanlar parmakla gösterilen zengin, refah düzeyi yüksek ülkeler de bile ekonomik krizler yaşanıyor, halkın satın alma gücü dip yapıyor. Hayal ülkesi, kapitalizmin beşiği ABD’de önceki gün açıklanan yüzde 7 oranındaki enflasyon son yılların en yüksek rakamı.

Türkiye’de yüzde 50’ye ulaşan enflasyon dikkate alındığında bu oran çok küçük görünebilir. Lakin, Amerika gibi bir ülkede yüzde 7’lik enflasyon devasa bulunuyor.

Avrupa ülkelerinde de hayat pahalılığının temel sorunların başında yer aldığı sır değil. AB üyesi ülkeler eski görkemli günlerini özlemle arıyor.

Petrol ve maden zenginleri dışında iktisaden hayli geri kalmış Afrika, Asya ve Ortadoğu ülkeleri zaten yıllardır yoksullukla mücadele ediyor. Onlar adeta emperyalist ülkelerin sömürgesi konumunda.

Demem o ki, dünyayı pençesi altına alan yoksullaşma, gelir eşitsizliği ve halkın satın alma güçlerinin sürekli gerilemesi küresel sorun haline geldi.

Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Dijital Konferansı 2022 toplantısında konuşan Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı, 2021 yılının salgın ve iklim aciliyetinin tetiklediği afetlere, artan eşitsizliklere ve derinleşen yoksulluklara tanık edilen zor bir yıl olduğunu bildirdi.

Dünya geleceğinin tehdit altında olduğuna vurgu yapan Sabancı, açlık sınırı altında yaşayan insanlar bulunduğu, yoksulluk meselesinin kadına şiddet kadar kritik hale geldiğini kaydetti. Her kitleyi etkileyen bu temel sorunun yardımlaşma ve dayanışma ile çözülebileceğini kaydetti.

Dünyayı saran, Türkiye’yi de etkisi altına alan yoksullaşmanın durdurulması, istenilen refah düzeyine ulaşabilmek için kuşkusuz sürdürülen ekonomi politikalarının gözden geçirilmesi, halk yararına önlemlerin hayata geçirilmesi kaçınılmazdır.

Bugün patronları bile isyan aşamasına getiren bu zor durumun atlatılmasında yardımlaşma ve dayanışmanın elbette etkisi oldukça fazladır.

Zaten Türk toplumunun geleneğinde vardır yoksul ve dara düşene yardım etmek, yaralarını sarmak. Kuşkusuz bu konuda belediyelerin çabası, emeği göz ardı edilemez.

Lakin, taşıma suyla değirmen nereye kadar döndürülebilir. Temel amaç, yüksek enflasyonun ateşini düşürecek, dar ve sabit gelirli emekli, memur, işçi, esnaf, çiftçi, dul ve yetim gibi nüfusun büyük çoğunluğunu oluşturan kitlenin satın alma gücünü yükseltecek, gelirini artıracak düzenlemelere gereksinim var.

Güler Sabancı sözleriyle bir anlamda yoksullaşma ortadan kaldırılmadan, refah düzeyi yükseltilmeden, her kesim yaşanabilir gelire kavuşturulamadan toplumun mutlu olamayacağını, ekonomi çarkının sağlıklı dönmeyeceğini, üretimin artmayacağını, baş ağrısı işsizliğin yok edilemeyeceğini dile getirmiş.

Sonuçta, bir eli yağda bir eli balda olsa bile patronlar da bu ülkenin bireyi ve aynı gemide yaşıyor, halkın yaşadıklarına yakından tanık oluyorlar.