Osmanlı Anadolu’da birçok önemli noktaya kervansaraylar, yollar, köprüler ve yine daha ziyade ticari amaçlarla hanlar inşa edilmiştir. Osmanlı Dönemi’ni geçmiş yıllara göre turizm açısından daha dinamik hale getiren faktör ise kuşkusuz inanç turizmi olmuştur. Osmanlı’nın Anadolu, Asya ve Afrika topraklarında hakim olduğu alanları genişletmesi ile birlikte Müslümanlar, hac ibadeti kapsamında Mekke ve Medine’ye daha rahat seyahat edebilir hale gelmiştir. Bu durum, o yıllarda turizmin en önemli kaynağı idi.

On altıncı yüzyıldan itibaren bütün dünyayı etkileyen çeşitli gelişmeler Osmanlı topraklarını kısa sürede etkisi altına almıştır. Coğrafi keşiflerle beraber Osmanlı topraklarından geçen ticaret yolları eski önemini yitirmiştir.

Bunun yanında, Avrupa’da başlayan rönesans ve reform hareketleri ve sonrasındaki Sanayi Devrimi ile birlikte, tüm dünyada turizm konusu da farklı bir boyut kazanmıştır. İnsanlar artık sadece ticari amaçlarla değil, kültür, sanat, moda, sağlık, eğitim ve eğlence amaçları ile de seyahat etmeye ve gittikleri yerlerde konaklamaya başlamıştır. Sanayi Devrimi ile teknolojide çok ciddi ilerlemeler kaydedilmiş ve bu da seyahat sürelerini büyük oranda kısaltmıştır.

Özellikle 19. yüzyılda Türkiye topraklarından Avrupa’ya çeşitli amaçlarla seyahat eden insan sayısı ciddi oranda artmıştır. Bu yıllarda, Osmanlı’da da turizm açısından birtakım düzenlemeleri görmekteyiz. Bazı müzelerin hizmete sokulması, uluslararası fuarların düzenlenmesi, seyahat acentalarının devreye alınması; otel ve restoran gibi mekanların açılması, turizm açısından önem taşımaktadır.

Yirminci yüzyılın başında gerçekleşen 1. Dünya Savaşı, bütün dünyayı birçok konuda etkilemiştir. Turizm sektörü de bu konuda en fazla etkilenen alanlardan biri olmuştur. Zira, bu yıllarda turizm faaliyetleri ciddi oranda azalmış; hatta durma noktasına gelmiştir. Türkiye’nin de içinde bulunduğu coğrafyada seyahat güvenliği azaldığından ötürü, birçok kimse bu topraklara seyahat etmek istememeye başlamıştır.

Sonraki birkaç yıl içinde gerçekleşen Milli Mücadele Dönemi’nden sonra Türkiye’de yeni bir devlet kurulmuş ve her konuda olduğu gibi turizm konusunda da yepyeni bir sayfa açılmıştır.

Cumhuriyet dönemi ile birlikte turizm sektöründe sürdürülen faaliyetler çok ciddi oranda hız kazanmıştır. Özellikle ulaşım alanında yapılan çalışmalar ve gerçekleştirilen yatırımlar ile Türkiye’de hem yurtiçinde hem de yurtdışınde önemli bir turizm merkezi haline gelmeye başlamıştır.

Özellikle seyahat güvenliğinin tekrar artması; kültür, sanat, ekonomi, ticaret ve sosyal alamında yeni girişimlerin yapılması ile Türkiye, dünyada gelişen turizm sektöründe adından söz ettirmeye başlamıştır. 1940’lı yıllara kadar olan süre boyunca Türkiye’de turizme yön veren kurum, Atatürk tarafından kurulan Seyyabın Cemiyeti olmuştur. 1934 yılına gelindiğinde ise devlet resmi olarak turizm sektörünü yönetmeye başlamıştır.

Türk Ofis adıyla kurulan büro ile devlet, Türkiye’de turizm faaliyetlerinin düzenlenmesini, yasal olarak idare edilmesini ve yapılan çalışmaların bir kural çerçevesi içerisinde olmasını sağlamıştır. Sonrasında devletin bu konuya daha fazla dahil olduğunu görmekteyiz.

Zira, 1957 yılına gelindiğinde turizm sektörü artık bu konuyla ilgili kurulan bir bakanlık tarafından yönetilmeye başlanmıştır.
 
Türkiye’nin turizm sektörü içerisinde hem ulusal hem de uluslararası düzeyde bu kadar faal bir bölge haline gelmesi, son birkaç on yıl içerisinde gerçekleşen bir durum olmuştur. Zira, devlet her ne kadar turizmi desteleyen politikalar izlese de 1980’li yıllara kadar ülkemiz turizm konusunda hak ettiği değeri görememiştir.

Bunda birçok şeyin etkili olduğu söylenebilir. Zira, özellikle ülkemize gelen turistlerin başta konaklama ve ulaşım olmak üzere birçok ihtiyacının istenen düzeyde karşılanamaması; Türkiye’nin bir türlü hedeflediği turist sayısına sahip olamamasına neden olmuştur.

1980’li yılların sonlarına doğru turizm sektörünün dünyada hızlı bir büyüme sürecine girmesi ve sektörde önemli gelişmelerin meydana gelmesi, zamanla Türkiye’ye de yansımıştır. 1990’lı yıllardan itibaren ise ülkemize gelen turist sayısının her geçen yıl giderek arttığına şahit oluyoruz. Turizm Haberlerini takip ettiğimizde önceki yıllara oranla Türkiye’de turizm konusunda gerçekleşen bu olumlu gelişmelerin altına Türkiye ekonomisindeki pozitif ilerlemelere paralel olarak turizm sektörüne yönelik yapılan doğru yatırımların etkisi olmuştur. Bu yıllarda, devlet ile özel sektörün Türkiye’nin daha doğru bir şekilde tanıtılması için dolaylı da olsa bir iş birliği yaptığını söyleyebiliriz.

Bunun yanında, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de turizm faaliyetlerinin kapsamının genişlediğini; bu sebeple yeni turizm alanlarının oluştuğunu ifade edebiliriz. Zira, insanlar ülkemize sadece doğal veya tarihi güzelliklerden ötürü değil; macera, sağlık, denizcilik, spor gibi amaçlarla da gelmeye başlamıştır. 

2000’li yıllara geldiğimizde ise dünyada meydana gelen teknolojik gelişmeler ve bilgisayar ve internetin giderek yaygınlaşmaya başlaması ile birlikte turizm sektörünün de bambaşka bir yere evrildiğini görüyoruz.

Bunun yanında, uçak ile seyahatin giderek daha yaygın bir ulaşım seçeneği haline gelmesi de turizm sektöründe ciddi hareketlenmelerin ve ilerlemelerin olmasını sağlamıştır. Uçağa binmek eskiden adeta bir lüks iken, artık günümüze yaklaştıkça her kesimden insanın uçak ile seyahat etmeye başladığını görüyoruz.

Öte yandan, kitle turizminin giderek yaygınlaşması ile beraber, tur organizasyonu yapan çeşitli firmalar aracılığıyla, insanlar daha rahat ve hesaplı bir şekilde seyahat etmeye başlamıştır. Eğitim seviyesinin de artmasına paralel olarak özellikle gençlerden başlayarak birçok insanda yeni yerler görme ve keşfetme istediği de turizmi tetikleyen bir diğer faktör olmuştur.

Günümüzde Türkiye’nin çok önemli bir turizm merkezi olduğunu söyleyebiliriz. Uluslararası düzeyde daha tanınır bir ülke haline gelmesi, her sene milyonlarca yabancı turistin ülkemize gelmesini sağlamıştır. Öte yandan iç turizm de bir hayli hareketlidir.

Eskiden sadece yaz aylarında memleketlerine gitme planları olan insanlar artık farklı şehirlere tatil yapmaya gitmektedir. Bu durum, Türkiye ekonomisine de çok ciddi katkılar sağlamaktadır. Özellikle yaz ayları, ülkemize çok büyük miktarda döviz girişi olduğu dönemlerdir.

Fakat mevcut dünya düzeninde siyasal gelişmelerin her sektörde olduğu gibi turizm sektöründe de etkili olduğu gerçeğini görmezden gelemeyiz. Zira, her ülkede olduğu gibi Türkiye’de de yurtdışında olumsuz bir imaj oluşturacak her türlü gelişme, turizm sektöründe ciddi duraksamalara neden olmaktadır. Bunun örneklerini geçtiğimiz yıllarda gördük.

Türkiye, bütün dünyada turizm konusunda en büyük potansiyele sahip bir ülkelerden biridir. Her ne kadar şu anda turizm sektörü oldukça gelişmiş olsa da yine de Türkiye’nin hak ettiği yerde olduğunu söylemek güçtür.