Yüreğimiz yine yandı, hüzün her yanımızı sardı, aslan parçası 12 vatan evladı şehit düştü.

Irak’ın Pençe-Kilit Harekatı bölgesinde bir mağarada arama kurtarma faaliyeti sırasında metan gazından zehirlenen 19 askerden 12’si şehit oldu. Yine sıvasız evlere ateş düştü, yine yüreğimiz dağlandı. Art arda gelen acı haberler içimizi kavurdu.

3 yıl önce şehit düşen Piyade Üsteğmen Nuri Melih Bozkurt’un naaşına ulaşmak için mağarada yapılan arama- kurtarma faaliyeti sırasında metan gazından etkilenen İstihbarat Üsteğmen Ege Akar, Mühimmat Astsubay Kıdemli Çavuş Abdurrahman Akdoğan ile piyade sözleşmeli erler Ahmet Gültekin, Özkan Özkanlı ve Mahsun Yeşildemir’in şehit haberi gelmişti. Ardından kaldırıldıkları hastanede yaşamlarını yitiren Piyade Teğmen Furkan Sert, Astsubay Kıdemli Çavuş Fikret Mangura, Uzman Çavuş Ümit Üzüm, Uzman Çavuş Kani Obi, Uzman Çavuş Enver Yaman, Sözleşmeli Er Ahmet Kuşak, Sözleşmeli Er Celattin Uyanık’ın acı haberi geldi.

Vatan aşkı ile teröre karşı canları pahasına görev yapan 12 Mehmetçik, mağara içinde biriken renksiz, kokusuz, sinsi gazın kurbanı oldu. Mehmetçiklerin karanlık mağarada şehit düşmesi çok sayıda soruyu gündeme taşıdı. Vatan evlatlarının terör örgütünün önceden hastane olarak kullandığı derin mağarada gaz maskesi takılı halde ve dedektör ile girip girmediği soruları akıllara geldi. Bir ihmalin bulunup bulunmadığını yapılacak incelemelerin ardından netliğe kavuşturulacağı askeri yetkililer tarafından açıklandı.

Yakın tarihte böylesi acı bir olay yaşanmadığı için şehit askerlerde özel bir gaz maskesinin bulunmadığının belirtildiğini yazdı iktidara yakın Hürriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Hande Fırat. Kuşkular bir ihmalin bulunduğu yönünde. Öyle ya, önce mağarada gaz ölçüm cihazları ile metan gazının birikip birikmediği saptanarak askerler ondan sonra arama kurtarma faaliyetinde bulunamaz mıydı? Kuşkusuz bu soruların yanıtı yapılacak incelemelerin ardından belirlenecek ve kamuoyuna duyurulacaktır. Bu acı olay tüm arama- tarama faaliyetlerinde gelişmiş gaz algılama sistemlerinin zorunluluğunu ortaya koydu. Ve bölgede terör örgütü tarafından çeşitli amaçlarla kullanılıp, terk edilen tüm mağaraların, sığınakların ortadan kaldırılması gerekliliğini gösterdi.

Üç yıl önce o mağarada şehit düşen arkadaşlarının naaşına ulaşılması sırasında 12 Mehmetçik de sinsi, renksiz ve kokusuz metan gazından ötürü şehit düştü. Şehit ailelerinin sıvasız evlerine düşen acı Türkiye’nin yüreğini kor gibi yaktı.

Televizyonda haberleri izlerken Ordu Korganlı şehit Kani Obi’nin ailesinin oturduğu sıvasız ev beni bir kez daha hüzünlendirdi, derin düşündürdü. Yoksul ama onurlu, vatan tutkunu Mehmetçikler, en zor koşullarda teröre karşı canları uğruna görev yapıyor, uçsuz bucaksız kırsal dağlarda. Şehitlere Allah’tan rahmet, o bölgede görevlerini sürdüren tüm askerlerimizin ayağına taş değmemesini diliyorum. Onlarla ne denli övünsek azdır.

O bölgede yedek subay, Seyyar Jandarma Asteğmen olarak askerliğimi yaptığım için çok iyi biliyorum doğanın zorluğunu, aşılması güç dik yamaçlarını, günlerce eli tetikte nöbet tutulan günleri. Yıllar geçse de iyi ve kötü anıları ile derin izler bıraktı belleğimde Şırnak, Uludere, Şenoba. Yaşam sadece Batı bölgelerinden oluşmuyor.