Lübnan’ın başkenti olan Beyrut 1.5 milyonluk nüfusu ile zamanın da yaşamın da farklı aktığı bir şehir. 

Bir zamanlar Ortadoğu’nun finans ve eğlence merkezi olan Beyrut, kendi içinde acı hikayeler barındırıyor. 

1975'ten 1990'a kadar süren iç savaşta 230.000 ölü, 350.000 yaralı ve 1 milyon insan ülkeyi terk etmek zorunda kaldı. Savaşın izlerini her yerde görmeniz mümkün. Duvarlarda, kapılarda, camilerde, kiliselerde ama her yerde savaştan kalma kurşun yaralarına rastlıyorsunuz.

Her yüzde o acılı günleri ve anıları görmekle beraber, yeniden eski günlerine dönme, Ortadoğu'nun yıldızı olma yönünde çabaları da hızlı bir şekilde devam ediyor.

Gece ve gündüzün birbirine karıştığı şehirde, Müslüman, Hristiyan ve Dürziler yeniden kardeşçe yaşamaya başlamışlar.

Kendine has bir yönetim şekli olan Lübnan’da Cumhurbaskanı Hıristiyan, Başbakan Müslüman, Meclis Başkanı ise Dürzi'lerden seçiliyor. İç savaştan önce Müslüman ve Hıristiyan nüfus eşitken şimdi ise %54 Müslüman, %40 Hiristiyan ve %6 Dürzi'ler şeklinde oluşuyor.

Beyrut’a gittiğinizde meşhur Lübnan mutfağının lezzetlerini tatmakla beraber, Beyrut ulusal müzesi, El Ömer Camii, Aziz George Yunan Ortadoks Katedrali, Güvercin kayalıkları, Jeitta magarası ve Fenikeliler tarafından kurulmuş Baalbek antik şehrini de mutlaka görmelisiniz...

Ali K şahin