Yakınlarını korkunç depremde yitirenler, konutları yıkılan veya ağır hasar görenler atalarından kalan topraklarını, yurtlarını terk ederek başka illere göç ediyor.

Eşini, dostunu, aile bireyini ve kapı komşusunu büyük felakete kurban verenler zorunlu olarak kadim topraklarını ağlayarak geride bırakıyor. Kentleri yeniden inşa edildiğinde geri dönecekleri umuduyla komşu ya da başka illere gidiyorlar.

Deprem bölgesinden Mersin, Antalya, Konya, Sivas, Kayseri, Ankara başta olmak üzere yurdun çeşitli illerine yoğun göç başladı. Milyonlarca depremzedenin zorunlu göçü beraberinde fırsatçı ev sahiplerinden ötürü fahiş kira artışlarını getirdi.

İnsanlıktan payını almamış deprem vurguncuları göçü fırsata çevirerek konut kira fiyatlarını rekor düzeyde artırdı. Bazı vicdansızlar deprem gibi büyük bir acıdan nemalanmak istiyor. 5-6 bin liralık olan 2 veya 3 odalı konutlar bunlar yüzünden bir anda 10 bin liraya kadar yükseldi. Hatta 10 ile 15 bin lira arasında talep eden açgözlü ev sahipleri var.

Bahçeli müstakil iki katlı konutların fiyatı 20 ila 30 bin lira aralığına fırladı. Bir yanda böylesine fırsatçılar varken, diğer yanda sayıları az da olsa konutların ücretsiz depremzedelere açan yardımseverler mevcut. İnsanlık ve vicdanlıkla bağlantılı olan güzel hareketler bunlar.

Yüzde 100’e ulaşan kira artışları karşısında göç edilen kentlerde ev bulabilmek çok zor. Öylesine yoğun talep var ki. Hali vakti yerinde olanlar bu fiyatı karşılayabiliyor. Ancak kıt bütçeye sahip gariban depremzedeler nasıl ödeyebilir o kirayı?

Fahiş kira artışları karşısında Ticaret Bakanlığı ile Hazine ve Maliye Bakanlığı’na şikayette bulunabiliyor. Lakin yasalarda fahiş fiyat talep edenlere uygulanacak yaptırımlar özel mülkiyet olmasından dolayı sınırlı. Yasalardaki yetersizlikten fırsatçılığın önüne geçilemiyor.

Emlak danışmanları da rahatsız vicdanları yaralayan bu durumdan.Çoğu kendilerine başvuran depremzedelerden hizmet bedeli, ev sahibinin onayı ile depozite almıyor. Depremde yitirdikleri canların yanında malını, mülkünü bir gecede kaybedenlere yardım elini uzatmak, insaflı ve vicdanlı olmak insanlık görevi.

Devletin bu duruma ivedilikle el koyması, fırsatçılara olanak tanımaması lazım.

O fırsatçılar şunu unutmasın; deprem bu hiç belli olmaz. Bir gece veya sabaha karşı sizi de vurabilir, sahip olduğunuz her şey bir anda yok olur. Lütfen biraz empati.

Ne demiş Yunus Emre, “Mal sahibi mülk sahibi, hani bunun ilk sahibi. Mal da yalan mülk de yalan. Var biraz da sen oyalan”.