Hükümetin 2026-2028 dönemine ilişkin açıkladığı Orta Vadeli Program’da (OVP) kıdem tazminatını tırpanlayacağı savunulan tamamlayıcı emeklilik sistemi (TES) yeniden yer aldı.
Emekçinin tek güvencesi olan mevcut kıdem tazminatı sistemi ile getirilmek istenen tamamlayıcı emeklilik sistemi önümüzdeki günlerde ilgili sosyal taraflar arasında epey tartışılacak gibi. 2026 yılının ikinci çeyreğinde hayata geçeceği vurgulanan TES kapsamında çalışanların maaş ve ücretlerinden her ay yüzde 3 oranında zorunlu kesinti yapılacak. Buna işverenin katkısı ve yüzde 30 devlet desteği eklenecek. İşverenin ne kadar katkıda bulunacağı belirsiz. Kıdem tazminatı son alınan ücret üzerinden hesaplanırken TES’in nasıl işleyeceği ve geleceği net değil. TES’ten yararlanabilmesi için emekçinin 10 yıl sistemde kalması gerekecek. Daha önce sistemden ayrılmak isterse emekçiye birikimleri ödenmeyecek.
İşçi sendikaları, her yıl açıklanan OVP’lerde kıdem tazminatını tırpanlayacak TES’in yer almasına şiddetle karşı çıkıyor. Bir şekilde işçilerin tepkisi bu yolla test edilmeye çalışılıyor. Özel emeklilik sistemleri teşvik edilerek patronların yıllardır sırtlarında yük olarak gördüğü kıdem tazminatının belli aşamalar sonucunda ortadan kaldırması hedefleniyor. İşçilerin yıllardır akıttığı alın terinin, emeğinin karşılığı olan yaşamsal hakkı uzun vadede ortadan kaldırılmak isteniyor.
TES daha önce de gündeme gelmiş, yoğun tepkiler üzerine rafa kaldırılmıştı. Siyasi irade 2026-2026 dönemini kapsayan OVP’de TES’e yine yer verdi. Sosyal güvenlik sisteminin ayrılmaz parçası olan ve 90 yılı aşkın yürürlükte bulunan kıdem tazminatını bir çırpıda ortadan kaldırmak hiç de kolay değil. Zira, günümüzde her ne denli yüksek enflasyon karşısında satın alma gücünü yitirse de emekçinin sığınacağı son kalesidir kıdem tazminatı. O kaleye dokunmaya, yıkmaya emekçi izin vermeyecektir.
Zor geçinen emekçi hakları için mücadele ederken, hükümet kıdem tazminatın tehlikeye düşürecek tamamlayıcı emeklilik sistemini hayata geçirme uğraşında. Patronların sendikalaşmaya olan öfkesi dinmiyor. Sendika üyesi olmalarından ötürü binlerce işçi kapının önüne konuluyor. Karlarına alın teriyle katkı sağlayan emekçiyi sendikalı oldu diye iş akitlerini acımasızca sonlandırıyor işverenler. Acı gerçek ortada iken siyasi iradenin kıdem tazminatını TES’le yeniden gündeme taşıması manidar. Hükümet, kıdem tazminatından önce işten atılan emekçinin sorunlarına çözüm bulmalı.
TES’e ilişkin açıklamalarla pembe tablo çizse bile sendikalar emekçinin 90 yılı aşkın kazanımı olan kıdem tazminatının ortadan kaldırılacağı kaygısını taşıyor. Geçen yıl açıklanan OVP’de yer alan tamamlayıcı emeklilik sisteminin emekçiye tuzak olduğunu duyurmuştu işçi örgütleri. Kuşkusuz aynı kaygıyı bu yıl da taşıyorlar. Sendikalar, tamamlayıcı emeklilik sisteminin kıdem tazminatı tırpanlayacak tuzak olduğu görüşünde. Gerek DİSK gerek Türk-İş mevcut kıdem tazminatı sistemini Türk işçi sınıfının 90 yıllık kazanılmış hakkı, kırmızı çizgisi ve son kalesi olarak değerlendiriyor.” Ölmek var, dönmek yok, tazminatı vermek yok” diyerek hükümete sesleniyorlar.
Türk-İş’in 2023 yılında yapılan 24. olağan genel kurulunda “kıdem tazminatının işçinin son kalesi ve kırmızı çizgisi olduğu, kaldırılmasının genel grev gerekçesi sayılacağı” kararı alınmıştı.
Bırakın 1934 yılından bu yana Türk hukuk sisteminde yer alan emekçinin tek güvencesi, oğlunun asker, kızının çeyiz parası olan kıdem tazminatına göz koymayı. Aksine ülke kalkınmasına emeği ile omuz veren, ekonominin çarkını döndüren emekçiye daha iyi maddi ve çalışma koşullarını sağlayın, işten kolayca atılmalarını engelleyecek yasal düzenlemeleri hayata geçirin. Yerin yüzlerce metre altında saatlerce gün yüzü görmeden kazma sallayan, bir avuç kömür uğruna can veren maden emekçilerinin kıdem tazminatının tırpanlanmasını hangi vicdan kabul eder. O insanların ne denli zor koşullarda çalıştığı aşikar. Sendikalar ve emekçiler önceden olduğu gibi bu kez de kıdem tazminatı hakkının ellerinden alınmasına izin vermeyecektir..
Emekli aylıklarının son derece düşük olmasından ötürü “ikinci emeklilik aylığı” adı altında bir aldatmaca var ortada. Eğer en düşük emekli aylığı 16 bin 881 TL değil de insanca yaşanabilir düzeyde olsaydı tamamlayıcı emeklilik sistemi gündeme gelmezdi. Ücret, maaş ve aylık artışını yüksek enflasyonun sebebi olarak gören ve baskılayan zihniyet şimdi de kıdem tazminatına göz koydu.