28 Mayıs 1925’te İstanbul’da dünyaya gelen Türk siyasetinin efsane “Karaoğlan” ı Bülent Ecevit 100 yaşında.

Gazeteleri okurken SÖZCÜ Gazetesi’nde Saygı Öztürk’ün, Bülent- Rahşan Ecevit çiftinin çok yakınında olan, onlara ilişkin bilgileri kitaplaştıran gazeteci Mehmet Çetingüleç ile gerçekleştiği söyleşiye odaklandım. “Ecevit tarihçisi” olarak bilinen Mehmet Çetingüleç, anılarını anlatırken ulusal duruşlarından ötürü Ecevit hükümetlerinin ABD tarafından ne denli baskıya alındığını bir kez daha gün yüzüne taşıdı.

KKTC Barış Harekatı sonrası ve ABD’nin Irak’a yapacağı operasyona karşı çıkmasının ardından Türkiye’ye, özellikle Bülent Ecevit başkanlığındaki hükümetlerin baskı altına alınmasını, 2002 yılında MHP lideri Devlet Bahçeli’nin hala nedeni belli olmayan erken seçim çağrısı üzerine DSP-ANAP- MHP koalisyonun yıkılmasını tanıklığı ile dile getirerek eski günleri anımsatmış Mehmet Çetingüleç.

8 Mayıs 1972’de yapılan CHP kurultayında Parti Meclisi oylamasında Ecevit yanlılarının güven oyu alması üzerine genel başkan İsmet İnönü istifa etti, Bülent Ecevit 14 Mayıs 1972’de genel başkan seçildi. CHP, Ecevit önderliğinde yüzünü işçiye, köylüye, ezilenlere dönerek yeni politik mücadeleyi önceledi, partiye “ortanın solu” kimliğini kazandırdı. Başbakanlığı dönemlerinde ülkenin çıkarı için başta ABD olmak üzere, emperyalist ülkelere karşı ödünsüz mücadele etti.

26 Ocak 1974 ‘de Başbakan olunca ilk talimatı Kıbrıs çıkarmasına yönelik hazırlıkların yapılmasıydı. 6 ay sonra 20 Temmuz 1974’de ABD’nin direnmesine karşın Kıbrıs Barış Harekatı başlatıldı. O harekatla Rum baskısı altındaki Kıbrıslı Türkler özgürlüğüne kavuştu, bugünkü KKTC’nin temeli atıldı. Ecevit’in harekatın başlangıcında söylediği “ Biz aslında savaş için değil, barış için, yalnız Türklere değil, Rumlara da barış getirmek için Ada’ya gidiyoruz” tümceleri tarihin arşivinde yer aldı.

ABD ne denli karşı çıksa, vazgeçirmeye çalışsa da Bülent Ecevit Barış Harekatı kararından bir milim geri adım atmadı. Kararlılığı, direnci kendisini Türk siyasetinin efsane “Karaoğlan”ı yaptı. 1977 seçiminde dağlara, taşlara “Karaoğlan” yazıları yazıldı, halkın umudu oldu. Seçim sonucunda CHP birinciliği edinmesine rağmen iktidar olamadı. Bu durum CHP’lilerin hala hüzünle andığı yaman çelişkidir.

1977 yılı seçim kampanyasında “Ne ezilen, ne ezen, insanca hakça düzen” düzen” diyerek emekçinin, “ Toprak işleyenin, su kullananın” diyerek köylünün yanında olduğunu ısrarla dile getirdi. 1961-1965 yılları arasında İsmet İnönü başkanlığında kurulan hükümette Çalışma Bakanlığı görevini üstlenen Bülent Ecevit, yoğun çaba ile işçiye büyük haklar tanıyan 274 ve 275 sayılı toplu sözleşme ve grev yasalarının çıkarılmasını sağladı. Karaoğlan, bu yasaların hayata geçmesindeki çabaları ile emekçi dostu olduğunu kanıtladı. Ne yazık ki 12 Eylül yönetimi o yasaları kaldırdı, emekçi büyük kayıplara uğradı.

Dört kez Başbakanlık görevinde bulunan Bülent Ecevit, ulusal duruşu, özgürlükçü yapısı, emekçi dostu özelliği ile Türk siyasetine damgasını vurdu. Lakin, duruşu, ülke sevdası ABD’yi oldukça rahatsız etti. Nitekim son Başbakanlığı döneminde Irak operasyonu öfkesini içinde saklayan ABD’nin tezgahı, ithal Kemal Derviş’in oyunları ile DSP-ANAP-MHP hükümeti yıkıldı, partisi parçalandı. En yakın arkadaşları Kemal Derviş’in operasyonu ile arkasından hançerledi. Siyasetin en büyük nankörlüğünü yaşadı Karaoğlan.

En önemlisi sağlığını yitirdi, günlerce hastanede yattı. Ve 5 Kasım 2006’da yaşamını yitirdi. Türk siyasetinden ABD’ye kafa tutan, emekçiyi, köylüyü, ezileni savunan, hakları için mücadele eden “Karaoğlan” geçti, iz bıraktı. Unutulmadı, unutulmayacak.