Bugün Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün, yurdu işgal etmek isteyen emperyalist güçlere karşı başlattığı bağımsızlık savaşının 104. yıldönümü.

16 Mayıs 1919’da pusulası bozuk “Bandırma” vapuru ile İstanbul’dan Anadolu’ya hareket eden Ulu Önder, üç gün süren yorucu yolculuğun ardından arkadaşları ile birlikte 19 Mayıs’ta bağımsızlık ateşinin yakıldığı Samsun’a ayak bastı.

Ülkenin her yanını kuşatan düşman ordularına karşı yürütülen Milli Mücadele, kurtuluşun simge kenti Samsun’dan 104 yıl önce bugün başlatıldı.

19 Mayıs 1919’da Samsun’dan doğan, ulusun üzerine aydınlık, bağımsızlık, özgürlük saçan güneşin doğuşunun 104. yıldönümünü ülkede coşkuyla kutluyoruz. Karartılmak istense de o güneş ülkeyi aydınlatmayı sürdürüyor.

Mustafa Kemal Atatürk’ün, “Benim doğum günüm” dediği 19 Mayıs’ı ulusça heyecanla kutluyor, gür sesle “Bağımsızlık benim karakterim” diye haykırıyoruz. 19 Mayıs günü, Türk milleti için önemli bir gündür. Özgürlüğe, bağımsızlığa ilk adım o gün atıldı.

Kurtuluş savaşı, Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a ayak basması ile tüm yoksunluklarına karşın kararlılıkla başlatıldı. Mustafa Kemal, tüm ülkeyi emperyalizmin boyunduruğundan kurtaracak kıvılcımı bu kentte yaktı. Atatürk’ün ulusal birlik ve dayanışmayı gerçekleştirmek için çıktığı yolculuk halkın güçlenmesini sağladı, özgüvenini yerine getirdi.

Atatürk, bir konuşmasında “Ben 19 Mayısta doğdum.” demiştir. Ulu Önder’in 19 Mayıs’ı doğum günü olarak kabul etmesi, 19 Mayıs’ın tarihimizdeki yerini ve önemini çok güzel açıklıyor.

Kurtuluş Savaşı İngiltere ve Fransa gibi ülkelerin saldırmasıyla başladı. Savaşın Türk ulusunun onur ve zaferi ile tamamlanmasının ardından 29 Ekim 1923’te Cumhuriyet ilan edildi.

Türk halkına güzel yurdu, Cumhuriyet’i, bağımsızlığı ve özgürlüğü armağan eden Ulu Önder’in halkın gönlündeki sevgisi, saygısı günümüzde tüm karalamalara, alçakça saldırılara rağmen bitmiyor, aksine daha da çoğalıyor. Dünyada yaşanan gelişmeler onun ne denli dahi önder olduğunu kanıtlıyor.

Ne yaparsa yapsınlar, ne denli karalama ve iftiralar atarsa atsınlar nafile çaba içindeler. Boşa kürek çekiyorlar. Çünkü her gün binlerce yurttaş Anıtkabir’e koşuyor, Ulu Önderine ve devrimlerine olan bağlılığını saygı ile bildiriyor.

Bazı kendini bilmez meczuplar, Atatürk ve ailesine ne kadar dil uzatsa, Cumhuriyet’i yerden yere vursalar, ışık saçan güneşi söndürmeye çalışsalar da boş bir çabanın içinde olduklarını göremiyorlar.

O şaşkınlar, bugün özgür konuşabildikleri ortamın, koşulların Ulu Önder tarafından sağlandığının ayırdında değiller. Ne yaparsa yapsınlar, 104 yıl önce Samsun’dan doğan güneşin ferini söndüremiyorlar, aksine o güneş daha güçlü şekilde karanlığı alt ederek, her yeri aydınlatıyor.