Soguk bir kış gecesiydi. Sivas’ın Yıldızeli ilçesinde yatılı okulda bir gün daha bitmişti. Bütün öğrenciler yatakhaneye çekilmiş , üzerlerine örttükleri battaniyelere sıkı sıkıya sarılmışlardı. 

O gün nöbet sırası ibrahim öğretmendeydi. Yatan çocukları kontrol ediyor, üzeri açılanların üzerini örtüyor, yastıklarını düzeltiyordu. Yatakhane’nin sonuna doğru geldiğin’de , yatağın içinde sessizce ağlayan çocugun sesini duydu! Battaniye ‘yi kaldırdı.
—hastamısın evladım?
—hayır öğretmenin.
—neden ağlıyor sun?
—çok acıktım.
—akşam yemek yemedinmi?
—hayır. Müdür öğretmenimiz ceza verdi. Yemek saatinde burdan çıkmam yasaktı.

Elinde olsa o saatte uçup gidecek, o müdürün bogazına sarılacaktı. Tuttu kendini , nede olsa müdür eşi çocukları ile kalıyordu lojmanda. Yakıştıramadı kendine...

Kaldırdı çocuğu yataktan elinden tuttu, yemekhaneye götürdü.
—-adın ne senin yavrum?
—-Mehmet , Mehmet Yıldız öğretmenin.

Ekmek , peynir yaptı Mehmet’e, yanınada çay demledi içtiler .Çocuğun mutluluğu gözlerinden okunuyordu. Kendide çok mutlu oldu. Yemeği bittikten sonra ,götürdü yatırdı Mehmedi üzerini örttü.

Hırsından uyuyamıyordu, dışarı attı kendini . Sivas’ın soğuğu bıçak gibi kesiyordu. Bir sigara bir daha, saatler içinde bir paketi bitirmişdi.

Sabah müdürün odasına girdi, gözleri alev saçıyordu. Gögsünden duvara dayadı müdürü.

— senin çocuğun varmı? Sorduğu sorunun cevabını biliyordu tabiki.
—ne oldu ibrahim hocam?
—varmı çocuğun? Biraz daha sıktı duvara doğru müdürün vücudunu.
—var dedi...
—çocuğunun aç yatmasına dayanabilirmisin?

Anlamıştı müdür. Ama suçu var dedi! “Hangi suç bir çocuğun aç yatmasının cezası olabilir? “ Tükürdü yüzüne çıktı odadan.

Yaptıkları bütün okulda duyulmuştu. Diger çocuklarda geldiler. Yaşadıklarını , aç gecelerini anlattılar. Müdür’ün talimatı ile eşit dağıtılmayan yemeklerinden bahsettiler. 

Konu önce Yıldızeli ilçe milli eğitim müdürlüğüne gitti, sonrasında kaymakam’lıga. 
O zaman da düzen aynıydı arkası olanın güçlü olduğu!

Ertesi gün tahta valizine eşyalarını koydu ibrahim ögretmen. Müdürün korkusundan kimse yolcu edemiyordu. Merdivenlerden aşagı inip okulun bahçe kapısına yaklaşmıştı’ki bütün çocuklar kimseyi dinlemeden koştular, ellerine ,ayaklarına sarıldılar. Hepsi ağlıyor’du. İbrahim ögretmen de.

Ondan sonra hiç bir çocuk aç yatmadı okulda. Herkes yemeğini eşit aldı. Saygı ve rahmetle.  

Mehmet Yıldız ‘ mı ne oldu ?? Bir gün elinde çikolata çiçeği ile çıktı öğretmeninin karşısına.  Büyük kızı Güzide’yi istedi ve aldıda...

İbrahim Şahin 
20 Eylül 1938 de çiftçi bir ailenin 5 çocuğundan biri olarak Zara Akyazı köyünde doğdu .İlk orta lise tahsili’ni tamamladıktan sonra Eğitim enstitüsü’nü bitirip öğretmenliğe başladı. Bir çok öğrenci yetiştirip, onların hayatlarına dokundu. 10 Ağustos 2016’da bir hoş seda ve Güzide, Nermin, Ergin, Hüseyin ,Nesrin i bırakarak ayrıldı aramızdan...