Pazarda kiraz en ucuz 150 TL’ye satılırken, papaz eriği 100- 150 TL arasında, kayısı 100 TL, karpuzun kilogramı 40-50 T arasında müşteri bekliyor.
Yaz meyve ve sebzelerinin boy göstermeye başladığı semt pazarlarında fiyatlar ateş pahası. Nisan ayında yurt genelinde yaşanan zirai don, akaryakıt fiyatlarındaki artışın nakliye ücretine yansıması meyve ve sebze fiyatlarını alabildiğine uçurmuş. Birbirinden güzel ve renkli görünümleri ile pazarcı tezgahlarını süsleyen meyve ve sebzenin yanına yaklaşamıyor dar gelirli vatandaş. Pazarda en ucuzundan ürün alınsa dahi 1000 TL’den aşağı para harcanmıyor.
Ekonomide bir türlü tutturulamayan dikiş, geriletilemeyen enflasyonun yanında nisan ayında yaşanan zirai don tarım ürünlerinin fiyatını tepeye taşıdı. Mayıs ayı sonuna yaklaşmamıza rağmen kaliteli domatesin kilogramı 100 TL’den aşağı değil. Yeşil fasulye ve patlıcanın fiyatı da cep yakıyor. Son yılların en büyük tarım afetlerinden biri olan zirai don, tarla ve seradaki ürünleri vurdu. Bu yıl üretimin geçen yılın üçte biri oranında gerçekleşeceğini belirtiyor çiftçiler. Hatta, gelecek yıllarda bile olumsuz etkisinin görüleceğini açıkladılar. Fiyatların bu denli yüksek olmasında önemli etken tarımdaki doğal afet.
Kötü haber, yaz mevsiminin ortasında bile ürünlerin bollaşmasına karşın fiyatların düşmeyeceği, belki 10-20 TL’lik bir gerilemenin söz konusu olabileceği yönünde . Gelen haberler tüketici, özellikle milyonlarca kıt gelirli memur, işçi, emekli, dul ve yetim adına hiç iç açıcı değil. Karpuzun toptan kilogramı tarlada 7 TL iken pazar ve marketlerde 40-50 TL arasında satılıyor. Zirai don ve nakliye ücretlerinin yüksekliği gerekçe olsa bile bu kadar fiyat farkı olur mu Allah aşkına… Birileri kat be kat kazanıyor, garibanların cebi boşalıyor. Hani aracılara karşı mücadele başlatılacak, eksiksiz denetimler yapılacak fahiş fiyatlar önlenecekti. Yapılıyor da tanık mı olmuyoruz?
Temel gıda fiyatlarındaki aşırı fiyatlardan ötürü hedeflenen yıllık enflasyon her ay revize ediliyor. Merkez Bankası, yıl başında açıkladığı 2025 yılı enflasyon hedefini sürekli yenileyerek yükseltiyor. TÜİK’in her ayın 3’ünde duyurduğu enflasyon verisi ile çarşı pazar fiyatları arasında dağlar kadar fark var. Kamuoyu pek inandırıcı bulmuyor. Zira, halk cüzdanını boşaltan fiyatları esas alıyor. Enflasyonun hedeflenen rakamlara gerilememesinde temel gıda ürünlerindeki aşırı fiyatların ve zammın durdurulamaması önemli etken.
Hayat pahalılığı, sebze ve meyvede ya da diğer gıda ürünlerindeki aşırı fiyatlar hangi partiye oy atarsa atsın, gönül versin, üyesi bulunursa bulsun 86 milyon yurttaşı doğrudan etkiliyor. Tabii, dar ve sabit gelirli milyonlarca işçi, memur, emekli, dul, yetim, esnaf ve çiftçiyi daha fazla vuruyor. Düşük aylık, maaş ve ücretle yaşam mücadelesi veren nüfusun ezici çoğunluğu dindirilemeyen, satın alma gücünü düşüren enflasyonun ve hayat pahalılığının bedelini her gün yoksullaşarak ödüyor. Tuzu kuru varsıllar zaten etkilenmiyor pahalılıktan. Ne denli yüksek fiyatlı olursa olsun canı çektiği her şeyi alabiliyor.
Can Selçuki’nin yaptığı bir araştırma hayat pahalılığından ve mevcut ekonomik durumdan salt muhalefet partilerin tabanı değil, Cumhur İttifakı’nı oluşturan AKP ve MHP tabanının da hoşnut olmadığı ve yakındığını gösteriyor. AK Parti’ye oy vermiş seçmenin yüzde 45’i ekonominin çok kötü olduğu görüşünde. Aynı şekilde MHP tabanının yüzde 46’sı ekonominin kötü olduğu görüşünde. Araştırmaya göre , Cumhur İttifakı’nı destekleyen seçmenin yarısı mevcut ekonomik tablodan yakınıyor. Demek yüzde 50’si hoşnut bu durumdan.
Araştırmanın ortaya koyduğu gibi, ülkenin bir numaralı sorunu temel gıdada can yakan yüksek fiyatlar, memur, işçi ve emeklinin yetersiz aylığı ve maaşı, düşük zam politikası, satın alma güçlerinin gerileyerek hızla yoksullaşmaları.