CHP’nin 38. Olağan Kurultayı’nın iptaline ilişkin dava beklendiği gibi 8 Eylül’e ertelendi. İki ayı aşkın daha CHP tartışmaların odağında olacak.
Aslında yargının davayı sürüncemede bırakmadan bir an önce karar vermesi çok iyi olurdu. 8 Eylül ‘e erteleme kararının, oyunu artıran, iktidara yürüyen CHP’nin iki ay gibi uzun sayılacak sürede enerjisini ülkenin diğer sorunlarına eğilmesini kuşkusuz azaltacak. CHP tartışmaları, Kemal Kılıçdaroğlu’nun tepki toplayan açıklamaları, yargının olası kararı sıcak yaz gündeminin ilk sırasında yer alacak. Siyasi dava olarak değerlendirilen kurultayı iptal davası daha çok konuşulacak. Bu durumu uzaktan izleyen birileri sevinecek.
Gençliği, enerjisi, yurt genelindeki coşkulu mitinglerle son derece başarılı olan, CHP’nin oy oranını artıran Özgür Özel, yıllar sonra Bülent Ecevit’ten bu yana özlemi duyulan genel başkanlık profili sergiliyor. Özel’in toplumda karşılığının artması, CHP’nin birinci parti konumuna yükselmesi hali ile iktidarı kaygılandırıyor. Zaten ekonomide durumlar hiç iyi değil. Memur, işçi, emekli, esnaf, çiftçi, dul ve yetim “Geçinemiyoruz” diyerek alanlardan her gün haykırıyor, umut olarak CHP’yi ve Özgür Özel’i görüyor. İstanbul ve Anadolu’daki mitingler bunun en güzel göstergesi. Böyle bir tablo karşısında CHP’nin kurultay iptal davasına enerjisini harcaması zaman kaybından başka bir şey değil.
Eski genel başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun, yargının vereceği mutlak butlan kararı ile yeniden koltuğua oturabileceğine ilişkin açıklamaları parti tabanında büyük tepki topladı. “Kayyım geleceğine genel başkanlık görevini kabul ederim” mealinde açıklamaları 13 yıl o koltukta oturan Kemal Kılıçdaroğlu’na yakışmadı. 13 yıllık CHP genel başkanlığı döneminde, 2019 yerel seçimleri dışında AK Parti karşısında hiçbir başarı edinemeyen, sürekli yenilgiler yaşayan Kılıçdaroğlu’nun yeniden genel başkanlığı ağzına bile almaması gerekirdi.
CHP’nin DNA’sına aykırı Ekmeleddin İhsanoğlu’nu 2014 yılında CHP’nin cumhurbaşkanı adayı yaparak seçmene “tıpış tıpış oy vereceksiniz “ demesi,, 2023 yılı seçiminde kazanacak isimlere karşın, oluşturduğu 6’li Masa ucubesi ile kendi adaylığını dayatması ve seçimi yitirmesi Kemal Kılıçdaroğlu’nun başarısızlığın belirgin kanıtları idi . Yenilgiye doymayan pehlivan misali her seçimde tabanı hayal kırıklığına uğrattı, buna karşın koltuğunu 38. Olağan Kurultay’a dek korudu. “Arkadan hançerlendim” dediği kurultayda 13 yıllık koltuğunu bırakmak zorunda kaldı. Tutuklu Ekrem İmamoğlu ile Özgür Özel’e o günden bu yana içinde bitmez öfke var.
Bugünkü açılamalarının kaynağı, kendisine seçim kaybettirdiğine inandığı Özgür Özel ile Ekrem İmamoğlu’na karşı bitmez hırsıdır. Ona düşen görev ayrıştırıcı değil, önceki genel başkanlar gibi zor günlerde Özgür Özel ve yönetimin yanında durması, kamuoyuna birlik mesajı vermesidir. Lakin, korkunç hırsla hareket ederek CHP tabanında hızla kredisini tüketiyor, partiye zarar vermekten kaçınmıyor. Kendisini eleştiren yazar ve gazetecileri birileri tarafından “fonlanmakla” suçluyor. Oysa, iktidara yakın yazar ve gazetecilerin kendine olan desteğini algılayamıyor, düşünmek istemiyor.
Hadi diyelim, yargı mutlak butlan kararı verdi, Kemal Kılıçdaroğlu yeniden CHP Genel Başkanı oldu. Üyeler partiden istifa etmez mi, seçmenin gözünde saygınlığı kalır mı, CHP’nin yükselen oy oranı hızla dibe çakılmaz mı? Bunları da hesap etmesi gerekiyor Piro’nun.
8 Eylül’e dek Özgür Özel ile Kemal Kılıçdaroğlu arasında görüşme gerçekleştirilerek, buzların eritilmesi kaçınılmaz. Kılıçdaroğlu, buna yanaşmıyorsa, küçüğü olarak CHP genel başkanının bu girişime öncülük etmesi gerekiyor. Olmuyorsa, bırak gitsin ipin ucunu nereye kadar giderse. Kimsenin kuşkusu olmasın taban ve seçmen gelişmeleri gayet iyi izliyor, değerlendiriyor.