Önce şaka zannettim… Ama gerçekmiş. Tabipler Birliği'nin doktorlara silah verilmesi talebine ilişkin...

Bu açıklama resmen infial yarattı... Nasıl yaratmasın ki!

“Hekimler adına hareket ettiğini ileri süren bir yapı, bugün yayınladığı bildiride, hekimlere ruhsatlı silah verilmesini talep etti. Şiddet olaylarını lanetleyen milyonlar ile hekimlerin arasına silahın girmesi nasıl düşünülebilir”

Hipokrat yemini etmiş, eğitimi yıllar alan, hayatını insan hayatı kurtarmaya adamış kutsal bir meslek yapan bir doktorun beline silah yakışır mı?

Demek ki; Türk tabipler Birliği yakışacağını düşünüyor !

Öncelikle bu yazıyı kalem alırken iki yengesi doktor olan, ve çk sayıda doktor arkadaşım olan biriyim…

“Hekimler adına hareket ettiğini ileri süren bir yapı, bugün yayınladığı bildiride, hekimlere ruhsatlı silah verilmesini talep etti.

Şiddet olaylarını lanetleyen milyonlar ile hekimlerin arasına silahın girmesi nasıl düşünülebilir?

Hastayla hekim nasıl hasım gibi gösterilebilir?

Konya’da kardiyolog dr. Ekrem Karakaya’nın odasında katledilmesi hepimizi derinden yaraladı. Şiddet eğiliminin nelere yol açabileceği görüldü. Hekimin eline silah yakışmaz, hekim elinden gelenin en iyisini yapacaktır…

Türkiye’de zaten silahlanma almış başını gitmiş durumda… Ne yani doktor önce vurup sonra tedavi mi yapacak?

Türk tabipler Birliği bu şartlarda sağlık hizmeti verilemeyeceğini savunuyor… Çare taşıma silah ruhsatı verilmesi mi acaba* Sanki Tabipler Birliği bu işi siyasallaştırıyor gibime geliyor…

Tabipler Birliği açıklamasının ardından, sosyal medyada yapılan yorumlara bakıyorum.

Gerçekten akıl mantık işi olmayan kan dondurucu yorumlar….

Acil gündeme alınmalı diyen, Ziynet üreten ve satan kuyumcuya verilen hak, can kurtaran doktordan esirgenemez diyene…

‘’Böylece itten, çakaldan kaçmak zorunda kalmazlar.’’ diye yorum döşeyenler…


‘’Doktora saldırı, eğitime, bilime düşman bir zihniyetin dolaylı olarak teşvik ettiği bir olgu ve mevcut durumda eğitim güme gittiğinden tek çözüm kendilerini savunmalarıdır.
Ömür boyu silah taşımadım. Silah çözüm değil diyenlere katılıyorum da doktorun çözümden önce can derdi var. Türk tabipler birliği bu şartlarda sağlık hizmeti verilemez diyor.’’

 


‘’Hipokrat yeminini hatırlatan romantik suser tayfası için hatırlatayım: o yemin doktor - hasta ilişkisine dairdir. Burada bir vahşi hayvan sürüsüne karşı korunmaktan söz ediyoruz. uyarılara, cezalara rağmen koruyamadığımız insanları korumaktan. benim eğitimli insandan nefret eden mevcut sistemde onların devlet tarafından korunacaklarına dair umudum yok. savunmak istediğimiz sadece bir mesleğin mensupları değil, onlar şiddete maruz kalırken ruhsal travma geçiren diğer hastalar, hasta yakınları, toplumun ta kendisi. doktor silah taşımak istemezse almaz. Siz onu korumak için her şeyi yapacağınızı gösterin, gerisi onun bileceği şey.’’


‘’Tekrar soruyorum, kuyumcular kadar değeri yok mu bu meslek grubunun? ‘’

Farklı yorumlarda yok değil mesela; ‘’ silah değil de şok cihazı olabilir aslında... O Amerikan polislerinin kullandığından... Çaktın mı yerde bile kıpırdayamasın şerefsiz.
Aslında doktorun elinde çok güzel malzeme var ama saldırgana karşı kullanamaz... Uyuşturucu iğne.. Vur o sana saldırana ondan sonra yatırıp bütün hastane si..r onu isterse...Bilinç açık olacak ama hareket edemeyecek...’’

‘’Ortada gezen onca at hırsızı silahlanmışken doktorun silah almak elbette hakkıdır. Kampanyayı destekliyorum.’’

Dediğim gibi, TTB’nin ortaya attığı konu çok tehlikeli ve ucu açık… Bunun önüne geçmek mümkün değil… Yarın da acil seris teknisyeni, hemşiresi, hasta bakcısı da silah ister. Zaten memlekette herkesin kıçında silah geziyor. Doktor, hemşire kim dayak yiyorsa ona silah mı verilecek?

Gerçek çözüm bu mudur?

Doktora ve sağlık görevlisine karşı yapılan fiziki saldırılarda cezalar daha da caydırıcı olmalı.

‘’Doktorun görevi hayat kurtarmaktır, can almak değil. bir de bir hastanede çalışan her doktora silah verirsek orası hastane değil karakol olur. ‘’

Velhasıl ilimden önce ahlakı öğretmemiz gerekiyor. Dikkat edin aile bireylerine çocuğuna şunu yapma bunu yapma gibi uyarıda bulunurlar ama kendileri o hataya düşer… Önce kendimizi düzeltmemiz lazım daha sonra toplum zamanla düzelir ancak.

Yunus Emre'nin dediği gibi;

Girdim ilim meclisine, eyledim kıldım talep,
Dediler ilim geride, illa edep illa edep’’

Kalın sağlıcakla…