Deprem dolayısıyla yalnız kalmış kadın ve çocukların şiddet ve tacize uğrama olasılığı daha da artmaktadır.


Çok ciddiye alınması gereken bu toplumsal gerçeklik bölgeye yapılan barınma yardımlarında göz önüne alınmalı, yalnız kadın ve çocuklar için özel barınma bölgeleri oluşturulmalıdır.

Toplumumuzda zaten deprem öncesinde yalnız kadınlara, koruması az olan çocuklara karşı saldırı ve resel taciz olayları çok yüksek bir seviyedeydi. Deprem sonrası binlerce kadın ve çocuk eşleri babaları öldükleri için daha da korumasız ve hale geldiler.


Bu korumasız grup bir de hiç tanımadıkları, daha önce hiç beraber olmadıkları akrabalarıyla, insanlarla aynı çadırlarda veya aynı küçük mekanlarda birlikte yaşamak zorunda kaldılar. Bu fiziki yakınlık tabii ki bu tür cinsel veya şiddet saldırılarını ciddi bir oranda arttırdı.

Deprem felaketi dolayısıyla seferber olan tüm sivil toplum kuruluşları, resmi kuruluşlar iyi kitapta barınma sorunu çözmeye çalışırken bu toplumsal gerçekliği göz önüne almalı ve bu savunmasız kadın ve çocuk grubu için özel yaşam alanları oluşturmalı.
Bu toplumsal gerçeklik Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı’nın 17.Martta yayınladığı “Deprem Sonrası Değerlendirme Raporu”da yer aldı.

Raporda “Ayrıca, kadınlar farklılaşan ihtiyaçlarını dile getiremeyebilmekte, dolayısıyla afet bölgesinin yarı nüfusunu oluşturan kadınların ihtiyaçları bu süreçlerde gereğince dikkate alınabilmemektedir. Örneğin; afet nedeniyle, kadınların ve genç kızların güvenli alana erişimleri sınırlandığından şiddete uğrama olasılıkları artmaktadır. Diğer taraftan, afet sonrasında kadınların üzerindeki bakım yükümlülükleri artmakta, hâlihazırda büyük bir travma yaşamış kadınların, yokluk ve yoksunluk ortamında, insana yakışır koşullarda bakım yükümlülüklerini yerine getirmeleri güçleşmektedir. Hamile kadınların, yaşlı ve/veya yalnız yaşayan kadınların sağlık hizmetlerine erişimi afet durumlarında önemli bir sorun olarak ortaya çıkmaktadır. Afet sonrasında özellikle kız çocuklarının okul devamlılıklarının önemli ölçüde düşmesi söz konusu olabilmektedir.”

“Barınma alanlarında kadınlar ve genç kızlar başta olmak üzere bireylere yönelik şiddetin önlenmesi için ortak kullanım alanlarının aydınlık ve herkes tarafından kolay erişilebilir olmasının sağlanması, barınma merkezlerinde güvenlik önlemlerinin artırılması”

“Özellikle deprem bölgesinde ve çadır/konteyner kentlerde yaşayan çocuklar ve gençler için güvenlik ve bağımlılık önemli sorun alanları olarak karşımıza çıkmaktadır. Çadır/konteyner kentlerin açık oluşu, yakınlığı, elektrik, ısınma problemleri, güvenliğin sınırlı oluşu, tuvalet ve banyoların uzaklığı, aydınlatma gibi genel sorunlar başta kız çocuklarında olmak üzere çocuk ve gençler için daha önemli sorun alanları olmaktadır. Özellikle gençler ve ergenler için ruhsal ve psikolojik olarak sağlıklı bir durumda olmama, ne yapacağını bilememe ve geleceğine dair duyulan kaygılarla beraber bağımlılığa, bağımlılık yapıcı maddelere ve bunları temin eden kişilere yakınlaşabilme riski göz önünde bulundurulmalıdır.”

“Yaşanan afet, deprem, kriz durumlarında çocuklar; ebeveynsiz kalma, sağlık sorunları, erken ve çocuk yaşta evlilik, okuldan/eğitimden uzaklaşma, psikolojik sorunlar ve istismar vakalarında artış gibi pek çok risk ve sorunla karşı karşıya kalmaktadır.” (Sayfa 128)

Dr. Ahmet Güler
Çeşme 20.03.2023


Dr.Ahmet Güler
Vorstand / Başkan
DİDER-Dünya Kenti İzmir Derneği