Cumhurbaşkanı Erdoğan, AKP kongresinde yurttaşa “Evinizdeki altın ve dövizi ekonomiye kazandırın” diye seslenerek, yastık altındaki değerlerin Türk lirasına çevrilmesini istedi.


Malum, Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal’ın görevden alınmasıyla piyasalar tepe taklak oldu. Sabaha karşı yapılan operasyonun hemen ardından Türk lirası yabancı paralar karşısında değer yitirdi, döviz bir anda fırladı. Liradaki kırılganlık ekonominin yanı sıra dar ve sabit gelirli milyonlarca kitleyi vurdu, cepleri önemli ölçüde boşaldı. Görev değişikliğinden ötürü Türk lirasının yüzde 17 değer kaybettiği ekonomistler tarafından dile getirildi. Yani geçen cuma günü cebinde 100 lira olan vatandaşın parası bir gün sonra 83 liraya geriledi.


Merkez Bankası’nın faiz yükseltme kararı 20 ayda dört başkanı koltuğundan etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, yüksek faize şiddetle karşı çıkıyor ve bunu yüksek enflasyonun nedeni olarak görüyor. Ancak, dizginlenemeyen enflasyonun ateşini düşürmek için faiz oranını artırmak gerekiyor. Hem yabancı sermayenin gelebilmesi için de  faizlerin yükseltilmesi kaçınılmaz. Düşük faizlerin uygulandığı dönemlerde bile halkı canından bezdiren yüksek enflasyon, yani hayat pahalılığı önlenememişti.


 MB Para Politikası Kurulu’nun  son faiz oranını 200 baz puan artırarak yüzde 17’den yüzde 19’a çıkarması beklenmeyen karardı.  Cumhurbaşkanı Erdoğan, buna sinirlenerek Naci Ağbal’ı görevden aldı. Ancak, Erdoğan’ın haberi olmadan MB’nin tek başına böyle bir karar alamayacağını ileri sürenler var. Tabii doğruluk payını bilemem. Sonuçta  bir iddia.  Ha, faizlerin yüzde 19’a çıkarılmasıyla dövizin ateşi bir parça düşmüştü. Belki daha da gerileyecekti.


AKP kongresinde Erdoğan,  ekonominin içinde bulunduğu koşullardan ötürü yurttaşa çağrıda bulunarak, ellerindeki döviz ve altını Türk lirasına çevirerek yatırım hesaplarına aktarmasını istedi.  Çağrının altında kuşkusuz değer yitiren Türk lirasına yeniden saygınlık kazandırmak isteği var. 


Ne var ki  geliri yüksek, tuzu kuru olanların dışında milyonlarca vatandaşın elinde ve  evinde ne altın ne döviz var. Çünkü aldığı komik maaş ve düşük geliriyle altın ile dövize yatırım yapacak ekonomik gücü yok. Sürekli yükselen fiyatlar, markette her gün değişen etiketlerden dolayı ancak geçinmeye çalışıyor. Bırakın altın ve döviz  satın almayı, kirasını,  cep yakan elektrik ve doğalgaz faturalarını ödemeye, temel tüketim maddelerini almaya çalışıyor. Geriye kalan para ile harcamalarını karşılayabiliyor.


Ayda eline 1500- 2000, 2500 lira gibi son derece para geçen gariban emekli bu hayat pahalılığında nasıl tasarruf etsin, nasıl altın ve döviz alsın? Memur, işçi ve esnafın durumu da emekliden farklı değil. Keşke paraları olsa da altın ve döviz alıp tasarruf etseler. Ne mümkün.

Halk arasında bir deyim var, “Olsa dükkan sizin” diye. Dar gelirli milyonlarca yurttaşın ekonomik durumu da öyle.