Son derece önemli toplumsal görevlerine karşın, sorunlar yumağı ile boğuşan hekim ve sağlık emekçileri “14 Mart Tıp Bayramı”nı bu yıl da buruk kutluyor.

2 yıl önce dünyayı tutsak alan, etkisi süren koronavirüs belasına karşı gece gündüz demeden emek harcayan sağlık çalışanlarının açlık sınırının altında kalan düşük ücretleri ve özlük hakları hala  iyileştirilmedi. Üstelik saatlerce kaldıkları mesaide hasta yakınları tarafından şiddete uğruyorlar. 

Özveri ile görevlerini yapan hekim ve sağlık çalışanlarına yönelik  insanlık dışı tutum, saldırgan tavırlar sıradan olay haline geldi. Hekim ve sağlık emekçilerine karşı şiddet yüzde 40 oranında arttı. Artık çığırından çıktı, sıradan olay gibi kanıksandı.

İnsanlığa hizmet eden değerli bilim insanları kolay yetişmiyor. Toplum, hekimin, bilim insanının eğitimi ve alanında yetkin uzman olabilmesi için neredeyse ömrünün yarısını harcadığının ayırdında değil ne yazık ki. Şiddeti önleyecek radikal düzenlemeler bir türlü hayata geçirilmiyor.

Kuşkusuz hekimler arasında paraya tamah eden, aç gözlü, ameliyatlarda yoksul insanlardan bıçak parası talep edenler var. Ancak tümünü aynı sınıflandırmaya koymak doğru olmaz. Bir sepetin içindeki çürük yumurtalar olarak nitelenebilir para canlılar. Çürük yumurtalar temizlendiğinde geriye kalan sağlam karakterli, insanlığa kendini adamış pırıl pırıl birbirinden değerli hekimler 24 saat görevlerinin başında zaten.

Hekimlerin en büyük sorunu maaşlarının ve tedavi sürelerinin yetersizliği. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bugün sağlık çalışanlarına ilişkin müjdeli haberi duyuracağını açıkladı. Bakalım sağlık ordusunun beklentisi karşılanacak mı?

Hiç kuşku yok ki, yaşadıkları olumsuzluklara rağmen görevinin başında olan hekimler toplumsal gereksinimi karşılamaktan ırak. 2012 yılında 129 bin hekim görev yaparken, 2021 yılında 171 bin doktor iş başındaydı. Oysa ülkenin nüfusu 85 milyona dayandı.

Tıp fakültelerinden yılda 10 bin doktor mezun oluyor. Buna göre 10 yılda 100 bin hekimin görevde olması gerekiyordu. Ölüm ve emekli olanlar hesaplandığında ise 10 yıldaki hekim artışının en az 80 bin olmalıydı. Lakin, 10 yılda artış 42 bin gerçekleşmiş. Nerede bu hekimler? Türkiye’de ise neden doktorluk yapmıyorlar? Asıl bu  irdelenmeli.

Bu tablo ortada iken Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hekimlere yönelik, “Giderlerse gitsinler” söylemi hoş olmadı. Yaşadıkları onca olumsuzluklara rağmen bir yere gitmiyorlar. Tutku ile görevini ülkelerinde sürdüreceklerini açıkladılar.

Bugün sorunlarına dikkat çekmek için acil ve zorunlu hastalar dışında polikliniğe çıkmayacak sağlık ordusu. Onları anlayışla karşılayın lütfen.