Onlar her gün koşuşturarak temizliğe giden, sigortadan yoksun ev emekçileri. Onlar var olup ama olmayan kitle.

Onlar, lüks sitelerde, plazalarda, iş yerlerinde, konutlarda, villalarda mesai kavramı olmaksızın ter akıtan emekçiler. Onlar, sabahın alaca karanlığında ağzına dek dolu dolmuş ve otobüslerle gündelik işe yetişmeye çalışan gariban insanlar. Onlar, işsizlikten evde oturan kocasına ve okula giden çocuğuna emeği ile para yetiştirmeye çalışan kol gücüne sahip olanlar. Onlar, bazılarının toz bezi olarak küçümsemeye çalıştığı onuru ve emeği ile ekmek parasını kazanan  bireyler. Onlar, bir gün işe gidemezse aç kalanlar.

Sayıları 1 milyona ulaşan gündelikçi ev emekçileri salgının darbesini en çok yiyen kitlenin başında geliyor. 1.5 yıldır dünya ile birlikte ülkemizi pençesi altına alan korona belasından ötürü ev emekçilerinin büyük çoğunluğu ekmeği ve aşından oldu. Virüs korkusundan temizliğe gidemediler. Geçen yılın mart ayında iyiden iyiye geliri azalan kadın emekçiler aşamalı normalleşme ile birlikte işlerin açılmasıyla yavaş yavaş toparlanmaya başladı. Yapılan bir araştırmaya göre, salgında beş ana sektörde istihdam kaybı yaşandı. En büyük yitik yüzde 32 ile ev içi hizmetlerinde çalışanlarda gerçekleşti.

Ev temizliği işleri yapan, hasta ve yaşlı bakımını üstlenen, çamaşır yıkayıp ütü yapan, kısaca ev içi hizmetlerin tümünün her aşamasında yer alan, her gün evimizi, çocuğumuzu ve hastamızı emanet ettiğimiz  kadın emekçilerin sayısı 1 milyon dolayında. Bu denli yüksek sayıya karşın sadece 65 bini sigortalı, yani sosyal güvenceye sahip. Yüzde 99’unun hiçbir güvencesi yok. Sadece gündelik aldığı para ile geçinmeye çalışan ev emekçilerinin çok ama çok büyük kesimi sosyal güvenlik haklarından yararlanamıyor. Eğer bu insanlar hastalansa veya iş kazası geçirse hastanelerden, sağlık kurumlarından yararlanamayacak. Eşi üzerinden de sigorta güvencesi yoksa para ödeyip sağlık hizmeti alabilecekler. Alınmayan önlemler sonucunda birçok meslek hastalığına maruz kalıyorlar. 

Bu temel sorun yetmiyormuş gibi, işyerlerinde ahlak yoksunu kişiler tarafından cinsel ve fiziksel saldırıya, şiddete uğruyorlar. Ev hizmetlerinde çalışan her 10 kadından 3’ü bu tür çirkin saldırı ve mobbinge maruz kalıyor. Üç beş kuruşa, sigortasız çalıştıkları   işyerlerinde hayvani güdülere sahip ahlaksızların saldırılarına uğramaları en büyük sorunları. Toplum olarak bu çirkinliğe karşı durmak zorundayız.

 Haklarının güvence altına alınabilmesi için mutlaka 5510 sayılı iş yasası kapsamına dahil edilmeleri şart. 1 milyon emekçiden salt 65 bininin kayıtlı olması felaketin boyutunu açıkça gösteriyor. Ayrıca mesleki standartlara kavuşturularak, çalışma koşullarının iyileştirilmesi de kaçınılmaz. Onlar toz bezi değil, kol gücüne dayalı emekçi.