Hepimizin malumu geçen yıl olduğu gibi bu yılda tartışılan en büyük ekonomik problem enflasyon oldu. Bu nedenle enflasyon hakkında bir şeyler söyleyelim. Enflasyon özet olarak bir ekonomide fiyatlar genel düzeyindeki sürekli artış olarak tanımlanmaktadır.

Enflasyon hesaplamada fiyatlar genel düzeyi cari değeri itibarı ile bir de bir baz yılın fiyatlar düzeyi 100 rakamına eşitlenerek bu baz yıl fiyatları ile karşılaştırıldığında ortaya çıkan reel hale getirilmiş enflasyon olarak hesaplanmaktadır. Tüketici fiyat endeksi (TÜFE); tüketicinin satın aldığı mal ve hizmetlerin fiyatlarındaki değişim; ÜFE yani üretici fiyat endeksi ise üreticinin mal ve hizmetleri katlandığı maliyetleri de dikkate alarak hesaplanan fiyat endeksidir.

Türkiye’de son yıllarda enflasyona ilişkin olarak iki önemli özellik oluşmuş durumdadır. Bunlardan birincisi TÜFE-ÜFE farkının açılmasıdır. Bu ıraksama uzun vadede enflasyonun düşmesini geciktirecek olan bir unsurdur. Çünkü üretici fiyatlarının zaman içinde tüketici fiyatına da kaçınılmaz bir şekilde yansıyacaktır. Bu durumun oluşma nedeni ise zaman içinde döviz kuru geçişkenliğinin artmış olmasıdır. Özellikle dolar/TL kurundaki yükseliş beraberinde bir arz enflasyonunu getirmektedir. İkinci olarak döviz kuru geçişkenliği olarak ifade edilen çekirdek enflasyondaki yükselişin artmış olması ve liralaşma politikasını zora sokan bir önemli gözlem veya özellik olarak ortaya çıkmaktadır. Aşağıdaki grafikte 2020 yazından bu yana üfe-tüfe farkının açıldığı görülmektedir.

Enflasyon: ÜFE-TÜFE farkının rekor düzeye yükselmesi ne anlama geliyor?

Fiyatlardaki geçici etkilerin dikkate alınmadığı çekirdek enflasyon, örneğin gıda, enerji, petrol gibi malların olmadığı bir sepet üzerinden enflasyonu hesaplamaktadır. Yıllar içerisinde çekirdek enflasyonun dolar/TL kuru ile birlikte hareket etmesi kur geçişkenliğinin arttığını göstermektedir.

Bir ülkede iki para biriminin birlikte yatırım aracı olarak kullanılması liralaşma stratejisini zorlaştırmaktadır. Aralık 2021 itibarı ile finansal yatırım araçlarına yıllık olarak bakıldığında Amerikan doları; TÜFE ile indirgendiğinde %29,19 gibi bir oran ile en yüksek reel getiriyi sağlayan yatırım aracı oldu. Yurt içi üfe ile indirgendiğinde külçe altının %5,12 ve Euro’nun %9,23, BIST-100 endeksinin ise %21,32, brüt mevduat faizi %36,26 ve Devlet iç borçlanma senetlerinin (DİBS) %44,30 oranlarında yatırımcısına kaybettirdiği görülmektedir. Bu durum başta dolar olmak üzere alternatif finansal yatırım araçlarının TL’sına göre nisbi olarak güvenilir olmaya devam ettiğini göstermektedir.


Finansal yatırım araçlarının yıllık reel getiri oranları, Aralık 2021


 

Tüik