Türkiye Milli Futbol Takımı, UEFA Uluslar Ligi C Grubu 1’de oynadığı 6 maçta 13 puan topladı. Grup birincisi oldu. Kimseye yaranamadı. Futbolseverler sevinmek şöyle dursun, küplere bindiler. Çünkü 50 bin nüfuslu, adı bilinmeyen bir ada ülkesine 2-1 yenildi. Milli Takım bu karşılaşmadan önce Lüksemburg’la oynadığı maçı da kazanamamış, 3-3 berabere kalmıştı. 

Futboldan anlamam, izleyici de sayılmam. Milli Takıma, fanatiklerin yaptığı gibi, akıl verecek de değilim. Türkiye’de spor denilince ilk akla gelen branş, maalesef futbol oluyor. Birçok kente servetler dökülerek statlar yapıldı, transferlerde akıllara ziyan paralar uçuşuyor. Futbol dünyası bir rüya aleminde yaşıyor, herkes adeta refah içinde. 

Refah, Arapça kökenli bir sözcüktür. Bolluk, rahatlık ve varlık içinde iyi yaşama demektir. Futboldaki refah, ekonomik ve sosyal hayatta geçerli mi? Bir ülkenin refah düzeyi, sokak röportajlarında sıkça gördüğümüz ve artık suyu çıkan, sadece bize özgü olan “Göster telefonunu” basitliği ile saptanmıyor. Spor sadece futbol değilse refah da sadece cep telefonundan ibaret değil.

Refah Düzeyi veya Yaşam Kalitesi

Refah düzeyi bir anlamda yaşam kalitesi demektir. Günümüzde bireylerin ve toplumların refah düzeyi ekonomik ve sosyal göstergelerle ölçülüyor.

Geçmişten günümüze birçok kuruluş, farklı endeksler (göstergeler) türeterek ülkelerin refah düzeylerini belirlemeye çalışıyor. 

Farklı  ölçütlerle ülkelerin refah düzeylerini değerlendiren endeksler vardır. Bunlar, uluslararası kabul gören endekslerdir ve şunlardır:
İnsani Gelişmişlik Endeksi, Küresel Rekabet Endeksi, Daha İyi Yaşam Endeksi, Dünya Mutluluk Raporu, Sosyal Gelişme Endeksi, Sürdürülebilir Gelişmişlik Endeksi.

Bu endeksler Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı, Dünya Ekonomik Forumu, Legatum Enstitüsü, OECD, BM Sürdürülebilir Kalkınma Komisyonu gibi kuruluşlar tarafından ölçülmektedir. 

Ölçümlerde esas alınan göstergeler arasında, sağlık, eğitim, gelir, makroekonomik istikrar, beceriler, ürün piyasası, işgücü piyasası, finansal sistem, piyasa büyüklüğü, iş dinamizmi, yenilik yeteneği, konut, istihdam, toplum, çevre, sivil katılım, yaşam memnuniyeti, güvenlik, iş-yaşam dengesi, Gallup World Poll’un mutluluk ölçümü verileri, GSYİH, sosyal yardım, seçim yapabilme özgürlüğü, cömertlik, yolsuzluk algısı, temel insan ihtiyaçları (gıda, su, barınma, güvenlik), refahın temelleri (temel eğitim, bilgi, sağlık ve sürdürülebilir bir çevre), ve fırsat (insan hakları, seçme özgürlüğü, ayrımcılığa uğramama özgürlüğü ve yüksek öğretime erişim) ve yaşam beklentisi vardır. 

Çok Katmanlı Göstergeler 

Bu kuruluşlardan biri Legatum Enstitüsü’dür. Legatum Enstitüsü 2007 yılında refahı çok boyutlu ele alarak Legatum Refah Endeksi’ni (LRE) oluşturmuş.

Küresel anlamda refahı ölçmeye çalışan bu endeks, refahı ‘Kapsayıcı Toplumlar’, ‘Açık Ekonomiler’ ve ‘Güçlendirilmiş İnsanlar’ olarak üç boyutta kavramsallaştırarak incelemiş. Bu üç boyut, 12 temel gösterge ve 300 alt göstergeden oluşturulmuş. 

LRE’yi teknik ayrıntılara girmeden basitçe özetlemek gerekirse, emniyet ve güvenlik, kişisel özgürlük, yönetim, sosyal sermaye, yatırım ortamı, girişimcilik koşulları, pazara erişim ve altyapı, ekonomik kalite, yaşam koşulları, sağlık, eğitim ve doğal çevre temel göstergeleri esas alan bir kuruluşun endeksi olarak tarif edebiliriz. Bu göstergede 167 ülkeye yer verilmiş.

Türkiye Milli Futbol Takımı’nın Lüksemburg’la 3-3 sonuçlanan maçının oynandığı vakitlerde, Legatum Enstitüsü de 167 ülke için gerçekleştirdiği “küresel refah endeksi”ni açıkladı. Bu endekse göre, Türkiye 2021 sonu itibariyle 93. sıraya indi. 167 ülke arasında 93. sırada yer almak herhalde iyi bir duruma işaret etmiyor.

Lüksemburg, Refah Ligi’nde bize büyük fark atarak 7. oldu. Refah Ligi’nin ilk 5 ülkesi Danimarka, Norveç, İsveç, Finlandiya ve İsviçre olarak sıralandı. 

Biz ve Komşularımız 

Komşumuz Yunanistan’ın 43, Bulgaristan’ın 48, Gürcistan’ın 53, Ermenistan’ın 55, Rusya’nın 70. sırada yer aldığı refah endeksinde son üç devlet Yemen, Orta Afrika Cumhuriyeti ve Güney Sudan oldu. Birinci Danimarka 84 puan alırken, 93. sıradaki Türkiye’nin puanı 56’da kaldı. 

Bu endeks, Uluslar Ligi puan tablosu kadar dikkat çekmedi. Milli Takımın Faroe Adaları’na yenilmesine gösterilen tepkiler, refah endeksi için gösterilmedi.

Aynı endekse göre 2011 yılında 66. ve 2015 yılında 78. sırada olan Türkiye’nin 11 yılda 27 ülkenin daha gerisine düşmesi kimseyi üzmedi. Milli Takım’ın puanı, refah endeksine fark attı. 

Medyada Milli Takım’ın Fareo Adaları maçı hakkında yazılan yazıların binde biri küresel refah endeksi için yazılmadı. Vatandaşın büyük bölümünün ise bu değerlendirmeden haberi dahi olmadı. 

Göster Telefonunu!

Legatum Enstitüsü’nün küresel refah endeksini ölçerken kullandığı göstergelere tekrar bakarsak, hangi alanlarda geriye gittiğimizi de tahmin edebiliriz. 

Gerçeklerin er ya da geç ortaya çıkmak gibi bir huyu vardır. Legatum Enstitüsü’nün küresel refah endeksi Türkiye’nin MR’dır. Bakalım bu MR’ı kim, nasıl değerlendirecek? Veya “Göster telefonunu” oyununu izlemeye devam mı edeceğiz?

Ak Parti’nin bir eski bakanı 14 Aralık 2021’de sosyal medya hesabından bir paylaşım yapmış ve şöyle yazmıştı:
“Türkiye’de ekonomik kriz yok; adaletsizlik, israf, ehliyetsizlik, görgüsüzlük, yolsuzluk ve arsızlık var. Buradan çıkmak imkânsız değil; yeter ki, adalet, liyakat, tevazu, tasarruf, kurumsallık ve saydamlık olsun.”

Ak Parti ile yolunu uzun süre önce ayırmış olan eski bakanın 10 ay önceki paylaşımı ile Legatum Enstitüsü Endeksi’nin örtüşmesi tesadüf olmasa gerek. 

Zirvenin Gururu, Dibin Utancı

UEFA Uluslar Ligi’ndeki puan da Legatum Enstitüsü’nün küresel refah endeksindeki puan da Türkiye’nin puanıdır. Zirvede olmak gurur verici, diplere inmek üzücüdür. 

Ekonomistler, karamsar tablo çizmekte birbirleriyle yarışır. İyimserlikle kötümserlik radikal iki uçtur. Popülizme kapılmadan dengede durabilmek önemlidir.

Felaket tellalları ile göz boyamacıların söylemleri derde deva değildir. Onların reçeteleri de yoktur. Türkiye dibe doğru gidişten çıkabilecek potansiyele sahip büyük bir ülkedir.

Eski bakanın söylediklerine, eleştirilere ve gerçeklere kulak vermek gerekir.