Asrın Felaketi’ni yaşadık.  450 veya 500 yılda yaşanabilecek bir büyük depremle sarsıldık. Yaşamaya da devam ediyoruz... Bunu da bize yaşamak nasip oldu. Ne diyelim kader çizgimiz böyleymiş! Sevdiklerimizi, dostları, okul arkadaşlarımızı, yakınlarımızı kaybettik. Acımızı içimize gömdük. Yıkıldık resmen!

Ben o depremi iliklerime kadar hisseden ‘Tamam artık bitti gidiyorum’ diyenlerden biriyim. Ben yaşadığımı bilirim. İlk 100 saniye daha sonya 84 saniye… Yaşamın gözümüm önünde canladı gitti. Ölümü gördüm. Gittim geldim resmen... Yaşayan bilir. Kimse oturup ahkam kesmesin…

Ailemi kurtarmayı düşündüm. Ben onlar için varım. Onlar yoksa... 

Türkiye yüzyılın felaketini yaşadı. Şu anda açıklanan rakan 42 bin… Ama bence çok daha fazla.

Yani Binlerce canımızı kaybettik. Deprem 10’dan fazla kentimizi yerle bir etti.

Yaşanan büyük acılara rağmen, Türkiye etle tırnak oldu ve zor zamanda kenetlenmeyi bildi. Komşu komşunun külüne muhtaç derlerdi gerçekten de öyle oldu. İnsanlar ekmeğini suyunu paylaştı.

Herkes  Olası büyük deprem senaryolarında İstanbul’a odaklanıyordu ama deprem Güneydoğu illerimizi vurdu!


Kahramanmaraş'ın Pazarcık ilçesi merkezli 7,7 büyüklüğünde depremin şiddeti, Gaziantep, Kilis, Diyarbakır, Adana, Osmaniye Şanlıurfa, Adıyaman, Malatya ve Hatay'ı da büyük sarstı.
10 kente bağlı ilçelerde ve köylerde de büyük hasar var. Ölü ve yaralı sayısı artarak devam ediyor.
7,8 büyük bir deprem! Hem kara kışta hem de herkesin uykuda olduğu sabah saat 04.17'de meydana geldi!


YENİLER NİYE YIKILDI?


Bu depremi yine aylarca konuşacağız ama şimdi birlik olma ve yardımlaşma zamanı. Göçen binaların altında yaşam savaşı veren insanlarımıza ulaşmak için devletimizin tüm kurumları ve halkımız büyük bir kurtarma mücadelesi veriyor.
Depremde yeni yapılmasına rağmen yıkılan rezidans ve lüks binalar da var!


"Evim 99'dan sonra yapıldı, deprem yönetmeliğine uygun" sözünün bazı yeni binalar için yalan olduğunu yine görmüş olduk.
Depremleri yıllardır konuşuyoruz. Yeni bir bina yapılırken yapılması gerekenler biliniyor.
Zemin etüdü var, statik proje, deprem yönetmeliği var. Hangi kalitede malzemenin kullanılacağı belli. Teknoloji çok gelişti ama bizde yeni binalar da yıkılıyor!


Depremin gerçekleştiği bölgelerde 4-7 milyon TL'ye satılan, yüksek kiralar ödenen dairelerin olduğu bazı yeni binalar çöktü.


Yeni binaların yıkılma nedenleri belli; malzemeden çalıyorlar, rüşvetle yapı ruhsatı alıyorlar ve büyük kar oranlarıyla bu daireleri satıyorlar.


Sonra bir büyük depremde insanlar bir ömür boyunca para biriktirerek aldıkları evlerin altında hayata veda ediyorlar. Yok, böyle bir trajedi!


Belli sermayesi olan, canı isteyen herkes yüklenici olabiliyor. Müteahhit olmak bu kadar kolay olmamalı!
Türkiye, kasırga ve büyük fırtınaların yaşandığı bir ülke değil. Hafif malzemeden, müstakil ev yapmaya çok uygun bir coğrafyada yaşıyoruz.


Ama insanları onlarca daireye sığdıran yüksek binalar daha çok kar getiriyor. Beton daha çok kazandırıyor!


Yine aynı konuları tartışıyoruz ama bazıları yine malzemeden çalmaya, çürük binalar yapmaya devam ediyor.


Şimdi bu yeni binalara kimler ruhsat verdiyse, kimler bu binaların yapımından sorumluysa hesap vermeli! Kaçanlar, saklananlar, hepsi birer birer yakalanıyor. Hepsi ADALET’E hesap verecek. Kimse kaçamayacak. Yiten canların hesabını verecekler…


Deprem öldürmez, binalar öldürür! Bu sözü hep söylüyoruz ve bu sözün ne anlama geldiğini şimdi yine gördük. Umarım bu sefer gerekli dersleri alırız.

Dünya, Türkiye’de insanların zor zamanlarda nasıl kenetlendiğini bir kez daha gördü.

Depremin bütün acısına rağmen Batı’dan Doğu’ya insan seli aktı. ‘Acaba birilerini kurtarabilir miyiz?’ diye insanlar sıcak yataklarından kalkıp deprem bölgelerine koştu. Bu fedakarlığı görmek insanın direnme gücünü artırıyor.

Şimdi kenetlenme zamanıdır. Birlik bütünlük olma zamanıdır. El ele verip komşumuzun yarasını sarma zamanıdır. Bize bu yakışır. Zor günde felaket tellallığı yapmanın kimseye yararı yoktur.

Yaşanacak artçı ya da başka bir depreme karşı önlemlerimizi almalıyız.

Derken. Hatay Defne merkezli 6,4 depreme çifte yakalandık hem de. Çok sarsıcı ve korkutucu bağımsız bir depremdi. Ölü ve yaralılar var. Artık bu deprem ve artçılara alışmak zorundayız.

Kaderimize razı olmalıyız. Hatay, İslahiye, Nurdağı ve Pazarcık’ta sahada çok acı hikayelere tanık oldum ve dinledim.

Hasarlı binalara girmemeliyiz.

Yüzyılın felaketine karşı, yüzyılın birlik ve beraberliğini göstermeliyiz. Bu büyük depremde hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaralılara geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. Allah bir daha böyle afat göstermesin.

Evet, yıkıldık, ama ayaktayız. Enkazın altında kaldık. Canlarımızı yitirdik, ağır yaralılarız var.

Bundan dersler çıkarmalıyız. El ele vererek biz bu büyük badireyi de atlatacağız. Şu,bu, sol, sağ, Ahbap çavuş, Oğuzhan, AFAD,, cemaat, dinci, solcu, milliyetçi demeden kenetlenmek zorundayız.

Büyük Felaket yaşadık. Yıkıldık. Enkaza gömüldük. Ama ayağa kalkmasını da bilmeliyiz.

Nefret, düşmanlıklar şimdi bir tarafa.. Bü ülke bizim, bu insanlar bizim. Ayağa kalkmak zorundayız… Hadi... 

Hesabı sonra görürüz…