Şükrü KARAMAN

Kısacık yaşamını bağımsız bir ulusun doğmasına adayan Ulu Önder
Mustafa Kemal Atatürk’ü 83. ölüm yıldönümünde saygı ve özlemle
anıyoruz.
Emperyalizm pençesindeki ülkeyi bağımsızlığına kavuşturarak Türkiye
Cumhuriyeti’ni kuran Mustafa Kemal Atatürk, çağdaş devrimleri, güçlü
fikir ve eserleriyle yaşamaktadır. 57 yıllık kısacık yaşamında ülkeyi
işgal eden düşman güçlerine karşı kazandığı utku ve oluşturduğu
Cumhuriyetin değeri ve anlamı her geçen gün daha iyi kavranmaktadır.
“Benim naçiz vücudum elbette bir gün toprak olacaktır” diyen Atatürk,
ölüm gerçeğinin farkındaydı. Lakin, güçlü fikirleri, devrimleriyle,
bıraktığı kalıcı eserleriyle yaşamaya devam edeceğini çok iyi
biliyordu.
Ölümünün ardından 83 yıl gibi uzun süre geçse de Türk ulusu, onun
düşüncelerini unutmayarak kalıtını,  ilkelerini, bağımsızlık
anlayışını, devrimlerini sonsuza dek korudu, korumaya devam edeceğini
kararlıkla gösterdi. Azınlıkta olsalar bile bazı karanlık ve yoz
kafalıların çirkin girişim ve saldırıları eserlerini ortadan
kaldırmadı, kaldıramaz. O aymazların anlayamadığı, anlamak
istemedikleri başta laiklik ilkesi olmak üzere sarsılmaz ilkelerinin
Türkiye Cumhuriyeti’nin sağlam inşa edilmiş temeli olduğudur.
Mustafa Kemal Atatürk, ölene dek  tüm yaşamını milletine adamış bir
liderdir. Onun varlığı, yurdumuzu kapladığı kadar dehası ve devlet
adamlığı dünyaca kabullenilmiştir. Yaşamı sayısız ve zaferlerle
doludur. Hayata geçirdiği, ülkeye çağ atlatan devrimlerinin,
ilkelerinin ne denli yaşamsal olduğu sıkıntılı bu günlerde daha net
ortaya çıkmaktadır. Atatürk’e duyulan özlem her yıl biraz daha
artıyor. Çağdaşlık yolunda gerçekleştirdiği devrimlerinin ne denli
yaşamsal, zorunlu ve haklı olduğu, geçerliliğini koruduğu bugün halk
tarafından daha iyi kavranıyor.
Bazı karanlık kafalılar tarafından sözüm ona küçük düşürülmeye,
itibarsızlaştırılmaya çalışılsa da her yıl 29 Ekim’de, 10 Kasım’da, 23
Nisan’da, 19 Mayıs’ta 30 Ağustos'ta Anıtkabir’e coşku ile akın eden
halk bunun böyle olmadığını, aksine sevgisinin giderek arttığını
kanıtlıyor.
10 Kasım’lar Atatürk’ü anma, anlama ve anlatma günüdür. Büyük önderin
Türk halkına armağanı olan, Türkiye’yi çağdaş ülkeler düzeyine
ulaştırmayı amaçlayan devrimleri, ilkeleri, aydınlık düşünceleri,
fikirleri gelinen süreçte daha iyi anlaşılıyor.
Onun yüce devlet adamlığı, yokluklar içinde kazandığı tarihi zafer,
gerçekleştirdiği devrimler, hafızalarda yer edinen “Yurtta Barış
Dünyada Barış” sözü dünyaya hala esin kaynağı oluyor.
Ne denli kara propaganda yapılırsa yapılsın Türk ulusu Ulu Önderine
sahip çıkıyor, ilkelerinin amansız savunucusu olduğunu her yerde gür
sesle haykırıyor, milyonlarca yurttaş sevgisini, saygısını Anıtkabir’e
koşarak gösteriyor. Ne yaparsa yapsınlar, halkın sevgisini, saygısını
gönlünden sildiremez, unutturamazlar. Çünkü Türk halkı dahi
adamlığını, ülkeye çağ atlatan devrimlerinin ne denli yaşamsal
olduğunun bilincinde.
Onun insanlığa ve ülkesine olan hizmetleri, yol gösterici devrimleri,
ulusal ve uluslararası her ortamda kuvvetlice dile getirilmeli, daha
iyi anlatılmalı.