Tam 12 yıl olmuş. 1 Ekim 2009 da gitmiştim ilk defa Moldova’ya yanımda sevgili Ercan Karakoyunlu vardı. Önce Moldova’nın başkenti Kişinev’e indik , bir gün konakladıktan sonra ertesi gün Tiraspol ‘a dogru yola çıktık otobüsle. Şehre 100 km kala gümrük kapısına benzeyen bir binada durdurulduk.

Önce passportlarımız toplandı, bir saat bekledikten sonra yeniden dagıtıldı. Sonra otobüsümüze bir polis bindi şehre kadar eşlik edeceğini söyledi. Açıkçası Rus coğrafya’sını bilmeme rağmen şaşırmıştım. Artı bütün polisler Türkçe konusuyordu.

Öğrendim sonra halkın büyük bölümünün Gagavuz Türklerinden oluştuğunu ve polis teşkilatında sadece Gagavuz Türklerinin çalıştıgını. Bulundugunumuz bölge her ne kadar Moldova olsana, şu anda Transdinyester bölgesindeydik. Transdinyester Moldova içerisinde tek taraflı bağımsızlığını ilan etmişti. Kendi , meclisi, polisi. Posta sistemini kurmuştu. Aslına bakılırsa Moldova ‘dan çok Rusya ‘nın kontrolündeydi.

İşte sheriff Tiraspol böyle bir yerde doğmuş’tu. Arkasında kaynağı belirsiz milyonlarca dolar ve 400.000 nüfus vardı.

Şampiyonlar Ligi'nde Real Madrid'i yenerek büyük sükse yapan Sheriff'in karanlık yüzü, bu başarıya gölge düşürebilir.
UEFA’nın Finansal Fair Play uygulaması, Avrupa’nın dev kulüpleri söz konusu olduğunda en fazla gündeme gelen konulardan biri. Ancak Sheriff Tiraspol gibi düşük profilli bir kulüp yakın zamana kadar bu tartışmaların içine hiç girmemişti. Ta ki, Real Madrid karşısında aldıkları tarihi galibiyet tüm gözleri üzerlerine çevirene dek.

Sheriff, Avrupa macerasına Şampiyonlar Ligi elemeleri birinci turundan başlamıştı. İngiltere’nin Avrupa Şampiyonası’nda Danimarka’yı mağlup edip final biletini aldığı gece, Sheriff de Arnavutluk şampiyonu Teuta karşısında ter döküyordu.

Daily Mail’den Martin Samuel, yazısında Sheriff’in FFP (Finansal fair play) radarına neden yakalanabileceğini ve perde arkasındaki kirli ilişkileri gözler önüne seriyor.

Aziz Yıldırım’ın da defalarca söyledigi gibi;FFP, asıl amacından saparak Avrupa futbolundaki güç odaklarının yeni yatırımcıların yoluna taş koymasını sağlayan bir araca dönüştü. UEFA’nın, La Liga Başkanı Javier Tebas’ın, Manchester United yöneticisi David Gill’in ve Bayern Münih’in eski CEO’su Karl-Heinz Rummenigge’nin Manchester City ve Paris Saint-Germain takıntısının arkasında bu sebep yatıyor.

Elit kulüpler arasında güç ve şampiyonluk yarışı devam ederken Sheriff’in Moldova’daki rekabeti yok etmesine kim aldırış eder ki? Belki de Madrid zaferi fikirlerini değiştirebilir.

Her şey 24 yıl önce başladı

1997’de Tiras Tiraspol adıyla kurulan kulüp, bir yıl sonra Sheriff Tiraspol adını aldı ve 1998/99 sezonunda Moldova Kupası’nı kaldırarak ilk büyük başarısını elde etti. 2000/01 sezonunda ise tarihindeki ilk lig şampiyonluğunu kazandı.

O tarihten bu yana oynanan 20 sezonun 18’inde şampiyonluk Sheriff’e gitti. Moldova futboluna ambargo koyan Sheriff’in en yakın rakibi, ekonomik zorluklar içindeki Zimbru Chisinau, fakat iki kulüp arasında kapanması imkansız görünen bir uçurum var.

Sheriff bu sezon Moldova Ligi’nde üçüncü sırada, fakat eksik üç maçını tamamladığında zirveye çıkması oldukça muhtemel. Zaten farklı bir sonuç bekleyenlerin sayısı da yok denecek kadar az.

Peki FFP bu hikayeye nerede dahil oluyor? Antrenman tesislerine ve 12 bin kapasiteli stadına 175 milyon euro’luk yatırım yapan Sheriff, buna karşın maçlarını ortalama bin seyirciye oynuyor.

Sheriff’in kadrosunda sadece beş Moldovalı oyuncu var. Real Madrid maçında süre alan 14 oyuncunun üçü Brezilyalı, ikisi Yunan, ikisi Kolombiyalı. Birer oyuncu ise Peru, Gana, Lüksemburg, Mali, Özbekistan, Kuzey Makedonya ve Trinidad uyruklu.

2015’ten bu yana Sheriff’i Hırvat, Fransız, İtalyan ve Ukraynalı teknik direktörler çalıştırdı. Bu kadar yatırımın ve harcamanın karşılığında takımın 2019 yılındaki ortalama seyirci sayısı 928’di.

Elbette Sheriff’in sponsorları var. Bunlardan biri sahibi Sheriff olan Tiraspol merkezli finans kuruluşu Agroprombank. Diğeri ise Sheriff Sports Complex. Evet bildiniz, bu sponsorun sahibi de Sheriff.

KGB bağlantısı ve kaçakçılık iddiaları

Manchester City’nin Abu Dhabi bağlantılarını mercek altına alan UEFA’nın Sheriff konusunda aynı hassasiyeti göstermediği açık. Peki City ve PSG konusunda harcanan çabayı, Transnistria bölgesinin bu gizemli takımı söz konusu olduğunda niye göremiyoruz?

Gelin Sheriff’in hikayesinde biraz daha derinlere inelim. İki eski KGB ajanı Viktor Gushan ve Ilya Kazmaly, emekli personelin ihtiyaçlarını karşılamak için bir yardım organizasyonu kurar. Sovyetler’in yıkılmasını fırsata çeviren ikili bu girişimi dev bir şirkete dönüştürür.

Sheriff’in sloganı ‘Daima seninle’. Bağımsızlık isteyen ve aynı zamanda Rusya’yla yakın ilişkiler içinde olan Transnistria bölgesinde gerçekten de Sheriff her zaman sizinle. Sheriff logosunu süpermarketlerde, bir televizyon kanalında, bir GSM operatöründe, bir bira fabrikasında, bir yayınevinde, ulaşımda, inşaatta, et işleme tesislerinde, iki ekmek fabrikasında, bir reklam ajansında görmek mümkün. Yerel yönetim üzerindeki etkileri de göz ardı edilemeyecek boyutta.

Sheriff Tiraspol

Uluslararası düzeyde tanınmayan Transdinyester ülkesinde  yasalar, bölgeyi bir kaçakçılık cenneti haline getirecek şekilde düzenlenmiş. Afrika ülkelerine satılan silahlar ile kaçak sigara ve alkolün özerk Transdinyester bölgesinden geçtiği tahmin ediliyor.


Sheriff Tiraspol, Moldova ligindeki diğer kulüplerin aksine yaptığı transfer harcamaları ve ödediği maaşlar için vergi vermiyor. Ama lig üzerinde çok büyük bir güce sahipler. Kulüp, eskiden kadroda altı Moldovalı oyuncu bulundurmayı zorunlu kılan kuralın değişmesini sağlamış.

KGB ajanlarıyla olan ilişkilerine, silah kaçaklığı iddialarına ve Moldova’daki futbol kültürünü yerle bir etme tehlikesine rağmen, Sheriff’in kazandığı başarı yine de bir peri masalı. Ancak City de bir peri masalıydı. Manchester’ın ikinci sırada kalan kulübü, bulduğu kaynakla United’ın gölgesinden çıkmayı başarmıştı.

UEFA ve ortakları yıllardır City’yi engellemeye çalışıyor. Peki aradaki fark ne? Belli ki, kimse Sheriff’i bir tehdit olarak görmemişti. Belki de tepedekiler sandıgımız kadar akıllı değiller yada rüşvetin en büyük payı UEFA ‘da FIFA’ da paylaşılmaya devam ediyor.


Ali K Şahin