Bölücü terör örgütü kendini feshetmesine yönelik yaptığı açıklamada , “Türkiye’nin tapu senedi” niteliğindeki Lozan Antlaşması ile 1924 Anayasasını sert eleştirerek hedefine aldı.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin 1 Ekim 2024’te başlattığı “PKK’nın silah bırakma eylemi” ile ilgili hükümet, DEM Parti ve İmralı arasında yürütülen uzun görüşmelerin ardından bölücü örgüt silah bıraktığını ve kendini feshettiğini duyurdu.

On binlerce güvenlik görevlisini şehit eden, 50 bine yakın insanın canını alan PKK’nın silah bıraktığını, eylemlerine son verdiği açıklaması barış adına olumlu gelişme. 47 yıldır süren bölücü terörden ötürü az acılar yaşanmadı bu topraklarda.

Zor koşullarda vatan nöbetini sürdüren, canı pahasına terörle mücadele eden on binlerce Mehmetçik, polis, jandarma ve güvenlik görevlisi geride gözü yaşlı evlat, eş, anne ve baba bırakarak şehit oldu. Bunlara baktığımızda PKK’nın kendini feshettiğini duyurması önemli gelişme. Lakin, yine de kuşkulu kamuoyu. Zira önceki yıllarda açılım adına sürdürülen görüşmelerin başarısızlıkla sonuçlanması ve terörün hortlamasından ötürü kaygılı vatandaş.

PKK’nın 12 Mayıs’ta yaptığı duyuruda net şekilde 24 Temmuz 1923’te emperyalist ülkelere karşı kazanılan utkunun resmi belgesi olan Lozan Antlaşması ile Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli niteliğindeki 1924 Anayasasının hedef alınması kaygıları artırdı. Duyuruda, “Partimiz PKK, kaynağını Lozan Antlaşması ve 1924 Anayasasından alan Kürt inkar ve imha siyasetine karşı, halkımızın özgürlük hareketi olarak tarih sahnesine çıktı” görüşüne yer verildi.

Bu tümcelerle Lozan Antlaşması ve 1924 Anayasası ile Kürtlere karşı imha ve soykırım uygulandığını savunuyor bölücü örgüt.Böylesi bir yaklaşım asla kabul edilemez. Lozan Antlaşması, Türkiye Cumhuriyeti’nin uluslararası düzeyde tapu senedidir.

Emperyalist işgalci güçlere karşı verilen antiemperyalist bir savaş sonucu elde edilen utkudur. İsmet İnönü’nün büyük çabası ile İsviçre’nin Cenevre kentinde emperyalist devlet temsilcileri ile 24 Temmuz 1923’te imzalanan antlaşma bir kez daha vurgulayalım Türkiye Cumhuriyeti’nin tapu senedidir.

10 Ağustos 1920’de Fransa’nın başkenti Paris’in banliyösü Sevr’de imzalanan antlaşmanın ortadan kaldırılması sağlamıştır Lozan Antlaşması. Sevr’e göre, Türkiye’nin Güneydoğu Anadolu Bölgesinde Kürt Devleti, Doğu Anadolu’da Ermeni Devleti kurulacak, İzmir ve çevresi Yunanlara bırakılacaktı.

Anadolu toprakları sadece Kastamonu ile Karadeniz’in birkaç ilinden oluşacaktı. İşte bu tehlikeyi ortadan kaldırdığı ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun önemli adımlarından biri olmasından ötürü son derece önemlidir Lozan Antlaşması. Bu anlaşma emperyalizmin ülkeyi parçalama heveslerine gem vurduğu için yaşamsaldır. Bu nedenle tartışılmazdır, gündeme getirilmesi dahi kabul edilemez.

PKK’nın hedefinde 1924 Anayasası da yer alıyor. Halifeliğin ve saltanatın kaldırılmadığı, üniter devletin ve laikliğin olmadığı , Türk milleti tanımının, bayrağın ve marşın bulunmadığı, resmi dilin Türkçe olduğuna ilişkin maddenin yer almadığı 1921 Anayasasına , 20 Nisan 1924’te kabul edilen 1924 Anayasası ile son verildi.

PKK’nın “Kürtleri inkar ve imha siyaseti” olarak savunduğu Lozan Antlaşması ve 1924 Anayasası , bırakın inkar ve imhayı Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun önünü açan, üniter yapıyı koruyan önemli adımlardır. Mustafa Kemal Atatürk’ün emperyalist güçlere karşı yürüttüğü mücadelenin ardından oluşturduğu çağdaş laik Türkiye Cumhuriyeti’nin temelidir. Savundukları,” inkar ve imha” görüşleri hayata geçerse , sözde “Ermeni soykırımı” gibi ileri yıllarda Türkiye’nin başını çok ağrıtır uluslararası mahkemelerde.

Bölücü örgütün Lozan Antlaşması ile 1924 Anayasasını hedefine koymasına karşın, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’den bu yönde açıklama gelmemesi dikkat çekici değil mi?

Şimdi birileri bunları yazdık diye, “Ne o terörün bitmesinden yana değil misin”, “Akan kan durmasın mı””, “Anaların gözyaşları dinmesin mi” gibi sorular yöneltebilir. Elbette, ülkede kan akmasın, şehitler gelmesin, anaların gözyaşları son bulsun. Ancak barış ortamı sağlanırken, Türkiye Cumhuriyetinin temel ilkelerini, kurucu değerleri pazarlık yapılmasın, tehlikeli söylemlerde bulunulmasın. Bu ülke ve Cumhuriyet öyle kolay kurulmadı. Yüz binlerce şehidin kanı var bu topraklarda. Görüşmeler, TBMM zemininde, şehit ve gazi yakınlarının görüşleri dikkate alınarak, temel nitelikler pazarlık konusu yapılmadan sürdürülmeli.

PKK, silah bıraktığını açıkladı, Ya PKK’nın Suriye’deki uzantısı YPG- PYD, İran’daki uzantısı PJAK ne yapacak. Onlar da silah bırakacak mı? Tümü kendilerini feshederse o zaman gerçek barış sağlanır.